Kemal Bey muhafazakârları çözmüş

Sesli Dinle
A -
A +

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'başörtüsü açılımı' mahallesini acayip karıştırdı.

 

Çılgına dönen Kemalist medya, "laik atak nöbetleri" geçiriyor.
Köşe yazarları kaç gündür CHP liderine salvolarla yükleniyor.

 

- "CHP bu yazıyı iyi oku" diyerek ayar vereni...

 

- "Ecevit gibi sandığa gömülürsün" diye uyaranı...

 

- Kılıçdaroğlu'nun "devrim yasalarının içini boşalttığını" iddia edeni...

 

- "Adam kendi kalesine gol attı" diyerek ağlayanı...

 

- Kemal Bey'i yuva yıkan guguk kuşuna benzeteni...

 

- CHP Genel Başkanı'nın laiklik üzerine zar attığı şikâyetinde bulunanı...

 

- Altı Ok’tan birinin üstünün başörtüsü ile örtüldüğünü belirteni...
...
Ne yalan söyleyeyim, "çamur medyası"nı hiç bu kadar keyifle okumamıştım.

 

Anlaşılan Kılıçdaroğlu, laikçi damara iyi dokunmuş.

 

Dokunmuş ama ortada üzerinde tezlere konu olacak bir hâl var.

 

Bu kesim eleştirir, yeri gelir kalemleriyle kendi adamlarını delik deşik eder ama sandıkta asla ondan vazgeçmez.

 

Kendi ifadeleriyle "gider, tuvalet terliğine oy verir."

 

Vazgeçmez 'dava'sından...

Ya muhafazakâr kesim...

 

CHP'nin "başörtüsü açılımı" Kemalist mahallede tepki görürken, AK Parti'nin "Cemevi açılımı" kendi tabanında "Takdir edilecek büyük adım" olarak lanse edildi.

 

AK Parti şimdiye kadar bütün algıları altüst eden birçok "açılım" yaptı. Hepsinde kabul gördü.

 

Çözüm sürecini geçtim.

 

- İslamiyet'in güncellenmesi tartışması açılırken...

 

- Cemevi sayısı yirmi yılda yirmiye katlanırken...

 

- Diyanet İşleri'nde tarihte eşi görülmemiş bir şey yapılıp başkan yardımcılığına bir kadın atanırken...

 

- Eski Diyanet İşleri Reisi İran'da Şii din adamının arkasında saf tutarken...

 

- Devlet töreniyle kiliseler açılırken...

 

- Yüz yıl sonra Akdamar'da ayin yapılırken...

 

Tabandan itiraz gelmedi.

 

"Muhafazakârlar"ın karşı mahalle gibi çizgisi net, köşeleri sert değil.

 

Cemevinden AK Parti'ye oy çıkmaz, camiden CHP'ye çıkar.

 

İşte İstanbul seçimleri...

 

Kemal Bey, bunu fark etmiş olmalı.

Tadından yenmeyecek haber

Türk Hava Kurumu Üniversitesi eski rektörü 2012'de 100 bin lira maaş alıyormuş.

 

Sözcü gazetesi geçen gün şöyle bir hesap yapmış: "O zaman dolar 1,8 liraydı. Rektörün maaşı 55 bin 500 dolar yapıyordu.

 

Bugün 18,58'den 1 milyon lirayı aşıyor."

 

Gazete habere "Rektörken maaşı 1 milyondan fazlaymış" diye başlık atmış.

 

Emekli askerler eliyle o zamanlar içi boşaltılırken toz kondurmadıkları, hurda uçakları kalkamaz olunca bile sorgulamadıkları THK'nın hâlini çok iyi anlatmışlar.

 

Ben orasında değilim, yaptıkları güncelleştirilmiş hesaptayım.

 

Aynı gün Akşam gazetesinde güzel bir haber çıktı.

 

CHP'li Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var, 2019'da yakınlarıyla çilingir sofrası kurmuş. Masrafını da "Macaristan'daki kardeş Paszto Belediyesinin başkanını ağırladım" diyerek belediyeye fatura etmiş. Rezaleti bir yerel gazeteci yazmış. Başkanın kardeşi gazeteciyi dövmüş. Davalık olmuşlar. Soruşturma yürütülürken Budapeşte'ye yazılar gitmiş. Macar belediye başkanı "Türkiye'ye gelmedim kardeşim" deyince oyun ortaya çıkmış...

 

Olayı duyuran Akşam gazetesi haberinde "14 bin 750 liralık masrafı belediyeye ödetti" diye yazdı. 14 bin lira ne ki! Neler yenmiş neler! 23 porsiyon ızgara köfte, 4 porsiyon antrkot, 23 adet levrek tandır, 21 kalamar tava, 10 porsiyon kaşarlı köfte, 6 porsiyon kuzu şiş, mezgit, karides, güveç, meyve, mezeler, salata... Sadece 2 bin 255 liralık rakı tüketmişler. Bugün olsa rakı parası 14 bini geçer.

 

Haber güzel ama hesap yanlış! Muhabir, "Şimdi bunlar kaç liraya yenilir" diye güncel rakamlarla hesaplatsaydı haberin tadından yenmezdi. Hâsılı bazen Sözcü kafası lazım!

Siz hangi ülkede yaşıyorsunuz?

Beyaz TV’de Söylemesem Olmaz isimli programda geçen gün izleyicinin psikolojisini tarumar eden acayip bir muhabbet döndü.

 

Seren Serengil "En normal kiralar 100 bin lira. En kötü evler 50 bin lira. Aylık (hizmetli) kadın 15 bin lira" diye şikâyet ediyordu.
Akdeniz illerinde kiralar yıllık alınır. Öyle sandım. Meğer aylıkmış!..

 

İnsan şaşırıp kalıyor. Sahi bunlar neyi yaşıyor, hangi ülke adına neyi söylediğini sanıyor?


Portakalı soydum...

Altın Portakal Film Festivali yapıldı.

 

Emin Alper'in "Kurak Günler" isimli filmi 9 dalda ödül aldı.
Cannes Film Festivali'ne de katılmış, LGBT filmlerinin yarıştığı bölümde yarışmıştı.

 

Avrupa'daki film fonlarından destek toplama çabası karşılık görmemiş, Alper Fransa'dan eli boş dönmüştü.

 

O film, önceki gece Antalya'da ödül yağmuruna tutuldu.
Filmin ilk adı "Balkaya" idi. Kültür Bakanlığı'ndan 950 bin lira destek almıştı Emin Alper.

 

Ne var ki senaryoyu değiştirip LGBT unsurları yerleştirdiği belirlenmişti.

 

Skandalı da gazetemiz ifşa etmişti.

 

Bakanlığın kandırıldığı söyleniyordu.

 

Ama yönetmen Bakanlığın desteklediği festivalde yarıştı ve ödüllendirildi.

 

Bu nasıl kandırma?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.