Dünya hâkimiyet ve yönetim stratejilerinde, “KALPGÂH” olarak tarif edilen Avrasya ve Orta Doğu coğrafyasında, 20. Yüzyıldan kalma problemler, Birinci ve İkinci Dünya Harpleriyle birlikte kırılmalar yaşadı. Yeni düğümlenmelerle birlikte, geleceğe dönük birçok kilitlenme, tıkanma ve açmazlarla hüküm sürmeye devam ediyor…
Aynı zaman diliminde sahnelenen iki sinsi planla, bugün için Filistin, Suriye, Lübnan ve Irak coğrafyası yeryüzünün en belalı toprakları hâline getirildi! 1916’da, İngiltere ile Fransa arasında yapılan gizli Sykes-Picot anlaşmasıyla, Arap topraklarının bu iki sömürgeci devlet arasında paylaşılma hamlesi.
1917’de ise, Yahudilere yeni bir vatan bulma maksadıyla; İngiltere’nin yayınladığı ve bütün Orta Doğu coğrafyasını ateşe boğan malum Balfour Deklarasyonu… Evet, Birinci Büyük Harp devam ederken başlatılan serüven, İkinci Cihan Harbinden sonra yeni yeni unsurlarla birlikte, daimî şekilde olumsuzluklara doğru genişledi. İsrail devleti kurduruldu ve Fakat Filistin devleti bir türlü kurulamadı. Çünkü Kurulması istenmedi…
İsrail bugün 75 yaşında bir devlet. Velakin Filistin halkının yarısı belki de daha fazlası üç çeyrek asırlık mülteci, sığınmacı!.. İngiliz ve Fransız sömürü düzenine karşı Bölgede başlayan bağımsızlık mücadeleleri, Suriye, Irak, Lübnan isimleriyle, yarı bağımsız devletlerin kurulmasıyla sonuçlandı. Ve o ülkeler hiçbir zaman gerçek manada egemen devlet olamadıkları gibi, bir gün dahi huzur ve sükûnet ile buluşamadı. Bugün Suriye’nin, Lübnan’ın ve Irak’ın hâli pürmelali ortada. Hepsi “Başarısız devlet” durumuna düşme felaketini yaşıyor...
Kafkasya Coğrafyasında da benzer dinamiklerle devam eden serüvenler hiç eksik olmadı. Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesi, Doğulu ve Batılı büyük güçlerin tasallutu sebebiyle, defalarca büyük kırılmalar yaşadı. En son Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte başka bir veçhe kazandı. Azerbaycan topraklarının Ermenilere peşkeş çekilmesi konusunda, Rusya ve Batı'nın büyük güçleri hep gizli bir ittifakın içinde oldu…
Normal şartlarda, zaruri ihtiyaçlarını temin etme iktidarı dahi bulunmayan Ermenistan; Karabağ’da malum güçlerin gizli-açık desteğiyle Azerbaycan topraklarını otuz sene boyunca işgal altında tutabildi… Sonunda Türkiye’nin de güçlü desteğiyle, kesin bir askerî zafer elde ederek topraklarını geri alan Azerbaycan, hâlâ daha emperyalist güçlerin hedefi olmaya devam ediyor. Bu arada İran tuhaf bir şekilde, Rusya ile birlikte Azerbaycan’ı baskı altında tutmak için her yola başvuruyor.
Kafkasya’daki problemler, bölgesel ve küresel güçlerin müdahalesiyle kördüğüm hâline getiriliyor. Küçücük Gürcistan topraklarında bugün üç ayrı devlet (Abhazya ve Güney Osetya) hüküm sürüyor… Karabağ’da Ermenistan’a bağlı bir uydurma özerk bölge oluşturmak için, İngiltere ve Fransa dâhil malum devletler yine faal vaziyette. 2020’de Azerbaycan’ın kazandığı kesin zafer, bölgede dengeleri kökten değiştirdi. Ancak emperyalist politikalardan vazgeçmeyen devletler barış yerine savaşı körükledikleri için, istikrar ve sükûnet sağlanamıyor. 2022’den 2023’e miras kalan problemlerden biri de Karabağ.
2022’nin son haftalarında Balkanlarda da çok tehlikeli bir gerilim baş gösterdi. Sırbistan ile Kosova arasındaki ihtilaf, şimdilik bir sıcak çatışmaya mahal verilmeden müzakerelerle sonuca bağlanmaya çalışılıyor. Şayet silahlar patlarsa, zaten fazlasıyla gerilimli olan Balkanlar’da durumun nereye tırmanacağı belli olmaz. Hele hele 1990’lı yıların başında Bosna Hersek’te yaşanan soykırım ve katliamın hâlâ acısı taze iken… Gelgelelim emperyalistler barıştan hoşlanmıyor. Çünkü onlar çatışma iklimlerinde daha rahat menfaat devşirebiliyor!
Yakın coğrafyadan başladık, ama uzak coğrafyalarda da durum hiç farklı değil. Güney ve Kuzey Kore ihtilafı da yetmiş yılı geride bıraktı. Şimdilerde Kuzey’in nükleer silah çalışması sebebiyle, problem boyut değiştirdi ve her zamankinden daha yakıcı olabilecek kapasitede. Keza Tayvan meselesi düne göre bugün daha hararetli… ABD ile Çin arasında en ciddi bilek güreşi, hâlihazırda Tayvan meselesi etrafında cereyan ediyor. Elbette rekabetin kaynağı çok daha derinlerde. Mesele küresel boyuttaki ekonomik çekişme… Madalyonun öteki yüzü de askerî güç seviyesi. Kim üstünlük sağlayacak? 2022’de Tayvan gündemi çok işgal etti. Bakalım 2023’te neler olacak?
Hint alt kıtasında da, yetmiş küsur yıllık bir kanayan mesele var. Bu da Sömürgeci İngiliz İmparatorluğunun bıraktığı kirli bir miras… Pakistan ile Hindistan arasında bugüne kadar beş defa sıcak savaşa ve daimî bir gerilime zemin oluşturan Keşmir problemi. Gün geçtikçe daha çetrefil hâle geliyor. Bir taraftan iki ülkenin nükleer kapasiteye sahip olmasının getirdiği tehlike, diğer yandan giderek felaket hâlini alan Hint Faşizmi! 2023’te de barışı tehdit eden bir çıbanbaşı...