Hüseyin Akarçeşme
İTO 81. Doğal ve İşlenmiş Katı Yakıt Meslek Komitesi Meclis üyesi
Rusya’nın ABD ve AB ülkelerinin yaptırımlarına misilleme olarak doğalgaz sevkiyatını kısması, tabii olarak adı geçen ülkelerin kömüre ve nükleere yeniden sarılmasına yol açtı. Kapatılan kömür ocakları yeniden açılıyor. Peki, Türkiye kömürde ne durumda?
2021 yılında karbon ayak izinin takibi, sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil mutabakat, Paris Anlaşması gibi isimlendirmelerle Avrupa Birliği ülkeleri tarafından gündeme getirilip Haziran 2021’de uygulamaya geçti gibi görünen proje, tabiri caizse daha doğmadan öldü diyebiliriz. Hem de büyük bir gönül rahatlığıyla… Zaten kısaca belirtmek gerekirse bu proje sanayisi gelişmiş ve refah seviyesini yakalamış ülkelerin, gelişmekte olan veya üçüncü dünya ülkelerine karşı bir nevi dayatmasıydı. Tıpkı geçmişte tek taraflı ve âdeta yarım yamalak imzalanarak yürürlüğe giren Kyoto Protokolü gibi.... Kyoto Protokolü “tek suçlu fosil yakıtlardır” der ve tek taraflı bir anlaşmadır. ABD imzalamamıştır. Doğalgaz tröstlerinin dayatmasıdır. Biz ülkemizi seven insanlar olarak niçin kraldan çok kralcı oluyoruz ki?
Karbon ayak izinin takibi, sınırda karbon düzenlemeleri dayatması gündeme geldiğinde devletimiz bu konuda gayet temkinli ve uyanık davranmış, devamında da 2050 yılına kadar Türkiye’nin karbon salınımını azaltamayacağı yönünde açıklamaları ile gayet yerinde bir hareket sergilemişti. Zamanlaması da gayet uygun düşmüştü. Bu anlaşmayı imzalamayacağımızı beyan etmiştik. Ülkemizin menfaatine uygun gördüğümüzden dolayı çok sevinmiştik. Ancak sonradan ani bir kararla bu dayatmayı ülke olarak kabul ettiğimizi açıkladık. Büyük bir sürpriz olmuştu bu durum.
İşin özü neydi? Gelişmekte olan ülkeler veya 3. dünya ülkeleri tarafından AB üyesi ülkelere ihracat yapılacaksa, yenilenebilir enerji kullanılmadığından dolayı, karbon salınımı bedeli olarak söz konusu ülkelerden mal sınıra geldiğinde %6 civarı bir ücret alınması idi. Bu alınan ücretlerin 3. dünya ülkelerine fosil yakıt ile enerji üretilmemesi için kredi olarak verileceği vaadi vardı.
AVRUPA KÖMÜRLE KALKINDI
Rusya-Ukrayna Savaşı’na kadar temiz çevre, temiz hava konusunda ahkâm kesen ülkelerin kalkınmışlıklarını kömür ve nükleer enerji sayesinde sağlamış olduklarını unutmamak lazımdır. Avrupa, Sanayi Devrimi’nden itibaren başarılarını başlangıçta kömür yakarak elde etmiştir.
Diğer taraftan Türkiye, linyit rezervi bakımından Avrupa’da 5. sıradadır. Enerji tedarikinde ülkemizde bol miktarda bulunan yerli kömürümüzü tercih etmemiz elzemdir. Dünya ticaretindeki acımasız rekabeti buradan elde edilecek ucuz ve sağlıklı enerji ile kırabiliriz. Ülkemizin 20 milyar tonluk bir kömür rezervi vardır. Elimizin hemen altında beklemektedir. Son zamanlarda geliştirilen kömür yakma sistemleri kullanılarak sıfıra yakın bir emisyonla yakılabilmektedir. Öyle korkulacak bir şey yoktur. Adı geçen yakma üniteleri rüştünü ispatlamıştır. Ayrıca hiçbir zaman tek suçlu fosil yakıtlardır diyemeyiz. Bu, propagandaya alet edilen bir konudur.
Türkiye olarak “kalkınmakta olan ülke” konumundan çıkıp, kalkınmış ülkeler sınıfına gerçekten geçmek istiyorsak, bunu kendi enerjimizi kullanarak başarabiliriz. Cari açığımızın birinci etkeni olan enerji giderlerini bu şekilde düşürebiliriz. Bütçe açığını da kapatmaya ilaç olur. Kömür bizi kurtaracaktır.
Diğer taraftan bakarsak karbon ayak izinin takibi dayatması, “Üçüncü dünya ülkeleri ve gelişmekte olan ülkeler daha fazla kalkınmasın, gelişmiş ülkeler olarak adlandırılanlar kaymağı yemeye devam etsin!” demenin farklı yöntemidir. Ayrıca sanayileşmiş diye adlandırdığımız ülkeler, bu senaryoyu kabul ettirmek için önce Avrupa Sanayi Devriminden beri dünyada oluşturdukları çevresel tahribatın toplam bedelini ödemelidirler.
KÖMÜR OCAKLARI YENİDEN AÇILIYOR
Bilindiği gibi bütün dünyayı sarsan Covid-19 pandemisi ile başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ile zirveye çıkan büyük bir enerji krizi oluştu. Rusya’nın ABD ve AB ülkelerinin yaptırımlarına misilleme olarak doğalgaz sevkiyatını kısması, tabii olarak adı geçen ülkelerin kömüre ve nükleere yeniden sarılmasına yol açtı. Kapatılan kömür ocakları yeniden açılıyor. Nükleer enerji santralleri devreye sokuluyor.
Örneğin Almanya kömüre yeniden sarılan önemli AB ülkesi. Hem var olan kömür ithalat rakamlarını artırıyor hem de kapatılan kömür ocaklarını faaliyete geçirme kararı alıyor. Nükleeri yeniden ön plana çıkarıyor. Ne yapsınlar ki, enerji de bağımlı oldukları bir Rusya var. Rusya lideri Vladimir Putin ise elindeki kozu iyi kullanıyor. Sonuna kadar elindeki enerji kartını kullanacağı sinyalini veriyor. Önümüzdeki kış çok sıkıntılı geçecek şeklinde açıklamalar arttı.
Büyük bir enerji olumsuzluğu içine düşen Almanya ve diğer AB ülkeleri sıra dışı bir şekilde, âdeta tükürdüğünü yalayan bir duruma düştüler. Rusya-Ukrayna Savaşı öncesinde aldıkları kararları yok sayıyorlar. Çelişki üstüne çelişki yaşıyorlar. Hâlbuki nükleer enerjiden çıkış hamlelerini açıklamışlardı. Uygulamayacaklar. Tamamen terkedilmesine karar verilen kömüre yeniden dönüşe yöneldiler. Hem yeniden kömür üretecekler, hem de kömür ithalat miktarlarını artıracaklar.
AB’nin ikinci büyük ülkesi Fransa’da da durum farklı değil. Daha önce kapatılan kömür ocaklarını bir bir açıyorlar. Moselle şehrinde bulunan kömür ile çalışan enerji santralini de açma kararı almış. 2022 Ekimi ile 2023 Mart’ı zaman dilimi için yeniden acilen faaliyete geçiriyor. Bütçeye maliyeti bakımından da cömert davranıyor. 2022 başlarında işlerinden ayrılan çalışanların bir bölümü ile irtibata geçilmiş ve 6 ay boyunca aldıkları maaşa ilaveten ayda 5000 avro (yani 90.000 TL civarı) prim vadederek ikna etmişler bu işçileri...
BÜTÜN DÜNYADA KÖMÜR HAREKETİ ARTIYOR
Diğer AB ülkeleri olan İtalya, İspanya, Avusturya, Çekya, Hollanda, Macaristan da kömüre yeniden sarılmış durumda. Rusya’dan kömür ithal etmelerinin mümkün olamayacağı için başka üretici ülkelere yönelecekler. Avustralya, Endonezya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi tanımış kömür üreticisi ülkelerden ve ABD, Kolombiya, Mozambik, Namibya gibi ülkelerden kömür ithal etmeye çalışacaklar. Dünyada kömür üretim ve kullanım miktarının rekor seviyeye ulaşması bekleniyor. Ayrıca ülkemizde yapımı süren Akkuyu Nükleer santralinin ne kadar isabetli bir enerji yatırımı olduğu da ispatlanmış oldu. İlaç gibi gelecek bir hamle diyebilirim.
Kömüre ilaveten odun da gündemde son günlerde… Avrupa ülkelerinin birçok yerinde bu kış için kullanılmak üzere odun ve odun talaşı stoklanmaya başlanmış. Ayrıca kaya gazı çıkarılma işi de yeniden gündemdeki yerini aldı…