2006'dan 2007'ye...

A -
A +

Bugünlerde çok duyduğunuz bir sözü, biz de tekrarlayalım: 2006 yılı çok çabuk geçti!.. Sadece yıl sonu veya yıl başlarında değil; her vakit duyduğumuz bir laf daha var: "Zaman su gibi akıp gidiyor..." Zaman çok büyük bir kavram olduğu için, onunla ilgili namütenahi tanımlama ve özdeyişler var. Bugünkü konumuz olmadığı için; oralara daha fazla girmeyeceğiz. Biz bugün geride bıraktığımız 2006 ve henüz ilk günlerini yaşadığımız 2007 yılı üzerinde durmak istiyoruz. 2006 senesi, Türkiye için özellikle ekonomi alanında rahat ve verimli geçti. Makro ekonomik dengelerdeki düzelme ve istikrar, artık yerleştiği için yıl içinde çeşitli alanlarda gelişen dış konjonktür faktörlerinden ve içerdeki kimi sun'i ve spekülatif dalgalanmalardan; çok fazla etkilenmedi. Aksi yöndeki bazı tahmin ve beklentiler; (Ki, bazıları kriz laflarını da telaffuz ediyordu...) gerçekleşmedi. Tam tersine, oran olarak geçen senenin altında olmasına rağmen; büyüme trendi devam etti. Siyasi yönden de Türkiye'yi çok zora sokacak herhangi bir olay hamd olsun vukua gelmedi. Elbette Türkiye gibi büyük ve pek çok siyasi ve ekonomik meselesi bulunan bir ülkede her şeyin süt liman olması beklenemezdi. Böyle bir durum mümkün de değil!.. Ancak gelişmelerin kontrol edilebilir ve hazmedilebilir bir seviyede seyretmesi; halkın huzuru, güvenliği ve gelecekle ilgili beklentisi açısından önemlidir. İşte bu perspektiften bakıldığında; 2006 yılını Türkiye'nin son derece normal şartlar altında tamamladığını söylemek yanlış olmaz. Çeşitli bölgesel ve küresel ihtilaf ve sıcak çatışmalar sebebiyle; etrafı âdeta ateş çemberi gibi olan Türkiye'nin, bu şartlar altında hem içerde ve hem de dışarıda kendi istikrar ve menfaatleri konusunda; muktedir ve aktif bir politika sürdürebilmesi önemlidir. Bu yönden baktığımızda, yıl içinde özellikle yaz aylarında bir ara tehlikeli tırmanış gösteren terör olayları ile; yıl sonuna doğru Avrupa Birliği ile yaşanan gerilim haricinde, halkı endişeye sürükleyecek bir gelişmenin yaşanmadığını görüyoruz. İnşallah 2007 yılını daha iyi şartlarda tamamlarız... İlerisi için iyimser veya kötümser olanlar var. Her zaman olduğu gibi, istikbale ümitle baktığımızı hatırlatalım!.. 2007 yılı için şimdiye kadar pek çok tahminlere şahit olduk. Bazılarınca çizilen karamsar tabloların, gerçekçiliğin ötesinde hayli abartılı olduğunu belirtmek isterim. Özellikle siyasi muhalefetin, epey zamandır 2007 yılı için tekrarladığı "kayıp yıl olacak" değerlendirmesine katılmak mümkün değildir. Tabiatıyla 2007 yılında Türkiye'yi hayli uğraştıracak epeyce iç ve dış mesele var. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hem stratejik konum ve ağırlığı ile; hem tarihten tevarüs ettiği zenginliği ile, hem de güçlü gelenek ve siyasi tecrübeleriyle bunların üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. Bazıları bu satırları fazla iyimserlik veya hamaset olarak görebilir. Lakin hamaset yapmak gibi bir ihtiyacımız yok. Biz inandığımızı söylüyor ve yazıyoruz. Bunları yazarken geçmişi ve bugünü bir bütün olarak ele alıyoruz... Meselelere dar açıdan bakanlar, tabii ki farklı şeyler söyleyecektir. Nitekim aylarca sürdürülen "Tren Kazası" edebiyatı bunun örneklerinden biridir!.. 2007 yılında, Kıbrıs meselesi başta olmak üzere; AB ile ilgili bazı problemlerin etkileri kendisini hissettirecektir. Aynı şekilde Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili rahatsız edici gelişmeler yaşanabilir... Bu cümleden olarak nisan ayının ikinci yarısında; ABD kongresinden bir kararın çıkması ihtimal dahilindedir. (24 Nisan olabilir mi?!) Fransa'daki Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin en kritik dönemi de (Birinci ve ikinci tur seçimler) tam da 22 Nisan ve 6 Mayıs tarihlerine denk geliyor... Bu aynı zamanda Türkiye'deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleşme dönemi olan 17 Nisan ve 17 Mayıs dönemiyle çakışıyor!.. Yine mayıs ayında Ermenistan'da seçimler var... Aynı şekilde haziran ayı ortalarında Fransa'da parlamento seçimleri var. Yani nereden bakarsanız bakınız; nisan-mayıs ve haziran ayları kritik birer zaman dilimi. Bu arada ABD'nin yeni yılda Irak için nasıl bir politikayı devreye sokacağı merakla bekleniyor. Irak şüphesiz 2007 yılında Türkiye'yi çok meşgul edecek. Özellikle daha önce 2007 yılı sonuna ertelenmiş bulunan Kerkük referandumunun yapılıp yapılmayacağı çok büyük önem arz ediyor... Diğer taraftan ABD-İran nükleer geriliminin; ülkemizi hangi yönlerden ve nasıl etkileyeceği, üzerinde dikkatle durulması gereken bir mesele. Ve unutmayalım ki, herhangi bir olağanüstü gelişme olmadığı takdirde Kasım 2007'de Türkiye'de genel seçimler olacak. Çankaya meselesini de hatırda tutarsak; 2007 yılı, herhalde seçim kelimesinin en fazla telaffuz edildiği bir sene olacak!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.