Tarih 27 Şubat 2015... İmralı'ya giden HDP milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, PKK elebaşı Öcalan'dan mektup getirdi. Ertesi gün Dolmabahçe Başbakanlık Ofisinde bir basın toplantısı düzenlendi. Masada 7 kişi vardı. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Âlâ, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu ile HDP'liler Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken...
Bütün televizyonlar canlı yayına geçti. Haber merkezleri Sırrı Süreyya Önder'in sesiyle yankılanıyordu. Herkes ne diyeceğine dikkat kesilmişti. Öcalan'dan "silah bırakma" çağrısı bekleniyordu. Ancak PKK elebaşı, örgütü 'silah bırakma temelinde' bahar ayında kongreyi toplamaya çağırdı. "Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihî bir niyet beyanıdır" dedi.
Sırrı Süreyya Önder de bölgenin 100 yıllık dengelerinin altüst olduğundan, bunları aşmak gerektiğinden filan bahsetti. Sonra Öcalan adına 10 maddelik bir metin okudu. Maddeler "Demokratik siyaset tanımı ve içeriği" gibi sade suya tirit kabilinden şeylerdi. Hepsinin ucu açıktı, neleri ihtiva ettiği belli değildi. Ama net bir şey vardı: Devletin elindeki mahkûm, devlete dikte ediyordu. Ertesi gün manşetlere "Tarihî çağrı" diye yansıyan o toplantı, Başbakan Erdoğan'ı çok rahatsız etti. HDP seçimden palazlanarak çıkınca PKK öz yönetim adı altında silahlı isyan başlattı. Kanlı bir sürece girildi. Hain kalkışmada 900'e yakın vatan evladı şehit düştü. Dolmabahçe'deki görüşmeye öncülük eden hükûmet temsilcilerinin daha sonra "Öcalan'ı diri diri gömdüler. PKK ve HDP sürece ihanet etti" diye izahat yaptığı süreç PKK'ya öldürücü darbenin vurulmasının da kapısını araladı.
***
Köprünün altından çok sular aktı. Çözüm sürecini "ihanet" olarak nitelendiren MHP lideri Devlet Bahçeli yaklaşık 10 yıl sonra Ekim ayında bir çağrıda bulundu. "Öcalan PKK'yı lağvettiğini açıklasın, gerekirse Meclis'te gelsin konuşsun, sineye çekeriz" dedi.
Ve Dolmabahçe'nin başköşe konukları Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan yine İmralı'ya gitti. Dün DEM Parti, sosyal medya hesabından 7 maddelik bir açıklama yaptı. Sesiz sedasız. Bu sefer ne kameralar vardı ortalıkta ne basın toplantısı...
Öcalan "Gerekli katkıyı sunacağım" dedi. Çağrı yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Perde arkasında bundan sonra atılacak hangi adımların konuşulduğunu bilmiyoruz.
Ancak belli ki metin gitmiş, gelmiş, görülmüş... Bütün inisiyatif devlette. Türkiye on yıl öncesinin Türkiye’si değil. Bu yüzden Dolmabahçe garabetinin benzeri yaşanmadı. Devlet (ve hâliyle medya) o hatayı yapmadı.
Terör ya bitecek ya bitecek. Kanlı mı, güzellikle mi? Bu saatten sonra bu sorunun cevabı muhatapların bileceği iş.
Münevver Karabulut, Özgecan Aslan, Pınar Gültekin, Müslüme Yağal, Rabia Naz Vatan, Narin Güran... Türkiye, yakın dönemde adi cinayetlere kurban giden bu kızları konuştu. Bunlardan en medyatiği Narin cinayeti oldu.
Medya olayın takipçisi oldu. Muhabirler vahşet köyünde yatıp kalktı; Diyarbakır Adliyesi önünde ateş yakıp nöbet tuttu. Meslek ilkelerinin altüst edildiği skandallar yaşandı. Ama neticede küçük kızın annesine, abisine ve amcasına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Medya olayın üstüne gitmese, bu kadar kısa sürede ve böyle bir karar çıkar mıydı? Hayır! Öyle bir baskı kuruldu ki ceza çıktı ama cinayeti kimin işlediği hâlâ belirsiz.
Turgay Ciner, Habertürk ve Show TV'yi satarak uzun yıllar sonra medyadan çekildi. Kanalların yeni sahibi Can Grubu. Can Grubu kimin? Ciner Medya'nın başında yer alan Kenan Tekdağ'ın amca çocuğu. Yani perde arkasında gerçek patron o. Ama bu satış, ilginç bir tablo ortaya çıkardı. Rasim Ozan Kütahyalı enteresan bir adam. Durup durup acayip tespitlerde bulunuyor. Yeni medya düzeniyle ilgili şöyle dedi: Türk medya yapılanmasında Kürt yurttaşlarımızın ciddi ağırlığı oldu. Ağrılı Sünni Kürt Kenan Tekdağ şu an Habertürk-Show grubunun gerçek patronu. Dersimli Alevi Kürt Zafer Mutlu şu Oksijen grubunun patronu. TV100 grubunun patronu Necat Gülseven de bir Kürt medya patronu. EKOL TV grubunun -görünen- sahibi Emrah Doğru da bir Kürt medya patronu.
Bir ilave de ben yapayım. GAİN Medya da Şırnak kökenli Rams Türkiye Grubu'nun...
Teğmenler meselesi gündemdeki yerini koruyor. Muhalif medya ısrarla üzerinde duruyor. Korsan yeminle gündeme gelen Teğmen Ebru Erdoğdu'nun savunması ortaya çıktı. Erdoğdu "Bu yemin 2023 yılında da yapıldı, sosyal medyada yer almadığı için gündem olmadı. Görüntüleri okul kameramanı yaydı. Aniden gelişen ve plansız bir şekilde heyecan ve mutluluk ile orada bulunan devre arkadaşlarımla yaptığımız bir kutlamadan başka bir şey değildir. Yasak olmayacağını değerlendirdim" demiş.
MSB kaynakları ise teğmenlerin korsan yemin için ısrarcı olduğunu, tam yedi defa başvurup ret cevabı almalarına rağmen o kılıçlı töreni düzenlediklerini bildirmişti.
Fatih Selek'in önceki yazıları...