Sosyal sigortalarda primler sıfırlanmalı

A -
A +
Prof. Dr. Hasan Fehim Üçışık
 
 
 
Bize göre, sosyal güvenlikte primler sıfırlanmalıdır. Sosyal güvenlik yardımlarının ihtiyacı olan herkese prim şartı olmaksızın yapılması hâlinde, asgari ücretin neti %40 kadar artacak; kayıt dışı istihdam, emeklilikte yaşa takılma, prim borçlanması, görünürdeki boşanmaları araştırma ve dava etme gibi olgular olmayacaktır.
 
Genel sağlık sigortasından yararlanmada prim şartının bulunması, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ve 1982 Anayasasına aykırıdır
 
Primlerin yüksek miktarda olması kayıt dışı istihdamı artırmaktadır.
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine göre, her şahsın, kendisi ve ailesi için, yiyecek, giyim, konut, tıbbi bakım ve gerekli sosyal hizmetler dâhil olmak üzere, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve geçim imkânlarından, işsizlik, hastalık, engellilik, dulluk, yaşlılık gibi nedenlerle mahrum kaldığında toplumun bir üyesi olmak itibarıyla sosyal güvenliğe hakkı vardır.
 
Ülkemizde de, ihtiyacı olanlara destek sağlamak amacıyla, primsiz sosyal güvenlik, sosyal sigorta ve bireysel emeklilik kuruluşları faaliyette bulunmaktadır. Primsiz sosyal güvenlik kuruluşları, muhtaç, engelli yahut fakr-ü zaruret içinde bulunan vatandaşlara ve ailelerine destek sağlamaktadır.
 
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2020 Yılı Faaliyet Raporuna göre, hane halklarına primsiz sosyal güvenlik yardımı olarak 2019 yılında 20.712.605.762 lira, geçen sene ise 23.661.135.173 lira transfer yapılmıştır. Sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı salgın hastalık olan 2020 yılında tahmini olarak 6 milyon 630 bin 682’dir. Sosyal yardım harcamalarının toplamı, 2020 yılında 69 milyar lira olmuştur. Emeklilik sigortasının finansman açığı, 2018 yılında 17.697.509.199 lira, 2019 yılında 39.968.498.502 lira, 2020 yılında ise 71.979.764.000 lira olmuştur.
 
Sosyal Güvenlik Kurumu 2020 Yılı Faaliyet Raporuna göre, aktif sigortalıların sayısı 23.344.547, kurumdan aylık bağlanmış olanların sayısı 13.264.220’dir. 2020 yılı itibarıyla, 9.133.884 kişi yaşlılık aylığı, 124.602 kişi malullük aylığı, 14.381 kişi vazife malullüğü aylığı, 80.891 kişi sürekli iş göremezlik geliri almaktadır. Haziran 2021 itibarıyla, ölüm sigortasından aylık bağlanmış olanların sayısı da 2.783.835’tir. Sosyal Güvenlik Kurumunun 2020 yılındaki toplam geliri ise 472,626 milyar liradır. 1992 yılından beri kurumun açıkları devlet tarafından kapatılmaya çalışılmıştır. 2014 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun prim gelirleri emekli aylıklarını dahi karşılamamıştır.
 
Yürürlükteki kanun döneminde ilk defa sigortalı olanlara, kural olarak, kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmaları ve en az 9.000 gün primleri olması hâlinde yaşlılık aylığı bağlanır; işçiler için prim gün sayısı 7 bin 200 olarak uygulanır. Anılan kanundan önce sigortalı olanlar için yaş şartı kademeli olarak düzenlenmiştir. Bu durumda, çok sayıda sigortalı, prim şartını yerine getirmekte ve fakat yaş şartına takılmaktadır.
 
Prim ödeme gün sayısı en az 1.800 olanların ve en az 5 yıldan beri sigortalı olup prim ödeme gün sayısı 900 olanların ölümü hâlinde, hak sahibi yakınlarına ölüm sigortasından aylık bağlanır.
 
Çocuklardan, sigortalı olarak çalışmayan ve kendi çalışmaları nedeniyle aylık veya gelir bağlanmamış olanlara, 18 yaşını, ortaöğretimde 20, yükseköğretimde 25 yaşını dolduruncaya kadar, çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmiş olanlara ve evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kız çocuklarına, yaşları ne olursa olsun, kural olarak %25 oranında aylık bağlanır. Belirtilen yaşları doldurmayan çocukların sigortalı işçi olarak çalışmaları aylık bağlanmasını engellemez.
 
KIZ VE ERKEK ÇOCUKLAR ARASINDA AYRIM
 
Bu düzenlemede kız ve erkek çocuklar arasında ayırım yapılmaktadır. En az 5 yıl sigortalı ve sadece 2,5 yıl prim ödemiş olan bir kişinin, evli olmayan kızlarına, yeterli gelirleri olup olmadığına bakılmaksızın, ömür boyu aylık verilmektedir. Çok kişi, sırf aylık bağlanması için, çocuklarına dahi fark ettirmeksizin, hukuken boşanmış görünmekte, kurum tespit edebildiklerine karşı dava açmaktadır.
 
İşsizlik sigortasında, her sigortalı işçi için brüt kazancı üzerinden işveren %2, işçi %1 prim ödemekte, devlet de %1 katkıda bulunmaktadır. İşsiz kalan sigortalıya, prim ödeme gün sayısına göre, asgari ücretin %80’ini aşmamak üzere, işsizlik ödeneği verilmekte, bu süre sonunda ihtiyacı varsa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından yardım yapılmaktadır. İşsizlik ödeneği verilen kişi sayısının son yıllardaki aylık ortalaması 50.000 dolayındadır.
 
Toplam işsiz sayısı ise İŞKUR verilerine göre Haziran 2021 itibarıyla 2.950.761, TÜİK verilerine göre Nisan 2021 itibarıyla 4.511.000’dir. 2020 yılı Aralık sonu itibarıyla İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları, 34 milyar lirayı bulan salgın hastalık desteğine rağmen 103,2 milyar liradır.
Sosyal güvenlik kuruluşlarından aylık alan, fakat hane içindeki kişi başı gelir payı net asgari ücretin 1/3’ünden az olanlara Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından takdire bağlı olarak ek yardım yapılmaktadır.
 
Genel sağlık sigortası, ise başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan vatandaşların tümünü kapsamaktadır. Genel sağlık sigortasından yararlanmak için, sağlık hizmeti almak üzere başvuruda bulunulan tarihten önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası primi ödemiş olmak şarttır.
 
Bağımsız çalışanların ve bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının, kural olarak, acil hâller dışında sağlık yardımlarından yararlanabilmesi için Sosyal Güvenlik Kurumuna prim borcu bulunmaması şarttır. Bu durumda, prim borcu olup da derhal ödeyemeyen bağımsız çalışanların borçlarını ödeyene kadar geçen sürede hastalık ilerlemekte ve kurum bu hastalık için daha fazla harcama yapmak durumunda kalmaktadır. Prim borcu dolayısıyla, bazen acil sayılmayan durumlarda da acil hâl başvurusu yapılmaktadır.
 
SOSYAL SİGORTA KURULUŞ VE DÜZENLEMELERİNİ DEĞERLENDİRME
 
Bizce, ülkemizdeki sosyal sigorta kuruluş ve düzenlemeleri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin, kişilerin, sağlıklarını ve refahlarını temin edecek geçim imkânlarından yoksun kaldıklarında, toplumun birer üyesi olarak sosyal güvenliğe hakkı olduğunu belirten hükmü esas alınarak şöylece değerlendirilebilir:
 
1- Sosyal Güvenlik Kurumu, aylık ve gelir bağlanmasında, geçim imkânlarından yoksunluk yerine özel sigortalar gibi, ödenen primler esas alındığından, salt sosyal güvenlik kuruluşu sayılamaz; olsa olsa, sosyal sigorta ve özel sigorta karışımı, nevi şahsına münhasır bir kuruluş olarak nitelendirilebilir.
 
2- Bir primli sosyal güvenlik esasları uygulamak üzere kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu, yardımlarını 1992 yılından beri devlet desteği ile yapabilmektedir. 2020 yılında yapılan devlet desteği 85 milyar liradır. Kurumun 2014 yılındaki prim gelirleri emekli aylıklarını karşılamamış, emeklilik sigortasının finansman açığı giderek artmış, 2020 yılında yaklaşık 72 milyar lira olmuştur.
 
3- Ülkemizde uygulanan malullük yaşlılık ölüm, iş kazası meslek hastalığı, analık, hastalık, işsizlik sigortaları ve genel sağlık sigortasının toplam prim oranı (%20 + %2 + %3 + %12,5) genel olarak sigortalıların brüt kazançlarının %37,5’u kadardır; bazı iş kollarında daha fazladır. Devlet de toplanan malullük yaşlılık ölüm sigortaları ve genel sağlık sigortası primlerinin %25’i kadar katkıda bulunmakta, işsizlik sigortasında da prime esas kazançlar üzerinden %1 ödeme yapmaktadır.
 
Böylece sosyal sigorta kuruluşları, finansman açıklarının kapatılması için devletçe yapılan ödemeler dışında, sürekli olarak, çalışanların brüt kazançlarının %47’si kadar para kullanmakta, buna rağmen sosyal sigorta yardımları ihtiyaçları tamamen karşılamamakta, hane içi gelir payları yetersiz kaldığında ve işsizlik ödeneği verilen sürede iş bulunamadığında kişilere Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarınca ek ödeme yapılmaktadır.
 
4- Primlerin yüksek miktarda olması kayıt dışı istihdamı ve ücretlerin düşük gösterilmesi eğilimini artırmaktadır.
 
5- Bazı hallerde sigortalıların ve yakınlarının ihtiyacını karşılayamayan Sosyal Güvenlik Kurumu, ihtiyacı olmayanlara, mesela vergi rekortmenlerine, banka sahiplerine de primlerinin karşılığı olarak aylık bağlamaktadır. İlginçtir ki bu aylıklar, primlerin yanı sıra, devletin de katkıda bulunduğu gelirlerle ödenmektedir.
 
6- Ölüm sigortasından 2,5 yıllık prim karşılığında, muhtaçlık şartı aranmaksızın uzun süre aylık ödenmesi şeklindeki uygulama primli sistem esaslarıyla bağdaşmamaktadır.
 
7- Sosyal Güvenlik Kurumunun ölüm sigortasından aylık bağlama uygulamasında kız çocuk, erkek çocuk ayrımı da yapılmaktadır.
 
8- Kız çocuklarına ölüm sigortasından aylık ödenmesinde yaş sınırı olmayıp evli olmama şartı aranması, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ve 1982 Anayasasında da belirtildiği üzere, toplumun temelini teşkil eden ve korunması gereken aile kurumu açısından fevkalade sakıncalıdır. Bu uygulama ile sigortalıların kız çocukları, aylık almak için evlenmemeye ya da evli görünmemeye yönlendirilmektedir.
 
9- Ölüm sigortasından kız çocuklarına aylık bağlanmasında yaş sınırı olmaması ve ihtiyaç şartının bulunmamasının sonucu olarak ileri yaşlardaki, babaanne, anneanne olmuş, hatta 80 yaşını aşmış hanımlar kız çocuk sayılmakta ve bu kız çocuklarına aylık verilmesinde, ihtiyacı olan sigortasız vatandaşlara yardım yapması gereken devletin katkısından yararlanılmaktadır. 2020 yılında Sosyal Sigortalar Kurumundan aylık alan 80 yaşını geçmiş kız çocuk sayısı 544’tür.
 
10- Ülkemizde TÜİK verilerine göre 4,5 milyon işsiz varken, her ay 50 bin kadar işsize, iş bulununcaya kadar ve en fazla 300 gün işsizlik ödeneği vermek üzere İşsizlik Sigortası Fonuna milyonlarca işçiden ve işverenlerinden %3 prim toplanması ve devletin %25 katkıda bulunması son derece gereksizdir. Milyonlarca işsize yardım yapan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları 50 bin işsize de gereken desteği verebilir; anılan fonda 100 milyar liradan fazla para biriktirilmesi uygun sayılamaz.
 
11- Genel sağlık sigortasından yararlanmada prim şartının bulunması, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine ve 1982 Anayasasına aykırıdır. Anılan Bildirge kişilere sosyal güvenlik yardımlarının toplumun birer üyesi olmaları itibarıyla yapılmasını, 1982 Anayasası da sağlık hizmetlerinden herkesin yararlanabilmesini öngörmektedir. Bağımsız çalışanların prim borçları ödeninceye kadar, acil hâller dışında, sağlık hizmetlerinden yararlandırılmaması sağlıklı yaşama hakkına aykırı olmasının yanı sıra, hastalıkların ilerlemesi dolayısıyla, kurumca yapılacak harcamalarda artışa sebep olmaktadır.
 
“MEMUR” MEFHUMU DEĞİŞTİRİLMELİ
 
Bizce, yaşlılık aylığı ve ölüm sigortası aylığı verilmesi, yalnızca devlet memurları ve yakınlarının toplumda kendilerine yaraşır hayat seviyelerinin sürdürülebilmesi için kabul edilebilir. Bu aylıklara hak kazanılması için maaşlarda kesinti yapılması şeklinde bir uygulama gerekmez.
 
Şu var ki memur kavramı değiştirilmeli, yalnızca mülki amirler, kamu yöneticileri, emniyet ve yargı mensupları gibi, özel kesimde olmayan, kamuya özgü hizmetleri yürütenler memur sayılmalıdır. Özel kesimde öğretmenler, hekimler, hemşireler ve diğer çeşitli meslek mensupları İş Kanununa tabi olarak çalışırlarken, kamu kurum ve kuruluşlarında aynı mesleki yetkiyle aynı hizmeti gören kişilerin devlet memuru sayılmaları isabetsizdir.
 
Bize göre, sosyal güvenlikte primler sıfırlanmalıdır. Böylece sosyal güvenlik yardımlarının ihtiyacı olan herkese prim şartı olmaksızın yapılması hâlinde, asgari ücretin neti %40 kadar artacak, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve İşsizlik Sigortası Fonuna yapılan %25 devlet katkısı ve Kurumun açıklarını kapatmaya ayrılan miktarlar destek gereken kişiler için kullanılacak, kayıt dışı istihdam, kazançları düşük gösterme, emeklilikte yaşa takılma, prim borçlanması, görünürdeki boşanmaları araştırma ve dava etme gibi olgular olmayacaktır.
 
Devletin tüm harcamaları için mali durumu uygun olanlar ödeme yapmasına mukabil mali durumu uygun olmayanlara devletin ödeme yapması dolayısıyla menfi gelir vergisi de denen bir sistem uygulanacak, devletin varlıklılardan alıp yoksul ve dar gelirlilere vermesiyle her vatandaş, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de belirtildiği üzere, sağlığını ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine sahip olacaktır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.