6’lı Masa'da türbülans devam ediyor!..

Sesli Dinle
A -
A +

Parlamenter sisteme dönmek… Daha açıkçası ne pahasına olursa olsun Recep Tayyip Erdoğan’a seçimi kaybettirmek! Altılı Masa’nın esas hedef ve maksadı bu şekilde kurgulanmıştı. Bu hususta anlaşmak, ittifak etmek zor değildi. Son bir seneden beri Altılı Masa bileşenlerini bir arada tutan şey bu idi. Bu neticeye gidecek süreci şekillendirme konusunda da, tali meselelerde görüş birliğine varmaları zor değildi. Lakin iş asıl meseleye yani cumhurbaşkanlığı için kimin aday olacağına gelince, ittifakın dikişleri bir anda attı…

 

Düşününüz bir seneden beri konuşulan, üzerinde uzlaşma sağlandığı bildirilen plan-program ve vaatler bir cümle ile kadük oluverdi! Neydi o cümle? Meral Akşener’in “Altılı Masa artık milletin iradesini yansıtmıyor…” Nerede kaldı o iki bin beş yüz maddelik vaatler zinciri? Millet İttifakı'na büyük ümitler bağlayan iç ve dış çevreler, cuma günü akşam saatlerinden bu yana kesintisiz ve çok hızlı bir temas trafiği içinde. Böylesine baş döndürücü hızla değiştirilmeye çalışılan, daha doğrusu yeniden kurgulanmaya çalışılan süreç ne kadar sağlıklı ve kalıcı olabilir ki? Yani ne oldu da, Sayın Akşener’in “Kumar masasına da, noter masasına da oturmayacağız…” laflarının henüz dumanı tüterken, “Masa” beşli olarak toplanmak üzereyken tekrar "Altılı"ya dönüştü? Peki, bu hâl sağlıklı bir durum mudur?

 

Son dört günde, karşılıklı yapılan salvolara bakıldığında, tarafların pek de birbirlerine güvenmediği yahut göründüğü kadarıyla sıkı bir iş birliği için hazır olmadığı anlaşılıyor… Mesela İyi Parti Yerel Yönetimler Başkanı Metin Ergun şöyle diyor: “En uygun Saray çalışanı, 12. kez yine Kılıçdaroğlu’dur…” Meral Akşener’in öteden beri “kazanacak aday” olarak görmediği isim yani! Ve şimdi o isim Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olarak hâlâ sahnede. Çünkü diğer beş parti, İyi Parti’nin aksine destekliyor. Bu durumda, Akşener’in Masa'ya dönmek için açıkladığı formülün ne kadar geçerli olduğunu önümüzdeki günler gösterecek. Ama şimdiden bazı şeyleri tahmin etmek zor değil. Esasen Akşener’in seçimi kazanacak adaylar olarak gördüğü ve öyle de lanse ettiği Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu bu defa cumhurbaşkanı yardımcıları olarak teklif etmesinin altında, tam olarak ne yattığı belli değil. Kemal Kılıçdaroğlu, kendi partisinin iki belediye başkanını bu noktada ne kadar geri plana itmek istiyorsa, tam tersine Meral Hanım tarafından aynı isimler öne sürülüyor. CHP’nin iradesine rağmen! Fakat olay bu kadarıyla da bitmiyor. İyi Parti, bahse konu iki belediye başkanına vermiş olduğu oyların bedelini de ödetmek istiyor!.. Bakınız İP Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır şunları söylüyor: “Sayın Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu CHP’nin rozetini taşıyor ama belediye başkanlarımız biliyorduk. Emeğimiz var, seçmenimiz oy attı. Ben bunların görevlerine devam etmeli kısmını da doğru bulmuyorum…” Gördüğünüz gibi işler iyice karışıyor! CHP, İyi Partinin seçime katılabilmesi için 15 milletvekilini ödünç vermişti hatırlarsanız. Bu durumda CHP de o ödünç meselesini ileri sürerse çarşı iyice karışmaz mı?

 

Evet, “Dayatmaları asla kabul etmeyeceğiz” diyen İyi Parti, iyiden iyiye Altılı Masa'ya karşı güven duymadığını izhar ediyor. İP Milletvekili Ayhan Eren'in şu sözleri bunu gösteriyor: “Masanın diğer dört parti liderinin önceliği cumhurbaşkanlığı değil. Onların önceliği kendilerine yeterli sayıda milletvekili çıkarmak. Kurabilirlerse grup kurmak. Bu pazarlıklar yapılmış…” Şimdi bütün bu ithamların ardından, dört gündür aralıksız süren kapalı kapılar ardındaki görüşmelerin neticesi olarak, Meral Hanım tekrar Masa'ya döndü. Ancak bundan sonra İyi Parti’nin teklifi kabul görse bir türlü, görmese başka türlü gelişmeler beklemek lazım. Kılıçdaroğlu aday olmaktan vazgeçmedi ve Akşener’in sert üslubuna karşılık daha yumuşak ve toparlayıcı oldu. Dört partinin desteğini de muhafaza ediyor. Lakin Akşener’in kendisine malum yardımcıları dayatmasından hoşnut kalmadığı şüphesizdir. İşin püf noktası da burası. Ayrıca diğer partilerin bu formüle sıcak bakmadığını da tahmin etmek zor değil. Anlayacağınız bütün toparlama gayretlerine rağmen, sonuç “çatlayan testi” misali, eski hâline gelemeyecektir. Bir sene boyunca teferruat sayılan konuları nispi bir uyumla müzakere eden Altılı Masa, ilk ve tek kritik meselede dağıldı. Erdoğan’a karşı başka bir alternatif olmadığı için, her şeye rağmen Millet İttifakı ile bir sonuç elde etmeye çalışan çevreler, aslında bugüne kadar yaşanan durumun sonucuna bakarak neyle karşılaşacaklarını görüyorlar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.