Gazetemizin internet portalinin ara yüzünü değiştirdik.
Alışılmış formatların dışına çıkarak sade bir tasarım yazdırdık.
Yeni formatla okurun karşısına çıktık.
Bununla birlikte bir ilke de imza attık.
Patronumuz radikal bir karar aldı.
Bundan sonra özel haberlerimizi ve köşe yazarlarımızı, tıpkı Batı gazetelerinde olduğu gibi sadece abone olanlar okuyabilecek.
Haberin, yorumun, analizin muhtevasına, bedelini ödeyenler ulaşacak.
Habercilik çok pahalı bir iş. Hele basılı gazetecilik külliyen zarar.
Önünüze ya da ekranlarınıza gelen, beş dakikada okuyup bitirdiğiniz haberler binbir emek ve masrafla hazırlanıyor.
Ancak, internet haber siteleri aparmakta hiçbir beis görmüyor; içerikleriniz üzerinden bedavadan kazanç elde ediyor.
On yıl önce yirmi kadar gazete bir araya gelmiş, "Gazetelerin içeriği sadece gazetelerindir" diyerek internet mecralarına bayrak açmıştı.
O gün bir şeylerin değişeceğine yönelik onlarca yazı kaleme alındı. Fakat hiçbir şey değişmedi.
Haberlerimizin alınıp aynen yayınlanmasını bırakın, lütfedip muhabir imzasının kullanılmasına sevinir olduk.
Fakat bu böyle gitmez!
Gazetemizin başlattığı adımın örnek olması, refiklerimizin kendi içeriğine sahip çıkması gerekiyor.
Belki trafiği olumsuz etkileyecek ama gazeteciliği ayakta tutacak yegâne yol budur.
Kamuoyunda "Dezenformasyonla Mücadele Yasası" olarak bilinen teklif Meclis'ten geçti.
Düzenleme yaz döneminde "soğumaya" bırakılmıştı. Bilhassa 29. Madde çokça tartışılıyor, yumuşatılması bekleniyordu. Fakat aynen kabul edildi. Neydi o madde?
"Sırf halk arasında endişe, korku veya panik oluşturmak kastıyla, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır."
Hükûmete yakın basının tam destek verdiği düzenlemeyi muhalif basın "sansür" diye nitelendirdi. "Kahrolsun istibdat" manşetini atanlar oldu.
Oysa yasa ne söylendiği gibi kremalı pasta ne de muhaliflerin iddia ettiği gibi baldıran zehri.
Yasada, basın hayatı için çığır açan yenilikler var. İnternet medyası kanunu yılan hikâyesine dönmüştü mesela, artık çıktı. Sosyal medya şirketleri sorumlu kılındı.
Bir baş belası hâline gelen manipülasyonlara karşı müeyyide mekanizmasının getirilmesi şarttı. Fakat 29. Madde'nin ucu açık. Kişiye göre farklı şekilde yorumlanabilecek mahiyette.
Top siyasetten çıktı, savcıların kucağında. Ve sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili neyin ceza gerektirdiği biraz da sosyal medya gündeminde belirlenecek. Kervan yolda düzülecek.
Neyin "yalan haber cezası" olup olmayacağı beş maddeye bakılarak ölçülecekmiş. Bunlar şöyleymiş:
BİR: Haber yalan olmalı.
İKİ: Ülkenin güvenliğini etkilemeli.
ÜÇ: Halkı korkutmalı.
DÖRT: Milleti birbirine düşürmeli.
BEŞ: Aleni yapılmalı.
Peki, bu kriterlerin kriteri nasıl olacak?
O sorunun cevabı yok!
Geçen hafta Adalet Bakanlığı'nın infaz sisteminde değişiklik üzerinde çalıştığını duyurduk. Hakaret, tehdit, magandalık, dolandırıcılık gibi cezası iki yılın altındaki suçları işleyenlerin bir gün bile olsa hapis yatacağını yazdık.
Maksadın da "adaletsizlik algısı"nı yok etmek, toplum vicdanında oluşan "adam ceza alıyor, elini kolunu sallayarak dolaşıyor" eleştirilerini bitirmek olduğuna işaret ettik.
Muhalif basın yine kıllandı. "Sansür yasasındaki suçlardan hüküm giyenler hapis yatacak. Bu düzenlemeyle muhalifler sürekli hapse girip çıkar. Seçim öncesinde gelmesinin amacı muhalif sesleri susturmak. Gazetecilerin hapis yatması garanti altına alınmış olacak" diye yazdılar.
Daha detaylar ortaya çıkmamış, suçlar tam belirlenmemiş. Bunlar "Kesin bizim için geliyor" diye yazıyor. Hasta mı bunlar!..
Faruk Bildirici, arşivlik bir iş yapmış ve YouTube'da en çok izlenen gazeteci ve medya organlarının listesini çıkarmış.
Kendi kanalından yayın yapan 58 gazeteciden 10'u iktidara yakın. Gerisi muhalif.
Basılı gazetelerde abone ve izlenme sayısına göre lider Türkiye.
Bizim gazeteyi Yeni Şafak, Hürriyet ve Cumhuriyet takip ediyor.
Televizyonlarda ise birinci Show TV. Kanal, en yakın rakibine üç kat fark atmış. İkinci Haber Global, üçüncü CNN Türk... Ajanslarda da ilk sırada İHA geliyor.
Bireysel klasmanda muhalifler; kurumsalda iktidara yakın medya atakta... Enteresan bir tablo...
Bartın'daki grizu patlaması akşam yaşandı. Ertesi gün bizim dışımızda gelişmeyi manşetine taşıyan olmadı. Babıali mışıl mışıl uyudu.