Gıdada hile yapanlar ifşa edilirken ünlü bir köftecinin domuz eti kullandığı belirtildi. İşletmenin itiraz ettiği, işin mahkemeye taşındığı ortaya çıktı. Söylenti dilden dile yayıldı. Sosyal medya yıkıldı.
Sonra işletmenin Köfteci Yusuf olduğuna dair belgeler sızdırıldı. Ama ünlü köfteci sustu. Günler sonra Instagram hesabından açıklama geldi. Açıklamada 'bir yanlışlık olduğu' ifade ediliyordu. Vatandaşın kafasındaki soru işareti gitmedi.
Ardından şirketin sahibi Yusuf Akkaş, kamera karşısına geçip YouTube'dan cevap verdi. Son derece amatör bir çekimle elindeki kâğıda bakarak, sınıf önündeki öğretmen gibi terini sile sile kendisini, şirketini, köfteyi neden ucuza sattığını anlattı Akkaş.
"Allah'ın sevgili kuluna çattılar. Buradan güçlenerek çıkacağız. Beklememiz bile işe yaradı. Biz restoran kılığına girmiş çok büyük bir etçiyiz" gibi tuhaf ifadeler kullandı.
Kendisinin ucuza değil, rakiplerinin pahalıya sattığını ifade etti. Vergi sistemindeki adaletsizlikten yakındı. Siyasi sebeplerle bir şubesinin zabıta baskınına uğradığını söyledi. Bursa'da 400 milyon liraya çiftlik kurduğunu ancak işletme belgesi verilmediğini duyurdu. 'Kredi ile alsaydım yüz defa batardım' dedi. Etlerin şubelere merkezden gittiğini ifade etti. Et Balık Kurumu'nun en az eti kendilerine verdiğini anlattı.
Domuz eti iddialarına ise ancak videonun sonunda temas etti. Oysa bam teli bu meseleydi. 34 dakikalık videonun bitiminde "Böyle bir şey asla olmadı" dedi.
Kimileri ikna olmuş ki kendisine destek verdi, "Köfteci Yusuf konum"lu kampanyalar başlatıldı. İnsanların yerli markalarına sahip çıkması güzel bir şey. Lakin ortada üzerinde düşünülmesi gereken bir tablo var.
Köfteci Yusuf, ülkenin en büyük et zinciri konumunda. 285 şubesi var. Devasa çiftlikler kurmuş. 12 bin çalışanı bulunuyor. Yılda 2 milyar dolara yakın ciro yapıyor. Dediklerine göre Türkiye'deki etin 6'da birini tek başına o satıyor. Ancak kriz yönetimini beceremiyor. Basit bir çekimle YouTube'dan meramını anlatmaya çalışan Yusuf Akkaş, "Bunları danışmanlarımızla profesyonel bir şekilde anlatmamız gerekiyor ama bugünlere böyle gelmedik. Kendimiz gibi olarak geldik. Sıradanlaşmak istemiyoruz" diyerek iletişim krizini itiraf etti.
Dünyanın köftesini yapan Köfteci Yusuf, kendini anlatamadı. İzahat yapamadı. Şirketini fısıltı gazetesine kurban etti!..
Şimdi elde tutar yollu tek bir dalı var. O da şu: Milyar dolarlık şirket, domuz eti kullanarak kendini niye patlatsın? Bu hayatın akışına ters... Peki ne oldu da rapor yazıldı? Bu sorunun cevabı hâlâ yok. Şirket “kötü niyetli kişilerin sabotajı olabilir” diyor.
Olayın bir ayağı da Tarım Bakanlığı tarafında. İnsanlar resmî belgelere rağmen mutmain olamadı. Emniyette ve adliyede bile kumpasların sıradan olduğu bir ülkede, güven problemi yaşanması normal. Devasa bir marka söz konusu olduğu için denetçiler, iki şube ile sınırlı kalmamalı birçok yerden değişik zamanlarda numune almalıydı. Ayrıca Bakanlık analizler nasıl yapılıyor, numuneler nasıl alınıyor, domuz, tırnaklı kalıntısı nasıl tespit ediliyor halka anlatmalı. Yedi ay önce yapılmış analizi de bugün paylaşmamalı!..
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, katıldığı bir etkinlikte Anayasa'nın 3. maddesindeki "Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" cümlesinin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. "Devletin ülkesi olmaz, devletin milleti olmaz. Bu metin, ‘milletin gücü üzerine yükselen devlet anlayışı’ ile yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum" dedi. Muhalif medya ayağa kalktı. Sözler 'skandal', 'tuhaf açıklama', 'Kurtulmuş Anayasa’nın 3. maddesini hedef aldı' diye verildi. "Anayasa'nın ilk 3 maddesi Cumhuriyet'in temelidir" itirazları geldi. Bir bardak suda fırtına koparıldı. Oysa Kurtulmuş metni çıkarmayı değil maddedeki ifadenin "Milletin devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğü" şeklinde yazılması gerektiği önerisinde bulundu. İstediği gibi anlamak... Ülkenin en büyük sorunu bu!
TRT dijital platformda 41 dil ve lehçede yayın yapıyor. İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, İspanyolca... Genel Müdür Zahid Sobacı, yıl sonunda bunlara Farsçayı da dâhil edeceklerini söylerken "İran'ı rahatsız etmek durumundayız" dedi. Bazıları bu sözleri tuhaf buldu, İran'a cephe açıldığını yazdı. Kendilerini 'millî' olarak tanıtan kimileri "TRT, İran aleyhine yayınlara başlayacak" dedi. Bu kanalların kurulmasında maksadın ne olduğunu bildiğim için 'rahatsızlık vermek'le ne demek istendiğini tahmin edebiliyorum. Farsça, 100 milyondan fazla insanın kullandığı bir dil. İran, bu sayede komşu ülkelere nüfuz ediyor; at koşturuyor. Bölgemizdeki bütün melanetlerde parmağı olan İran'ın enformasyon tekeline itiraz için sarf edilmiş bu sözler yadırganmaz, ayıplanmaz, kınanmaz ancak alkışlanır.
Testi kırıldıktan, vatandaş domuz ve eşek eti yedikten sonra tokadı vurmuşsun ya da ifşa etmişsin neye yerar?! Yetkililer ta işin başından itibaren ne kesiliyor bakacak, izleyecek. Domuz ve eşek eti kesilmesine engel olacak. Vatandaş gönül rahatlığıyla yiyecek...