Dilan'dan, Şahan'dan, Dilruba'dan adalet dersi dinlemek!

A -
A +

Türkücü İbrahim Tatlıses'in kızı Dilan Çıtak, uçakta kabin memuruyla tartışıp terör estirdi. Sonra havalimanında güvenlik güçleriyle tartıştı. Polis memurunu "Üniformana güvenip öyle hareket etmeyeceksin, bak seni yerler koçum" diye tehdit ettiği görüntüleri ortaya çıkınca büyük tepki topladı. Bir gazete kendisini "Uçaktaki utanmaz" diye afişe etti. Bunun üzerine Dilan Çıtak salya sümük açıklamada bulundu. Millet izahat beklerken "Yaptığımdan asla utanmıyorum. Ben uçağı gasbetmedim, hırsızlık yapmadım, bu ülkeyi dolandırmadım, çocukları tacizde bulunmadım, bir erkek olup bir kadını dövmedim. Pardon yani" dedi. Özür dilemek yerine üste çıktı. Başkalarının işlediği adi suçlar üzerinden suçunu hafifletmeye çalıştı.

 

 

 

    ***

 

 

 

Oyuncu Şahan Gökbakar'ın Marmaris'te sadece denizden ulaşılabilen ormanın koynundaki evi birinci derece SİT alanına inşa edildiği gerekçesiyle mühürlendi. Hakkında çıkan haberler üzerine açıklama yapan Gökbakar şunları söyledi: "Türkiye'de inanılmaz SİT alanları tahrip ediliyor. Cennet koylara villalar yapılıyor. Bu kadar talan varken benim 80 metrekarelik evim bütün problemleri alıp götürüyorsa hemen yıkalım." Şahan, tek 'suçlu' kendisinin olmadığını söylerken ucuz kahramanlık yapmayı da ihmal etmedi. "Evin iskelesi olmasa iki yıl önceki orman yangını kolay kolay kontrol altına alınamazdı" dedi.
   

 

  ***

 

 

 

Sokak röportajında Cumhurbaşkanına ve kendisi gibi düşünmeyenlere hakaret eden Dilruba isimli "dili emcüklü" kadın, günlerce konuşuldu.
Tutuklanıp serbest bırakılan kadını, ana muhalefet partisi lideri protokole oturtup başköşede ağırladı. Nifak tohumları saçıp toplumu geren bu küstahlık numunesi, Fatih Portakal'la mülakatında ne söylese  beğenirsiniz?

 

"Sanki ben teröristmişim gibi muamele yaptılar. Narin katledilmiş, gündem ben miyim? Bu halka özür borçlusunuz. Benim satın aldığım diplomalarım yok, arkamı yasladığım dayılarım, amcalarım, babalarım yok, her zaman kendi ayaklarım üstünde durdum. Her konuşmamın altına imzamı atıyorum. Kimseden özür dilemiyorum. Çünkü kimse özrü hak etmiyor. Pişman değilim. İyi ki de protokole oturmuşum" dedi.

 

Çirkinliğini başka sevimsiz fiillerle ve küçük bir çocuğun ölümü üzerinden aklamaya kalkıştı.
 

 

    ***

 

 

 

Dizi oyuncusu Uraz Kaygılaroğlu, bir erkek olduğu hâlde parmaklarına oje sürüp sokağa çıktı. 'Kötü örnek oluyorsun' diye eleştirilince "Kimsenin torpillisi olmadım. Bi dayım eniştem olmadı. Bir gün çalmadım, çırpmadım, vergi kaçırmadım. Bugüne bu tırnaklarımla kazıya kazıya geldim. O yüzden onları ne şekilde, ne renkte kullanacağıma ben karar vereceğim" dedi. Kültürümüze uymadığı için yadırganan durumu nahoş davranışlarla normalleştirmeye çalıştı.
Zamanında "genelev kraliçesi!" Manukyan da bir gazete röportajında "Çalmıyorum, çırpmıyorum, sattığım kadınların vergisini son kuruşuna kadar ödüyorum. Demek ki namuslu vatandaşım" diye açıklama yapmıştı.

 

   

 

 

 

  ***

 

CHP'nin eski lideri Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklarken "Ben hiçbir zaman çalmadım, çırpmadım. Devletin ve milletin beş kuruşunda gözü olanın gözünü çıkaracağım" demişti.
Velev ki öyle... Çaldırdı ama Kemal Bey! Adamları Menemen'i yerken, Ataşehir'i, Maltepe'yi, Yalova'yı hüpletirlerken, İstanbul'da balyalardan kuleler yapılırken  izledi. Suça ortak oldu.
  

 

   ***

 

 

 

Başkalarının yaptığı fenalıklar üzerinden kendini temize çıkarma çabası sokaktaki vatandaşın da ekrandaki ünlünün de siyasetçinin de ortak tavrı oldu. Oysa kişi kendisinden mesul.
 

 

    ***

 

 

 

Asal araştırma şirketi anket yayınladı. Halka "Sizce Türkiye'de adalet var mı, yok mu?" diye sorulmuş. Katılımcıların yüzde 74'ü, yani dört kişiden üçü 'adalet yok' demiş. Var olduğunu söyleyenlerin oranı sadece yüzde 18,5'te kalmış.

 

Toplumda böyle bir kanaat oluşmasının, 'çalmadım çırpmadım' atarlanmalarının mesulü kim? Elbette en başta hükûmet. Sonra yaptığı ile söylediği çelişen siyasetçiler. Sonra kötü bir örneği topluma mal eden medya ve sosyal medya. Ve nihayetinde toplumun kendisi.
Adaletin olmadığını söyleyenlere şöyle sorulsa: İşin kamu dairesine düştüğünde hiç tanıdık aradın mı? Torpille işe girdin mi, girmeye çalıştın mı? Adam kayırıyor musun? Kadroları eş dost hısım akraba ile dolduruyor musun? Evinde eşine, iş yerinde arkadaşlarına karşı adil misin? Emrinde çalışan insanın hakkını yiyor musun? Birilerinin emeğini sömürüyor musun? Vergi kaçırıyor musun? Trafikte kaynak yapıyor musun? Fiyat artacak diye mal stokluyor musun? Kirayı katlıyor musun? Ayıplı mal satıyor musun? İnsanları kandırıyor musun?

 
Bunlardan en az birine evet diyecektir.
 
Adalet ayrı hukuk ayrı şey. Adalet mahkemelere bırakılmayacak kadar önemli bir konu. Önce bireyler düzelecek ki sonra toplum düzelsin adalet işlesin. Yoksa Dilan'dan, Şahan'dan, Dilruba'dan masallar dinler dururuz.
 

Doğu Türkistan meselesi

 
Cumartesi günü Fatih'te Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği ile İletişim Platformunun basın buluşmasında Doğu Türkistan meselesini Uygurlardan dinledik.
Ana vatanlarında Gazze'deki gibi dram yaşandığını ama gündeme gelmediğinden yakındılar. Gazze ile mukayese edilmesinden ve Batı'nın kendileri üzerinden Çin'i sıkıştırmak istemesinden rahatsız olduklarını ifade ettiler. "Dünyanın değişik ülkelerinde 3 milyon Uygur diasporası var. Bunun 100 bini Türkiye'de. Buna 85 milyonu da katıyoruz. En rahat ettiğimiz, ideolojik fark olmadan en büyük teveccüh gördüğümüz yer Türkiye. Birçoğu vatan özlemini gelip burada gideriyor. Türkiye ikinci vatanımız" dediler.
 
8 milyon insanın toplama kamplarında tutulduğunu, demografik yapının değiştirildiğini, 30 bin caminin 16 bininin yıkıldığını, 35 milyonluk Doğu Türkistan'da tek bir bağımsız radyo ve televizyon  bulunmadığını, Çin'in yılda 1,3 milyar dolar harcayarak 140 ülkede 65 dilde propaganda faaliyeti yürüttüğünü, iliştirilmiş gazeteciler üzerinden mutlu Uygur tablosu çizmeye çalıştığını söylediler. Verdikleri rakamların kaynağını sorduk. 'Çin kurumları' dediler.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Yalınız Efe26 Eylül 2024 14:26

Müsliman...kul haklarını, devlete olan borçlarını öder. Devletin kanunlarına karşı gelmez. Kanuna karşı gelmek suç olur. Müslimân günâh yapmaz ve suç işlemez. (Tam İlmihâl Se'âdet i Ebediyye)

ismail23 Eylül 2024 09:29

Bunlardan bu millet adalet dersi dinlemeye başladıysak ülkemizde adaletle ilgili başka bir şey söylemeye gerek varmı