Hafta içi dikkat çekici bir haber yayıldı. Heniyye suikastı sebebiyle arada kaynadı.
Hadise şu: Mayıs ayında ibadete açılan Kariye Camii'ne, Ayasofya'daki gibi gişe konacakmış. Kariye hem cami hem müze olacakmış. İşletmesini de yine kı/demli tanıdık şirket yapacakmış.
Madem müze olacaktı niye cami yapıldı, madem cami oldu niye turnike koyuluyor?
Kusura bakmayın, böyle bir garabete CHP imza atmış olsaydı ortalık yıkılmıştı. Nitekim CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu “Sultanahmet de müze olsun” dediği için günlerce manşetlerden düşmemişti. Ama gelinen noktada Kaboğlu'nun fikri, Ayasofya ve Kariye'de uygulamaya konmuş oldu. Fakat hiç ses çıkmadı. CHP'li gazeteciler için böyle bir adımın mahsuru yok! İktidara yakın medya da hükûmete zeval gelmesin diye susuyor.
Demedi demeyin bu iş ileride "müze cami" konseptine doğru gidiyor.
Sultanahmet'e, Eyüp Sultan'a, Fatih Camii'ne, Beyazıt Camii'ne, Dolmabahçe Camii'ne, Hırka-i Şerif'e, Ortaköy Camii'ne, Rüstem Paşa Camii'ne, Selimiye Camii’ne ve Bursa Ulucami’ye de turnike konulursa şaşırmayacağız!
Sokak köpekleri düzenlemesi Meclis tatile girmeden çıktı. Belediyelere 2028 yılına kadar barınak yükümlülüğü getirildi. Kanun, görevini yapmayan belediye başkanlarına hapis cezası öngörüyor. Fakat muhalefetten birçok belediye başkanı yasaya uymayacaklarını açıkladı.
2005 yılında engelliler hakkında bir kanun çıkmıştı. Belediyelere ve umuma açık alanlara erişilebilirlik için 7 yıl süre tanındı. Sonra bu 10 yıla uzatıldı. Ardından 3 yıl daha eklendi. O dönem "Engelleri kaldırmayan markete, lokantaya ceza yazılacak" diye haberler yaptığımı hatırlıyorum... Tabii ceza meza yazılmadı!
2013'te bir yönetmelik yayınlandı. Valilikler bünyesinde komisyonlar kuruldu. Bu işlerde bulunan bir dostumu aradım. Ne söylese beğenirsiniz? “Kaç yıl oldu, İstanbul'da komisyonun yazdığı tek bir ceza hatırlamıyorum. Bir bürokrat arkadaş Ankara'da ceza yazacak oldu, doğduğuna pişman ettiler” dedi. Güler misin ağlar mısın?
Ama hak yemeyeyim. Engelli erişimine yönelik asansör, rampa, konuşan trafik ışıkları gibi güzel işler yapıldı. Yollarda sarı şeritler çekildi mesela. Dostum “Bana kalırsa âmâlardan ziyade o şerit yolları satanlar kazandı” dedi.
Sokak köpekleri için de komisyon kurulacak malum. Bizde bir şey yapılmayacaksa komisyona havale edilmesi âdettendir.
Barınak meselesi de öyle olacak gibi görünüyor. Bu işten köpekler değil, barınak, mama, kısırlaştırma ihalelerini alanlar kazanacak!
Adana Çukurova Uluslararası Havalimanı hafta sonu açılıyor. Birbirine entegre edilecek hava, deniz ve kara yoluyla Türkiye'nin vizyon projelerinden biri olacak. Ne var ki basının istemezükçü kesimi mızmızlanmaya başladı. Neymiş Adana'ya da (37 km) Mersin'e de (58 km) uzakmış. Çifte mağduriyet oluşturacakmış. Esenboğa Kızılay'a, Hatay Havalimanı Antakya'ya, Nevşehir Havalimanı şehir merkezine 30 km; İstanbul Havalimanı Taksim'e 40 km mesafede. Kaldı ki Şakirpaşa Mersin'e 90 km idi.
Bunlar İstanbul Havalimanı için de demediklerini bırakmamışlardı. Tarih, havalimanını inşa edenleri haklı çıkardı. Terminal bugün dünyanın yükünü alıyor. Türkiye'de birçok ilin havalimanını kullandım. Şehrine yakışmayan yerlerin başında Adana Şakirpaşa Havalimanı geliyordu. Otobüs terminali gibiydi. Küçük ve basıktı. Çukurova'nın kıymeti ileride ortaya çıkacak.
Millî atıcı Yusuf Dikeç, olimpiyatta Türkiye'ye ilk atıcılık madalyasını kazandırdı. Gurur duyduk. İki gün sonra eli cebinde duruşu sosyal medyada viral oldu. El alkışlayınca kıymete bindi. Sonra fark ettik ki Dikeç'in birçok madalyası varmış. Avrupa şampiyonu bile olmuş. Dünya onun karizmasına alkış tutarken bizde kupa maçı konuşuluyordu.
Dikeç'e iki defa teşekkür etmeliyiz.
Bir: Madalya kazandığı için.
İki: Bu ülkeye ve basınına futbol dışında spor dalları olduğunu hatırlattığı için.
Bizim ekonomi servisi enteresan haberler yapıyor.
* Kuyumcu ve tekstilci Mısır'a kaçıyormuş.
* Oyuncakçılar Çin'e dümen kırmış.
* Gayrimenkulcü Dubai'ye, turizmci Yunanistan'a koşuyormuş.
Para nere bizim yatırımcı ora... Ülkede fiyatları uçurdular, piyasayı perişan ettiler, şimdi de vınnn!
Bu camilerden turnike kaldırılsın, başka camilere konulmasın. Camilerdeki tuvaletler ve camiler her zaman açık tutulsun ve tuvaletlerden ücret alınmasın. Camilerin ve tuvaletlerinin bakımı ve temizliği herdaim yapılsın.
Yasaya uymayacağını açıklamak gibi birşey var mı? Bu nasıl olur?! Bu anarşi olur. Böyle sorumsuzluk olur mu?! Devletin yaptırım gücünü göstermesi gerek. Böyle şey olmaz.
Milli atıcımiz Yusuf Dikeç in bir Astsubayımiz olduğu da yazılmalıydi...