Siyah ve beyazın tonları

A -
A +

Maalesef her şeyi sadece siyah ve beyaz olarak tartışıyor, grinin tonlarına geçemiyoruz. Maden ve çevre gibi mesela. "Ya maden ya yeşil" diyoruz âdeta. İkisinin bir arada olması imkânsızmış gibi... Geçtiğimiz dönemlerde İstanbul Maden İhracatçıları Birliği ile birlikte İtalya'ya bir seyahat yaptık ve maden sahaları ile zeytinliklerin bir arada olduğu birçok bölgeyi ziyaret ettik. Arada 1 metre bile mesafe yok; yan yana... Bütün tedbirler alınmış, atıklarının bertaraf edilmesi sağlanmış ve maden çıkarılmaya devam ediyor. Bizde ise 'maden' denildiğinde ayağa kalkan bir kesim var. Diyeceksiniz ki, bilgi eksikliğinden kaynaklanan karşı duruş vardır.

 

Evet, kesinlikle öyle. Fakat 'anlatalım' diyen işletmeciler, bırakın çevre kuruluşlarıyla görüşmeyi, randevu alamadıklarını, randevu için taleplerine 'hayır' demek için bile cevap verilmediğini söylüyor. Hâlbuki iletişim her şeydir; özellikle günümüzde. Evet, tabii ki doğaya, toprağımıza zarar veren şeye hep birlikte karşı duralım ama "Doğaya zarar vermiyoruz, bizi dinleyin" diye çırpınan madencileri dinleyelim, zenginlikleri yer üstüne çıkaralım ve bunu yaparken de en doğrusunun yapılmasına destek verelim.

 

Evet, çok zenginiz. Deyim yerindeyse, bir servetin üzerinde oturuyoruz ama servetin büyüklüğünden haberimiz yok. Çünkü birçok rezerv bulunmadı bile. Mesela dünyanın en zengin varlıklarının bulunduğu bereketli hilal tarafı yeni kazılıyor. Çünkü yaklaşık 50 yıldır terör var. Bırakın toprağın altını kazmayı, toprağın üzerindeki yatırımlar bile terör yüzünden yok edildi yıllarca... Onun için madenler servetimiz.

 

Dünyada ticareti yapılan 90 çeşit madenin yaklaşık 77'si Türkiye'de de bulunuyor. 66 kadarının işletmesi yapılıyor.

 

Bor madeni... Dünyadaki rezervin yüzde 70'i bizde. Kullanılmadığı alan yok. Zor kırılan cam eşyadan uzay yakıtına kadar sayısız alanda ihtiyaç.

 

Altın... Potansiyelin 6 bin 500 ton olduğu tahmin ediliyor. Altın çıkarmaya teşebbüs edenler pişman ediliyor 'siyanür' diye ama, tekstilde kullanılan siyanür, altın çıkarırken kullanılanın en az 10 katı.

 

Toplam linyit rezervimiz 10.6 milyar ton civarında.

 

Krom, paslanmaz çelik ve birçok alanda ham madde olan ferro krom üretiminde kullanılıyor. Afrika'dan sonra ikinci büyük ihracatçıyız. Dünyanın tamamına 800 yıl yetecek kadar krom, bizim topraklarımızda.

 

Bakır, demir, çinko, kurşun, bor cevheri, mermer, alçıtaşı, manyezit, lüle taşı, perlit, fluorit, kireç taşı, ponza, profilit, kuvars, kaya tuzu, silis kumu, trona, kalsit başta olmak üzere daha niceleri.. Fakat toplumdaki ön yargılar sebebiyle ülkemizde madencilik zor. Sektör 2004 yılında 1,3 milyar dolar ihracat yapmış, 2005'te bunu 1,5 milyar dolara çıkarmış ve 2010 için 10 milyar dolar hedef koymuş ama bugün bile yıllık ihracat 5,7 milyar dolara ancak ulaşmış.

 

Geçtiğimiz günlerde Türkiye Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Selçuk Çevik ile bir araya geldiğimizde, sektöre dair bilinen ve bilinmeyenleri ayrıntılı konuşma imkânı bulduk.

 

Ruhsat almak için 8 bakanlıktan izin almaları gerekiyormuş mesela madencilerin. Her bakanlık en erken 1 ayda cevap verse, toplamda 8 ay yapıyor zaten ama Çevik'in verdiği bilgiye göre, iznin alınması 2 yıl sürüyor ve 2 sene sonrası için ne işçilik, ne enerji giderleri aynı kalıyor ve tabii dünya fiyatları çoktan değişmiş oluyor. Öneri ise 8 izin verici birimin aynı anda çalışma yaparak süreyi kısaltması...

 

"Yolda kullandığımız elektrik direğinin gölgesi için bile ödeme yapıyoruz" diyor madenciler mesela. Bu benzetme değil, ironi değil, gerçek. Orman Genel Müdürlüğü bütçesinin yüzde 60'ını madencilerin ödemeleri oluşturuyormuş. Orman kirasının yarısı kadar da mera kirası. KROMDER Başkan Yardımcısı Mustafa Selçuk Çevik "Tamam, ödemeleri yapalım ama yolumuz da açılsın" diyor ve devam ediyor: Her zaman yer altı zenginlikler ve dış güçler arasında bağlantı kurulur. 'Madenleri çıkarmamızı onlar istemiyor' derler. Bunun sebebi, ülkemizde maden işletmeciliğinin yabancılar tarafından başlatılmış olması olabilir. Mesela 1948'de Bursa Harmancık'ta Amerikalı bir jeoloji mühendisi çıkarmış ve işletmiş krom madenini. Bakın, Güneydoğu'da 40 yıldır hiçbir araştırma yapılmadı. Çünkü terör vardı. Gabar'ı bile şimdi konuşabiliyoruz. Arama yapılsa, çıkarılan madenlerle ihracat ve ülkemizin sağlayacağı gelir birkaç katına çıkabilir. Gelişmiş ülkelerde Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın yüzde 8-10'u madenlerden oluşur. Bizde ise bu oran yüzde 1,3'lerde. Biz bu oranı yüzde 7'ye çıkarsak yıllık 40 milyar doları buluruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Bayram Altıntop 3 Haziran 2024 14:48

Yazınız için teşekkür ediyorum.

Yalınız Efe 3 Haziran 2024 09:46

Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık tutulduğunda; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak! ”Oturan Boğa"