Büyük temiz eller operasyonu!

A -
A +

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyonla ilgili bir haberin altında şöyle bir okur yorumu okudum:

 

"Dünyanın her yerinde yolsuzluklar ortaya çıksın diye insanlar sokağa dökülüyor. Sadece Türkiye'de yolsuzlukların üstü kapansın diye sokağa çağrılıyor insanlar. Yine tersten tarihe geçtik."

 

On numara tespit!

 

Kadın, düzenbazlık yapmış. Katakulli ile yatay geçiş yaparak insanların hakkını yemiş. Sonra profesör olmuş. Bölüm başkanlığına kadar yükselmiş.

 

Geçen hafta İmamoğlu ile birlikte diploması iptal edilince görev yaptığı okulunda alkış tufanına tutuldu. Yanlış anlaşılmasın ha! Alkış protesto değil destek için.

 

Sen kalk, ter dök, üniversite sınavında milyonlarca aday arasından yüzde birlik dilime gir, Galatasaray gibi bir üniversiteyi kazan düzenbazlığı ifşa olan 'hoca'yı alkışla. Olacak iş mi?

 

Adamların hakkında MASAK raporlarına yansımış yığınla yolsuzluk iddiası var. Lağımı kendi partilileri patlatmış. Şikâyet kuyruğuna girmişler. Herkes her şeyi biliyor.

 

Ama bu kadar skandala rağmen adam destek görüyor, insanlar sokağa dökülüp arka çıkıyor, seçilme engeli olduğu hâlde ön seçimde oy veriyor.

 

İnat, akıl tutulması, ideolojik körlük, Tayyip düşmanlığı... Sebebine ne derseniz deyin. Ortada tuhaf bir durum var.

 

1990'larda İstanbul'da İSKİ skandalı patlamıştı. Genel Müdür Ergun Göknel, büyük bir yolsuzluğa karışmış, medya topyekûn üzerine gitmişti.

 

Bazı partililerin de yolsuzluktan nemalandığı ortaya çıkmıştı. Sol, o günden sonra İstanbul'da silindi. Taa ki 25 yıl sonrasına, 2019 yılına kadar. Bugün medya karpuz gibi ikiye bölünmüş durumda.

 

İmamoğlu'na İstanbul'u iktidar medyası teslim etti. Medya vurdukça o güçlendi. Pervasızlığı öyle bir noktaya geldi ki "Bana kimse dokunamaz" havasına girdi.

 

Nitekim savcılık ifadesinde de üst perdeden konuştu. Soruların ekserisine "Muhatabım değil" karşılığını verdi. Cumhurbaşkanını hedef alıp polemik yaptı.

 

Peki ne oldu da altı yılda İstanbul'u geriye götürmüş, partililerinin bile yaka silktiği, böylesi muhteris, yolsuzluğa bulaşmış yanardöner bir tip destek bulabiliyor?

 

Hükûmete bu sorunun cevabını vermek, toplumu ikna edecek dosyalar sunmak ve hiçbir parti ayrımı gözetmeksizin sağlı sollu temiz eller operasyonu yapmak düşüyor. Aksi hâlde "geçmiş olsun."

 

 

Böyle sınanırsınız işte

 

 

● Yıllardır diploma edebiyatı yapıyorlardı. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp Erdoğan'ın diplomasını gündeme getiriyorlardı. Nasıl katakulli ile diploma alındığını kendi adamlarında gördüler.

 

● Yıllardır ihalelerden, beşli çetelerden, israftan, kadrolaşmalardan, liyakatten bahsediyorlardı. İstanbul'da nasıl ihaleye fesat karıştırıldığını cümle âleme gösterdiler; çeteleşmenin, israfın ve kadrolaşmanın dibini buldular.

 

● Yıllardır iktidar medyasına 'yandaaaaş' diye çemkiriyorlardı. Sonra Saraçhane bülbülü olup birer avantacı, yağcılık ve yağdanlık abidesine dönüştüler.

 

● Yıllardır 'saray saray' diyorlardı. Kendi adamlarının halkın parasıyla Paris'te saray kiralamasına 'itibardan' diye alkış tuttular.

 

● 17/25 Aralık döneminde kumpasçıların ellerine tutuşturduğu dosyalar ve yayınladığı kurmaca para görüntüleri üzerinden operasyon başlattılar. "Baş çalan" diye tezvirat yaptılar. Gün geldi kendi adamları para kuleleri dikti. Hepsine gözlerini kapattılar.

 

● Aylarca "128 milyar dolar nerede?" sakızını çiğnediler. Bugün yolsuzluk çarkında eritilen milyarlarca lira için tek kelime etmiyorlar.

 

Ne dedilerse tam tersini yaptılar. Söyledikleriyle sınandılar...

 

 

Medyanın sınavı

 

 

● Ajanslar dün saat 10.00 gibi İmamoğlu'nun tutuklandığı haberini geçti. Bütün medya mecraları tutuklama haberini son dakika gelişmesi olarak verdi. Savcılık haberi yalanladı. Tutuklama kararı 12.30 gibi açıklandı. Medya kötü bir sınav verdi.

 

● İmamoğlu gözaltına alınınca "Ne oluyor?" diye sormaya başladık. Bu kadarını beklemiyorduk. Neyse Fatih Altaylı, gözaltı haberini duyunca 45 dakika ağladığını söyledi de rahatladık. Onun ağlaması milletin gülmesi demek!

 

● HalkTV'nin patronu Cafer Mahiroğlu "Bu şahıs 100-150 bin lira aylıklar vererek trol ordusu kuruyor, bu korkunç bir şey. Ben diyorum ki CHP böyle karanlık bir adamdan kurtulmak zorundadır" demişti. Herkes o sözlerin İmamoğlu için sarf edildiğini yazdı. Oysa Eren Erdem için söylemişti. Ha İmamoğlu ha Erdem. Ne fark eder ki... Yaptıkları aynı olduğu için kimse sorgulamadı. Dileriz bu soruşturma vesilesiyle paralı gazetecileri deşifre olur.

 

● CHP lideri Özgür Özel, "Sizi izletirsem namerdim" diyerek merkez medyayı tehdit etti. Özgür Bey, tehdidi bırakın önce iddialara cevap verin. Yiyorsa "yolsuzluk yok" deyin. Medya zaten verecektir.

 

● Cumhuriyet'te bir haber: "Saraçhane'de polis, Atatürk'lü Türk bayrağı taşıyan eylemciye uçan tekme attı..." Gel de gülme! Atatürk posterine sarılanın dokunulmazlığı mı var?

 

 

 

Fatih Selek'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Hüseyin şahin25 Mart 2025 01:08

Abim teşekkür ederiz efsane yazmışsın

Ülker24 Mart 2025 20:10

Çok güzel tespit, kaleminize sağlık.

Yalınız Efe24 Mart 2025 17:27

Kanun nizam tanımayan, yargıya kafa tutan bu anarşistlere devletin ne olduğunun öğretilmesi lazım...

MEHMET KARAKÜTÜK24 Mart 2025 06:14

Aynı gazete yetmişli yıllarda Sakarya da köpek imamı ısırmış İmam köpeği ısırdı diye yazmıştı.