Yeni medya 'duvar'a çarptı

A -
A +

Bundan 13 sene kadar önce basılı gazeteler, dijital mecraların içeriklerini alıp kendilerininmiş gibi kullanmasına bir bildiriyle karşı çıkmıştı. O günden bugüne  köprünün altından çok sular aktı. Haber aşırmaları engellenemedi. Süreç yazılı basının aleyhine işledi. Gazeteler kan kaybetti.

 

Bugün de internet haber portalları büyük sıkıntıda. Google'ın güncellemeleri yüzünden yazdan bu yana trafikler çakıldı. Sekiz sol medya mecrası bir bildiri yayınlayarak "Google'ın yıkıcı ambargosunu protesto ediyoruz" dedi. İnternetin etkili mecralarından Duvar gazetesi kepenk kapattı.

 

Benim gibi düşünmüyor da olsa bir gazetecilik mecrasının kapanmasına gönlüm el vermez. Bir defa bunu söyleyeyim.

 

Ama bugünler göz göre göre geldi.

 

Gazeteciliğin özü haberdir. Siteler 'tık' almak ve bunu reklama tahvil etmek için türlü türlü hokkabazlıklar yaptı. Sistem SEO haberciliği üzerine kuruldu.

 

Basın İlan Kurumunun resmî ilanı trafiğe göre vermesi ve belli kriterler getirmesi siteleri kurumsallaşma yoluna soktuğu gibi 'tık' yarışını artırdı. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminden bu yana habere ilginin yarı yarıya azaldığı belirtiliyor. Dijitale reklam yatırımı artıyor ama haber mecralarına düşen pay azalıyor. Bunun sebebi ne? Elbette birbirinin kopyası olan içerikler. İnternet portalları 'oltalama' yaparken oltaya geldi!
Tarafgirlik yüzünden kalite azaldı. Okur kaçtı. Yeni nesil habere mesafeli, daha eğlenceli işler arıyor.
Her şeyin olduğu gibi bu işin altında da para yatıyor. Mecralar, küresel sermayeye bağımlı hâle geldi. Bugün dünyada en büyük medya kuruluşu Google, X, Facebook... Herkes kendini kandırıyor 'bağımsızız' diye. Her biri onların reklam taşeronu oldu. Adamlar göbekten bağladı...

 

Boyunlarına taktığı urganın ilmeğini istediklerinde sıkıyor, istediklerinde gevşetiyorlar.
Bazı Batı ülkeleri dava edip Google'ı dize getirdi. Avrupa hâlâ tırmalıyor. Bizde güncelleme problemi yaşanmasa kimsenin umurunda olmayacaktı.

 

Bu kriz, bağımsız medya kurulması için bir işaret fişeğidir.

 

 

Günaydın Paşinyan!

 

 

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, bir grup Türk gazeteciyi Erivan'da ağırladı. Ermenistan için bu, bir ilkti. Anlaşılan kalıpları kırmaya karar verdiler.

 

Peki basın heyetinde kimler vardı? Yaprak Mutlu (İHA), Muhammet Tarhan (AA), Barçın Yinanç (T24), Burak Tatari (Sözcü TV), Serkan Demirtaş (Hürriyet Daily News), Yusuf Erim (TRT World), Mehmet Tatlı (Medyascope), Mete Çubukçu (NTV), Lusyen Kopar (Agos), İdris Arıkan (CNN Türk)...

 

Davetli listesini kim neye göre belirledi  bilmiyorum. Heyette biri dışında yazılı basın temsilcisi yoktu. Gördüklerini 'kritik' edip köşesine aktaracak gazeteci bulunmuyordu. Bu, onlar adına ciddi bir eksiklik olmuş. Bu yüzden Paşinyan'ın konuşmalarına dair diplomatik ifadelerin yer aldığı temkinli, uzun ve -benim gibiler için fazlaca sıkıcı- bir metin servis etti meslektaşlarımız.

 

Ermeni Başbakanın "Sosyal medyada en çok Erdoğan ile görüşmem beğeni topluyor, şaşırıyorum" cümlesinin dışında yirmi sayfalık metinden siyasi magazin kırıntısı bulamadım.
Oysa yazılacak çok şey varmış. Mesela, konuklara tek soru hakkı tanınmış ama "istediğinizi sorun" da denmiş. Davet edilen grup, Erivan'a giderken Paşinyan ile görüşeceklerini bilmiyormuş.

 

Paşinyan erkeklere kravat, kadınlara Ermeni şalı hediye etmiş. Görüşmede Ermeni Başbakanın Türkiye'de de gündem olan kestiği sakalı bile konuşulmuş. Ama yazılmamak kaydıyla...

 

Röportaj "Azerbaycan ile Ermenistan'ın anlaştığı" haberinin geldiği gün yayınlandı. Gezinin esbabımucibesi bu mu diye düşündüm. Meğer ta 8 Aralık'ta planlanmış. Suriye'de devrim olunca ertelenmiş.
Paşinyan'ın ifadelerinden anlıyoruz ki Ermenistan Türkiye'den bir ışık, bir açık kapı arıyor. Avrupa'nın, Yunanistan'ın bile "Türkiye ile ilişkileri geliştirmek zorundayız" çıkışlarının geldiği ortamda Erivan bu adım için geç bile kaldı.

 

 

Kör kibirliler

 

 

Rasim Ozan Kütahyalı, Halk TV'nin internet portalına çıktı diye müzmin muhalifler kazan kaldırdı. Serpil Yılmaz, Murat Ağırel, Şule Aydın, Timur Soykan, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu tepki için kanaldaki görevlerinden istifa etti.

 

Bu gidişin iki sebebi var..

 

Bir: Kibir... Kendilerini kanallarının üstünde görüyorlar.

 

İki: İdeolojik körlük... O kadar keskinler ki başka bir görüşe tahammül edemiyorlar. Ezkaza destekledikleri adam iktidara gelecek olsa kırıp geçirecekler.
...
Bakın Barış Yarkadaş ve Gürkan Hacır TGRT Haber'de program yapıyor. İkili, muhalif isimleri de çağırıyor. Kimsenin 'kışt' dediğini duydunuz mu? Muhafazakâr sağ medyada müsamaha ve hoşgörü sınırı çok daha geniş. İktidar medyası daha toleranslı. Geçen birçok kurumda çalışmış bir dostum "Haber merkezlerine seçim sandığı kur, üç dört kurum dışında AK Parti kazanamaz" dedi. Tespitine katılıyorum. Baksanıza bir muhafazakârın sol bir mecrada çalışmasını geçtim mahalleyle alakası olmayan bir adamı bile konuşturmuyorlar... Yankı odalarına hapsolmuşlar başka görüşlere tahammül edemiyorlar. Bunu da 'ilke' diye pazarlıyorlar.

 

 

 

Fatih Selek'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.