Aynı filmi izletmekten ne zaman bıkacaksınız?

A -
A +

Bir vakitler Türkiye'nin "erken yaşta evlilikler" diye bir meselesi vardı. Meclis gündemine aldı. Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda bir sürü toplantı tertiplendi. Ailelerle görüşüldü. Şehir şehir saha incelemeleri yapıldı. Bir rapor hazırlandı. 700 civarında çocuğun, evlendirildiği için okulunu bıraktığı tespitinde bulunuldu. Çalışma daha sonra rafa kaldırdı. Konu 2016 yılında yeniden gündeme geldi. Aile bütünlüğünü olumsuz etkileyen unsurlar ile boşanma olaylarının araştırılması için bir komisyon kuruldu bu sefer. Hem de CHP'lilerin teklifiyle. Burada erken yaşta severek evlenen kadınlar dinlendi. CHP milletvekili Burcu Köksal, bu kadınların ruh ve beden sağlığı bozulmamışsa kocaya verilen 8 yıl cezanın çok fazla olduğunu ifade etti.

 

Ceza kanununda düzenleme yapılırken konuya dair maddeler de eklendi. Teklif komisyona gelince kıyamet koptu. CHP'liler, AK Parti'lileri 'tecavüzcü' ilan etti. Mağduriyetler var diyen Köksal, başı çekti.

 

"Hükûmet cinsel istismar suçlarına af getiriyor, kızlar tecavüzcüsüyle evlendiriliyor" diye ortalık yıkıldı. Düzenleme çarpıtıldı. AK Parti teklifi geri çekti. Sonra erken yaşta evliliklerin cezası, tecavüz cezasıyla eş tutulup 18 yıla çıkarıldı.

 

Düzenleme çare olmuş mudur? Sekiz yılda erken yaşta evlilik bitmiş midir merak ediyorum. Aile Bakanlığı keşke bir istatistik paylaşsa da öğrensek... Erken yaşta evlilikleri tasvip ettiğimden değil ha! Sadece ikiyüzlülüğe dikkat çekmek istedim.

 

Her neyse...

 

Sonra Meclis'e dördüncü yargı paketi geldi. Katalog suçlarla ilgili tutuklamalarda somut delil şartı aranması kararlaştırıldı. Hoop kamuoyunda Elmalı Davası diye bilinen davanın uyduruk delilleri gündeme taşındı. Kıyamet koparıldı. Hükûmet bu sefer sapık ilan edildi. Sonra ne mi oldu? Davaya konu anne ve baba üç ay sonra beraat etti.

 

Mevzumuz bu sıralar, sokak köpekleri meselesi.

 

Başıboş hayvanlar, özellikle büyükşehirlerin kanayan yarası hâline geldi. Mağduriyetler çığ gibi. Yazıla çizile siyasetçiler sorunun varlığını kabul etti. Muhalefetten yerel seçim sonrası ılımlı mesajlar geldi. CHP lideri Özgür Özel "çözelim" dedi.

 

AK Parti kanun teklifini Meclis'e sundu. Yine bir film koptu. Gizlice Meclis'e sokulan sözde hayvan hakları savunucuları komisyonu basıp terör estirdi. Milletvekilleri evlatlarını sokak köpekleri yüzünden kaybetmiş insanların üzerine yürüyüp "lanlı lunlu" hakaretler savurdu. Düzenlemeyi savunanlar da "köpek katliamcısı" ilan edildi. "Bu işi çözelim" diyenler, bu sefer "Kendimizi köpeklere siper etmeye hazırız" açıklamasını yaptı.

 

Oysa bu işten kendi belediyeleri de mustarip. Ve teklif, barınak yapmayan başkanlara hapis, hayvanını sokağa terk edene 60 bin lira cezayı da öngören güzel maddeler içeriyor.

 

Maalesef köpek meselesi siyaset dalaşına döndü. Sözde hayvan savunucuları 'mama', muhalefet ise 'siyasi çıkar' peşinde.

 

Dün soyadı, süresiz nafaka düzenlemesi bugün öğretmenlik meslek kanunu, köpek meselesi. Hep aynı şeyi yaşıyoruz. Halktan tepki gören konular sonra teklifte yer almıyor. Etki ajanlığı, borsadan alım satım vergisi mesela...

 

Ancak geniş kesimleri ilgilendiren mahalleler üstü meseleler sapla samanın ayrılıp sağlıklı tartışılması gerekirken birilerinin son dakika manevralarıyla sabote ediliyor. Köpek, kadın, çocuk kullanmayacakları kimse yok. Kimi iyi niyetliler de kervana katılıp bunlara alet oluyor.

 

Hükûmet de medya aracılığıyla estirilen rüzgârdan çekinip geri adım atıyor. Korkarım köpek meselesi de öyle olacağa benziyor.

 

 

Gazetecilik alışkanlığı ve elden giden Türk şehri

 

 

1974 Kıbrıs Barış Harekâtının 50. yılı muhteşem bir törenle kutlandı.

 

Zaferin en önemli aktörlerinden biri dönemin Başbakan Yardımcısı ve Millî Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan idi.

 

Rahmetlinin hatıralarını yeniden okudum.

 

Bir yerde şöyle diyor Erbakan: Biz MSB kanadı olarak ertesi gün saat 5'te ilan edilmesi şartıyla ateşkese razı olabileceğimizi söyledik. Ancak Sayın (Başbakan) Ecevit, gazetecilikten gelme alışkanlığıyla olsa gerek o gün saat 5.00'e kadar beklemedi ve saat 11.00'de ateşkesi açıkladı. Sonradan yapılan tespitlere göre maalesef ateşkesin erken ilan edilmesi yüzünden Lefkoşa'nın bir kısmını kaybetmişiz.

 

Erbakan'ın anlattığına göre askere "Larnaka'yı alın" emri veriliyor. Tam şehre girecekken Ecevit, "dönün" diyor. Bundan ortaklarının haberi olmuyor.

 

Peygamberimizin teyze tarafından akrabası olan Ümm-i Hiram'ın (radıyallahü anha) metfun bulunduğu Larnaka, bugün Rum elinde...

 

Kadim Türk şehri, Siyonistlerin merkezi yapıldı. Batı'dan İsrail'e askerî yardımlar Larnaka Limanı üzerinden gönderiliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Burhanettin Boyalı24 Temmuz 2024 01:34

Vah ki vah! Yazıklar olsun.

Ergun çelik 23 Temmuz 2024 08:40

Çok teşekür ediyorum sizler.