Prof. Dr. Burak Gönültaş
Türkiye’de akran zorbalığının çeşitli şekillerine maruz kalan çocukların oranı %57’dir. Maalesef günümüzde bazı okullar, beklentilerin tam tersine öğrencilerin zorbalık yapmayı, flörtü, fanatizmi, negatif rol modelleri ve şiddet içeren oyunları öğrendiği mekânlara dönüşebiliyor.
Zorunlu eğitim hasebiyle 7-17 yaş arası çocuk ve genç grubunun zamanının çoğunluğu okullarda geçmektedir. Akran zorbalığının önlenmesi adına ders ortamlarıyla birlikte çocukların okuldaki ders dışı zamanları da disipline edilebilmelidir.
En sık zorbalık türü, sözel zorbalıklardır.
Sosyal medyada geçtiğimiz günlerde yayılan bir görüntü hepimizi dehşete düşürdü. Lise öğrencisi bir kız çocuğuna, yine lise öğrencisi olan diğer kız çocukları tarafından fiziki şiddet ve zorbalık yapılıyordu. Bu vaka üzerinden bu yazımızda akran zorbalığını ele alacağız:
Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Kuruluşunca (IEA) 2023 yılında 9466 öğrenciyle yapılan bir araştırmaya göre(1), akran zorbalığının çeşitli şekillerine maruz kalan çocukların oranı %57, sıklıkla maruz kalanların oranı ise %16. En sık görülen disiplin problemi ise küfürlü konuşma ve fiziksel kavgadır; en sık zorbalık türü sözel zorbalıklardır; en sık zorbalık davranışları ise yalan söyleme, lakap takma ve dış görünüşle alay edilmesidir. Ayrıca rapora göre zorbalık arttıkça okul başarısı da düşmektedir. 2024 yılında Ankara’da öğrenim gören 3270 lise öğrencisi ile yapılan başka bir çalışmada(2) ise öğrencilerin %24,4’ü akran zorbalığına maruz kaldığını söylerken, %35’i ise akran zorbalığı yaptığını bildirmiştir. Zorbalık yapanların %40’ı kız çocuğudur. Mağdurların %85’i bir yaşıtından zorbalığa uğrarken, zorbalık en çok okuldayken meydana gelmiştir (%93). Yine bu çalışmaya göre zorbalıkta en çok erkek çocuklar öne çıkarken, mağduriyette en çok kız çocukları öne çıkmaktadır. Ayrıca zorbalık yapan öğrencilerde sigara ve alkol kullanımı da anlamlı şekilde farklılaşmaktadır.
Zorbalık çocuk tarafından diğer akranına kasıtlı olarak yapılır ve zorbalığı yapan bundan zevk alır. Zorbalığın yapıldığı yerdeki diğer çocukların tepkisizlikleri de bu davranışları pekiştirebilir. Bazı çocuklar diğer çocukları manipüle ederek, kendilerini öne çıkarmadan zorbalığı başkasına yaptırabilir. Zorbalık bazı çocuklarda sokaktan okula da taşınabiliyor. Ergenlik süreçleri, kimlik arayışı, popülerlik, liderlik gibi beklentiler de akran zorbalığının ortaya çıkışını kolaylaştırıyor. Zorbalığın grupça yapılması da onlara diğer çocukların karşı koymasını zorlaştırıyor.
Zorbalık yöntemleri ise dedikodular çıkarma, dalga geçme, dışlama (şu aralar okul dışında ayrı WhatsApp grupları açıp bazı arkadaşlarını bu gruplara almama sıklıkla görülebiliyor), görmezden gelme, yokmuş gibi davranma, fiziki özellikleri ya da engel durumuyla alay etme, fiziksel şiddet, siber ortamlarda küçültücü-manipülatif paylaşımlar yapma gibi davranışlar olarak kendini gösterebiliyor.
Anne-babalar ve öğretmenlerin gözlemleri çerçevesinde Ankara’da yapılan bir araştırmada(3), zorbalık yapan çocuklarda şu özellikler öne çıkıyor:
Zorba çocuklar bulundukları ortamlarda güç dengesizliğini fark ediyorlar ve bunu kötüye kullanıyorlar. Temelinde güçlü görünme ve dikkat çekme motivasyonu oluyor. Üzücü olan noktası ise zorba davranışlar bu çocuklar için haz verici bir iş. Zorbalık yapan çocuk zamanla diğer akranlar içerisinde liderliğe kavuşunca, zorbalık davranışları daha da pekişebiliyor.
Okulda özellikle öğretmen ve veli kaynaklı “Matematikte en iyi kim?” ve “Sporda en iyi kim?” vs. ifadelerin yaygınlığı, belirtilen konularda iyi olmayan çocuğun diğerini aşağıya çekecek türden antisosyal davranışlarını teşvik edebiliyor. Diğer yandan evde ebeveynler çocuklarını öz güvenli yaptıklarını sanarak “Kendini ezdirme!” gibi telkinleri onları şiddete meyilli hâle getirebiliyor. Hata kabul etmeyen, devamlı haklı olduğunu savunan, arkadaşlık kurma becerileri zayıf, daha öncesinde zorbalığa maruz kalmış ve kişilik bozuklukları olan çocuklar zorbalık uygulama hususunda daha riskliler. Zorba çocukların üzerine gidildiğinde sanki problem çözülmüş gibi davranabiliyorlar ama gözler üzerlerinden ayrıldığında tekrar zorbalık davranışları ortaya çıkabiliyor. Bazı katılımcılar da çocuklara eğitimler verilmesine ya da danışmanlık yapılmasına rağmen bazı çocuklarda zorbalığın devam ettiğini ve bunun da huy ve mizaçla ilgili olabileceğini bildirmişlerdir. Bu durum kız çocuklarında daha fazla gözlemlenmiştir.
Türkiye’de 61 şehirdeki 185 okulda yapılan bir araştırma iki zamanlı yürütülmüş ve birbirleri arasındaki ilişkiye bakılmıştır(4). Birinci zamanda (2022’de), 5043 çocuk ve ergenden; ikinci zamanda ise (2023) 3280 çocuk ve ergenden veriler toplanmıştır. Zorbalık durumu karşılaştırıldığında; erkek çocuğuysa, olumlu sosyal davranışları düşükse, olumsuz duygulanımı fazlaysa, annenin eğitim seviyesi düşükse, babanın reddetme davranışları fazlaysa ve öğretmenine bağlanma düzeyi düşükse bu çocukların zorbalık devamlılığı artmaktadır. Diğer yandan 2023 yılında Akdeniz bölgesinde bir şehirde 647 lise öğrencisiyle yapılan bir çalışmaya göre öğrencilerin teknoloji bağımlılıkları arttıkça zorbalık davranışları da artmaktadır. Bu gençlerde aile-hayat doyumu azaldıkça da akran zorbalığı riski de yükselmektedir(5).
Arkadaşlarına makul şartlarda hayır diyemeyen çocuklar, diğer çocuklara göre farklı özellikleri olanlar (ağırbaşlılık, çalışkanlık, ince düşünce, fizyolojik farklılıklar, engellilik, aksan farklılığı vs. gibi), fiziki olarak zayıf olma (minyon yapı), düşük akademik başarı, okul ortamlarında öğretmenlerce ders başarılarıyla öne çıkarılan çocuklar zorbalığa maruz kalma konusunda daha riskliler. Bazı çocuklarda, gruptan dışlanma, yalnız kalma korkusuyla zorbalığı kabullenme görülebiliyor. Bu çocukların evde ebeveynlerince sıkça eleştirilmeleri, şiddete tanık olmaları, aşırı korumacılığa maruz kalma; okulda ise öğretmenler tarafından bazı öğrencilerin daha çok öne çıkarılması (bazılarına daha sıcak, bazılarına da soğuk yaklaşmak gibi), sınıf içinde çocuğu rencide etmesi, çocuğa küçümseyici bakış ve tavırları bu çocuklarda akran zorbalığı mağduriyetine zemin hazırlayabilir. Zorbalığa maruziyet zamanla içe kapanma, öz güven kaybı, topluluk içinde konuşmaktan çekinme, sosyal fobilerde artış, yalnız kalma isteği, okula gitme isteğinde azalma, ders başarısında düşüş, kendine zarar verme, depresyon ve misilleme yapma arzusu gibi olumsuz tepkilere sebep olabiliyor.
Akran zorbalığını ortaya çıkaran temel faktör, kuralsızlık ve disiplinsizliğin yol açtığı boşluktur. Kuralların ve değerlerin yeterince fonksiyonel olmadığı, disiplinel problemlerin ve psikososyal iklimin bozuk olduğu ortamlarda sosyal etkileşimler belli bir kaide içerisinde gerçekleşemiyor. Bu durumda normal şekilde kendini ifade edemeyen kişiler boşluktan faydalanıyor ve zorbalık yaparak bir etkileşme biçimini benimseyebiliyorlar. Bu durum çocukluğa kadar gidebiliyor. Hele ki ebeveynlerin bu konudaki duyarsızlıkları ve yanlış çocuk yetiştirme stilleri bunu kolaylaştırabiliyor. Bir de son dönemde artan sosyal medya platformları üzerinden video paylaşmak, daha çok tıklanma ve popüler olma hevesi de özellikle gençlerin kuralsız, değersiz, ahlaki olmayan davranışları işlemelerini kolaylaştırıyor. Bakın ülkemizde yıllardır izlenen ve özellikle çocuk ve gençlerin çok sevdiği bir Türk filminde (filmin mekânı bir okul) kendisine bir hayvan ismiyle lakap takılan karakter hem zorbalığa maruz kalıyor hem de zorbalık yapıyor ve zorbalık davranışları da en çok gülünen sahneler oluyor. Bakıyorsunuz; filmin izlendiği ertesi günü çocuklar-gençler bu filmde gördüklerini birbirlerine uyguluyor.
Bazı anne babalar ya da öğretmenler; bu tür davranışları “Çocuklar arasında olabilecek şeyler, büyütmemek lazım” şeklinde düşünebiliyorlar. Ancak zamanında müdahale edilmeyen bir zorbalık, şiddetini ve dozajını daha artırarak devam edebiliyor.
Çare için öncelikle çocuk-ebeveyn/öğretmen etkileşiminin sağlıklı olması gerekiyor. Çocuğun akran zorbalığı yaşadığına dair emareler varsa onunla zorlamadan ve yargılamadan destekleyici türde bir görüşme yapılmalıdır. Eğer çocuk aşamıyorsa gerekirse bulunduğu ortam değiştirilebilir. Çocuğa devamlı olarak zorbalıkla baş etme yolları anlatılmalı, eğer baş edemezse zorbalığa uğradığında bunu hemen öğretmene söylemesi gerektiği söylenmeli ve veli de rehberlik servisiyle koordineli olarak takip etmelidir.
Peki, zorbalık yapanlara yönelik ne yapılmalı? Zorba çocuklar gerekirse psikiyatrik destek almalıdır. Çocukları zorbalığa uğrayan katılımcıların en çok vurguladığı nokta şurası: Öğretmenlerin daha dikkatli ve duyarlı olması bekleniyorken, anne-babaların ise çocuk yetiştirme stillerine dikkat etmesi gerekiyor. Çocuğunu paşa ve prenses olarak yetiştiren aileler, bencil ve hodbin çocuklara sebep olabiliyorlar.
Çocuklarımızın ailelerden sonra en fazla vakit geçirdiği yerler, okullar. Okula gönderdiğimiz çocuğumuzun olgunlaşmasını, sosyal münasebet becerileri kazanmasını beklerken, tam tersine okullar kırılgan bir hâle gelerek çocuğun zorbalık yapmayı, flörtü, fanatizmi, negatif rol modelleri ve şiddet içeren oyunları öğrendiği mekânlara dönüşebiliyor. Yani okullar, eğitim faaliyetlerinin gerçekleştiği yerler olmaktan ziyade akran gruplarının baskınlaşma ortamları hâline gelebiliyor. Şöyle ki herhangi bir akran grubuna giremeyen çocuk, kendini zayıf hissetmekte ve bu gruplara dâhil olabilmek için kendisinden istenen her şeyi yerine getirmektedir. Aksi hâlde diğer grupların mağduru olacağından endişe etmektedir. Kısacası pandemi sonrasında okulların sosyalleştirme özellikleri zayıflarken, bu fonksiyonunu kontrolsüz bir şekilde akran gruplarına bırakmaktadır.
Bu hususta Türkiye’nin terörle mücadele politikasında yapıldığı gibi bir yol izlenmelidir. Yani eğitime sirayet eden şiddetin kökeni okul dışında ise oraya müdahale edebilecek okul tabanlı müdahale ve yaklaşımlar geliştirilmelidir.
Daha önceki yazılarımızda sosyalizasyonun önemine ve çocukların sosyal problemlere (madde bağımlılığı, akran zorbalığı, suç, istismar vs. gibi) karşı güçlendirilmesine yönelik “sosyal sağlık dersini” tavsiye etmiştik(6). Okullarda akademik anlamda derslerin yapılması sağlanırken, diğer yandan çocukların sosyalizasyonuna da katkı sunulmalıdır. Türkiye’de zorunlu eğitim hasebiyle 7-17 yaş arası çocuk ve genç grubunun zamanının çoğunluğu okullarda geçmektedir. Akran zorbalığının önlenmesi adına ders ortamlarıyla birlikte çocukların okuldaki ders dışı zamanları (teneffüs, öğle arası gibi sınıf dışı ancak okul içi zamanlar) da disipline edilebilmelidir. Çocukların akran zorbalığı risk analizleri yapılmalı, ebeveynleri de içine alacak yaklaşımlar planlanmalıdır. Bu amaçla okullarda rehberlik servisleriyle koordineli şekilde okul sosyal hizmeti uygulamasına geçilmelidir. Sosyal hizmet uzmanları, çocukların okula adaptasyonları, eğitim-öğretim süreçlerinden azami faydalanmaları ve psikososyal sağlıklarının korunabilmesine yönelik çocuk-ebeveyn-sosyal çevre ekosisteminde uygulamaları gerçekleştirebilirler.
.....
https://www.aa.com.tr/tr/gundem/timss-2023te-okullarda-akran-zorbaligi-alarm-verdi/3416917
H. Şeker Yıkmaz, HG. (2024). Ankara’da öğrenim gören lise öğrencilerinin kişilik özellikleri ile akran zorbalığı ilişkisi (Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimler Enst.
Aslan, Z. (2024). Anne-baba ve öğretmenlerin akran zorbalığı deneyimleri ve sosyal hizmet (Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst.
Aytekin Tunay, S. (2024). Akran zorbalığı ile ilişkili bireye, aileye ve okula özgü özelliklerin boylamsal olarak incelenmesi (Doktora Tezi). Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enst.
Güneri, B.Ö. (2024). Lise öğrencilerinin akran zorbalığı düzeyleri üzerinde teknoloji bağımlılıklarının ve aile yaşam doyumlarının etkisi (Yüksek Lisans Tezi). Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimler Enst.
Geniş Açı - Fikir ve tartışmada son yazılar...