İşte dünyanın iş fırsatları

A -
A +

Hepimiz biliyor, görüyor ve yaşıyoruz ki, yarının dünle alakasının olmadığı bugünden belli... Dün bize çok önemli gelen birçok meslek bugün yok. Bugün ne olduğunu anlamadığımız işler, meslek kolları ve sektörler ise yarının vazgeçilmezi olacak... Daha dün "Bu yapay zekâ da ne böyle!.. Her şeyi şıp diye yapıveriyor" derken bugün geldiğimiz noktada can güvenliğimizi bile tehdit edebilir bir noktaya evrildiğini görmekten dolayı endişeliyiz. Zor, anlaşılmaz, tahmin edilemez bir dönem bu. Işık hızıyla değişen gündemler var. Bu hız içerisinde gençlerin yarınını planlaması, kariyer yollarını nasıl çizeceklerine dair ayrıntılar büyük önem taşıyor.

 

Bunun için de bugünün genç iş adamlarının örgütü olan GYİAD, üyelerine "Sizce gelecek 10 yılda Türk iş dünyasını bekleyen en büyük global iş fırsatları hangi alanlarda olacak" diye sormuş. Verilen cevaplarla 12 maddelik bir liste oluşturulmuş. En çok işaretlenen alan havacılık ve uzay teknolojileri ile teknolojik tarım. Üyeler bu iki alanda dünyada büyük fırsatlar olduğu konusunda hemfikir. Bunun yanı sıra yeşil ve yenilenebilir enerji bu 2 sektörün yakın takipçisi. Nanoteknoloji, elektrikli araçlar ve batarya teknolojileri, Fintech, e-Ticaret ve lojistik hizmetleri, büyük veri işleme, biyoteknoloji ve sağlık ile Blocchain teknolojileri ilk 10'a giren diğer ümit vadeden sektörler... Anket sonuçlarını, GYİAD'ın Başkanı Mustafa Özer değerlendirmiş. Genç yöneticiler olarak iş dünyasının bugününden çok yarınına odaklanıp onlara yol gösterme bilinciyle hareket edeceklerini söylüyor Başkan Özer...

 

 

 

 

Altın bulmadan zengin olunur mu?

 

 

Ülkemizde; emeğiyle var olmuş, doğup büyüdüğü topraklara vefasını yatırımla ödemeye çalışmış sayısız insan var. Onlar zaman zaman yaşadıklarını, nereden nereye geldiklerini anlatan biyografiler yayınlıyor. Hemen hemen hepsine baktığımızda görüyoruz ki, "emek olmadan, yemek olmamış" hiçbir zaman... Geçtiğimiz günlerde ülkemizin yetiştirdiği değerli iş adamlarından olan Davut Doğan'ın kitabının lansmanına davetliydim. Kitabın ismi ilginç: Altın Bulmadan Zengin Olunmaz... Hep derler ya "Nereden gelmiş bu değirmenin suyu" diye... Cevabı aslında bu kitapta yatıyor. Hazineden geliyor bu değirmenin suyu... Hazinedeki altından... İşte o altın da emek. Yine eskilerin dediği gibi "altın bilezik" o emek...

 

Davut Bey, eskiden memurmuş. Babaları bir kahvehane işletiyormuş. 6 kardeşiyle birlikte, 35 metrekarelik bir dükkânda mobilya ve ev eşyaları satarak iş hayatına atılmaya karar vermişler. İşte bu kararda her zaman onları destekleyenin esnaf babaları ile en güçlü çimentoları annelerinin rolünü anlatırken anlıyor insan aslında asıl hazinenin, altının ne olduğunu... Aslında ben kitabı çoktan  bitirdim. Bir çırpıda hem de. Okurken de, Davut Bey'in şehrine, insanına vefasını anlatırken söylediği "Hiçbir zaman ne aş isteyeni boş çevirdik, ne iş isteyeni" cümlesinin aslında ne olduğunu da gördüm... Geliriyle “Yarınlara Adanmış Hayatlar (ADVAK) Vakfı"na da destek olmak mümkün olacak… Okuyun derim...

 

Küp küp altın biter de, bilekteki altın bilezik bitmez. Bitmemiş ki, 6 kardeş hep birlikte. 'Aile Anayasası' ile korudukları 'aileleri' ve binlerce insanla birlikte mobilyadan enerjiye çok geniş bir yelpazede güçlerini büyütüyorlar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.