Sosyal devletin temel görevlerinden biri de tüm çalışanların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınarak, insan onuruna yaraşır çalışma şartlarına, iş sağlığı ve güvenliğine, yeterli ücret, izin, sendikal örgütlenme ve diğer tüm haklarına kavuşmaları için gerekli düzenlemeleri yapmak ve denetlemektir.
Bu muvacehede 28 yılı aşkın başmüfettişlik görevimde ev işçilerinin en mağdur emekçiler arasında yer aldığına muttali oldum. Keza ev işçileri, emekçi olmalarına rağmen genel olarak mevzuatımızda ya bunlara yer verilmediği ya da kapsam dışı bırakıldığı görülmektedir. Hâl böyle iken ev işçileri İş Kanunda yer verilen haklardan mahrum oldukları gibi daha da vahimi sanki iş kazası ve meslek hastalıklarına hiç maruz kalmayacaklar gibi İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamı dışında bırakılmıştır.
Durum böyle olunca Başmüfettişlik mesleğimde ev işçilerinin maruz kaldığı iş kazalarının teftişlerinde tereddüt ve duraksamalar yaşadığımızı söyleyebilirim. Özellikle kayıt dışı çalışanlarda büyük sorunlar yaşanmaktadır. Bu arada evdeki iş kazalarının azımsanmayacak sayıda olduğunun altını çizmekte fayda bulunmaktadır. Ev hizmetlerine ilişkin ilk defa 2014 yılında SGK mevzuatında kapsamlı düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ev işçilerinin işçilik alacak ve tazminatlarında hâlen büyük tereddütler yaşanmaktadır.
Yargıtay içtihatlarına bakıldığında; ev hizmetlerinde aşçı, uşak, temizlikçi gibi işlerde çalışan işçi ile ev sahibi işveren arasındaki uyuşmazlığın iş mahkemesi yerine genel mahkemelerde çözümlenmesi gerektiği, aile bireylerini evden alarak alışverişe, şehir içinde gezmeye götüren, boş zamanında ev ve eklentilerinde zamanını geçiren şoförün de ev hizmeti yaptığı ve iş kanunu kapsamında olmadığı (Yargıtay 9. HD. 09.10.2008 gün ve 2007/27814 Esas, 2008/25988 K.) ancak evde hastaya bakan hemşire ve çocuk eğiticisinin ise İş Kanunu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, şeklinde değişik kararlar verildiği görülmektedir. Bu durumda sadece sosyal güvenlik yönünde yapılan tarih kâfi değildir. Ev işçilerinin işçilik alacak ve tazminatları ile iş sağlığı ve güvenliği açısından hiçbir duraksamaya mahal bırakmaksızın tarif edilerek gerekli düzenlemelerin yapılmasının elzem olduğunu söyleyebiliriz.
Ev işçileriyle ilgili ülkemizde sağlıklı veriler bulunmamaktadır. Zira ev işçilerinin çoğunluğu kayıt dışı olarak tüm haklarından mahrum olarak çalışmaktadır. Ülkemizde yer alan yoğun göçmen ve yabancı nüfus arasında çalışan çok sayıda ev işçisinin bulunduğu yadsınamaz bir realitedir. Bunları hesaba kattığımızda yaklaşık 2 milyona yakın ev işçisinden bahsedilebilir. Ev işçileriyle ilgili en kapsamlı somut çalışmaların Mahmut Arslan’ın liderliğinde HAK-İŞ Konfederasyonuna bağlı HİZMET-İŞ Sendikasının 2 yıl önce başlattığı ev işçilerini örgütleme seferberliğinde Kadın Komitesi öncülüğünde büyük başarılara imza atıldığı görülmektedir. SGK tecrübesiyle Hizmet-İş Sendikası Kadın Komitesi Başkanı Hatice Ayhan ile kadınlardan oluşan ekip arkadaşları otobüs duraklarında dahi dedektif gibi iz sürerek olağanüstü fedakârlıkla çalışmaları neticesinde kısa sürede 20 bine yakın ev işçisini örgütleyerek sendikal ve sosyal güvenceye kavuşturmayı başardılar. HİZMET-İŞ Sendikası Ev İşçileri örgütlenmesi kapsamında, örgütlenme kampanyasının kamuoyuna duyurulması için www.eviscisiyiz.org.tr web sitesini oluşturmuş ve buradan 2024 Yılı Ev İşçilerine yönelik durum tespit raporunu yayınlamıştır. Bu rapora göre Türkiye’deki ev işçilerinin genel sorunları; İşçi sayılmamaları ve kanun kapsamında yer almamaları, kayıt dışılık, işçi sağlığı ve iş güvenliğinden mahrum olma, Psikolojik ve fiziksel taciz ve damgalanma… şeklinde tespit edilmiştir.
Diğer yandan gerekli düzenlemelerin yapılması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan başta olmak üzere SGK Başkanı Raci Kaya ve diğer yetkililerle görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmeler neticesinde çalışma gruplarının oluşturulması hususunda istişarelerde olumlu görüşmeler yapılmıştır. Bayramdan sonraki süreçte yapılacak çalışmalar sonucunda ev emekçilerinin başta iş güvenliği olmak üzere işçilik alacak ve tazminatları ile diğer çalışma şartlarına ilişkin yeni düzenlemelerin ya mevcut kanunlarda yapılacak değişiklik ve ilavelerle ya da müstakil bir kanunda yer verilmesi beklenmektedir.
İşçilerle ilgili çok sayıda kaynak ve içtihat bulunmasına ilişkin, deniz çalışanlarına ilişkin maalesef yeterli kaynak bulunmamaktadır.
Hem ulusal hem de uluslararası boyutu olan ve son derece karmaşık durumda bulunan denizcilik hukukunu 30 yılı aşkın tecrübesiyle meslektaşım Başmüfettiş Osman Nejat Güneri ile Dr. Hasan Pekdemir Türkiye Denizcilik Vakfı vasıtasıyla ülkemize kazandırdı. Bu güzide eser nedeniyle kendilerini tebrik ediyorum.