Han-ı yağma sizindir

A -
A +

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Paris'te tanıtımı için haftalığı 249 bin avroya, (Türk parasıyla 9 milyon lira) saray kiraladığı ortaya çıktı.

 

Bir uçak dolusu CHP'li ekabirin sarayda açılan "İstanbul Evi" için Paris'e taşındığı; bu kişilerin 'after party'lerde belediye bütçesinden kadeh tokuşturup doyasıyla eğlendiği belirlendi.

 

İBB Sözcüsü masrafı 'sponsorların’ karşıladığını söyledi. Ancak o gizli para babaları açıklanmadı.

 

İcabında kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez. Şehrin menfaatine olacaksa tanıtımın ve kiralamanın mahzuru yok. Lakin yaptığı ile dediği çelişmemeli insanın...

 

'Saraya para dayanmıyor', 'Yurtta tasarruf Amerika'da israf', 'İsrafta çağ atladık', 'Saraya para var gaziye yok' manşetleri atan CHP medyası, Paris'teki kiralık saraya karşı üç maymunu oynadı.

 

Gazeteleri, köşeleri, ekranları taradım. En küçük bir eleştiri kırıntısı göremedim. Aksine savunmaya kalkan oldu. Mesela Emin Çapa "Ülkeyi o kadar yoksullaştırdılar ki Paris'e gitmek lüks olarak teşhir ediliyor" diye yüzsüzlüğe vurdu. Uyarı gelmiş olmalı ki sildi sonra. Aynı Çapa, Beştepe için "Bu itibar değil, bu yalan, savurganlık" demişti. Hasılı hepiniz samimiyet testinden kaldınız. Han-ı yağma sizindir!

 

 

Yeşil devrim

Sabah gazetesinden Funda Karayel, Olimpiyat oyunlarından ilginç anekdotlar paylaştı. Paris'te yeşil devrim yaşanıyormuş. Şehre 3 bin adet kiralık bisiklet konmuş. Müsabakaların yüzde 95'i mevcut yapılarda veya geçici tesislerde düzenlenmiş. Olimpiyat köyünde yangın çıkarır diye patates kızartması, yüksek su gerektiriyor diye avokado yasaklanmış. Sporcular geri dönüşüm ürünü karton yataklarda yatırılmış. Klima yerine su boruları ile soğutma sistemi kullanılmış. Fransızlar masraftan kısmanın kılıfını bulmuş! Takdir edilesi bir durum.

 

Ya bizde olsaydı? İsrafın dibine vurulurdu. "Konukların rahatı için" hiçbir masraftan kaçınılmazdı.

 

Sporcularımız madalya kazanamasa bile mutlaka 'kazanan' birileri olurdu!

 

Öyle ya Paris'te tanıtım için "saray" tutan, İstanbul'da ne yapmaz!..

 

 

Sözcü, Özel’e hakaret etti

Sözcü, A Millî Kadın Voleybol Takımının çeyrek final karşılaşmasını izleyen muhalefet için "Ev zencileriyle cibilliyetsizlerin galibiyet gururu!" manşetini attı. Haberde şu ifadeler yer aldı:

 

"Erdoğan Instagram'ın kapatılmasını eleştirenlere 'ev zencileri', Hamas lideri Heniyye için 1 günlük yas ilan edilmesini eleştirenlere de 'cibilliyetsiz' dedi. Erdoğan'ın aşağıladığı bu muhalif kesim Paris'te büyük gurur yaşadı. CHP lideri Özel, İBB Başkanı İmamoğlu ve ABB Başkanı oradaydı."

 

Haberin altına sözlükten 'cibilliyetsiz'in 'yaradılıştan kötü, sütü bozuk, soysuz kişi' demek olduğu izahatında bulunulmuştu. Şaka gibi! Bir defa söz konusu kişilerden 'yas' için bir eleştiri gelmemişti.

 

İkincisi Sözcü, kinaye yapacağım diye muhalefet liderine ve belediye başkanlarına dokuz sütuna manşetle 'cibilliyetsiz' diye hakaret etti, hem de izahatlı. İktidar basınından birileri yazsa dava konusu olurdu.

 

 

'Dava'ların adamı

Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı D. Mehmet Doğan vefat etti. Mehmet Hoca ile Kudüs'e gitmiştik. Nevi şahsına münhasır biriydi. Âkif hastasıydı. Antikemalistti. Türkçenin bayraktarlarındandı. Arkasında birçok Türkçe sözlük bıraktı. 'Dava'ların adamıydı. DGM'de yargılandı. RTÜK üyesiyken Vakit gazetesinde "Asım Yenihaber" mahlasıyla yazılar kaleme alıyordu. 2003'ün ağustos ayında "Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke" diye bir yazı yazdı. Yazıda "Yemen'i bilmeyen, Yemen türküsünü makamıyla hatasız okuyamayan üniformalıların değil orduda, bu yurtta yeri yok" dedi. 312 general birden dava etti. Tazminata mahkûm oldu. Faiziyle birlikte 900 bin lira. Dolara vurursan bugünkü parayla 21 milyon lira!

 

 

Dehşet bir manşet!

Cumhuriyet'in dünkü manşeti şöyleydi: "Bu çocuklar nerede?: Türkiye'ye kaçak yollarla getirilen göçmen kız çocuklarının kayıt dışı olarak cemaat yurdunda tutulduğu açıklandı."

 

Açıklayan kim, belli değil. Kaç öğrenci hangi cemaat yurdunda, belli değil. Haberde bir 'kaynak' var. O da bir yetkili değil, CHP'li Murat Bakan!

 

Biz de 2022 yılında Avrupa'da 2 bin sığınmacı çocuğun kayıp olduğunu yazmış "O çocuklar kimin elinde?" diye sormuştuk. Raportörlerin ağzından çocukların fuhuş çetesinin, organ mafyasının eline düştüğüne dikkat çekmiştik. Sonra Batılı meslektaşlarımız bu konu üzerine haberler yaptı. Üç yılda 50 bin çocuğun kaybolduğu yazıldı.

 

Yani Cumhuriyetçileri kaçırılan, organları çalınan çocuklar, yurtlarda bakılanlar -ki var mı onu da bilmiyoruz- kadar dehşete düşürmüyor! Bu tavır da dehşet değil mi?

300
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.