AB yolu tıkanmamalı...

A -
A +

Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasının birinci yıl dönümünde; pek de iç açıcı olmayan söylem ve eylemler görülüyor!.. Epey zamandan beri, özellikle hükümete eleştiri yöneltmek isteyen bazı kalemler; iktidarın AB heyecanını kaybettiği, reformları yavaşlattığı, hatta durdurduğu ve üyelik sürecinde frene bastığı vs. şeklinde görüşler seslendiriyor. Hükümet cenahı, bazen iddialara karşı sessiz kalsa da; genellikle işlerin yavaşladığı veya yavaşlatıldığı görüşlerini reddediyor. Hükümet mensuplarına göre, her dönemin özelliğine göre, işler bazen yüksek hızda seyreder, bazen de heyecan yerine sükunet hakim olur ve normal bir seyir izlenir. Aynı yetkililer, şu ana kadar aksayan bir şey olmadığını, müzakere sürecinin tabii seyrinde olduğunu belirtiyor. Buna karşılık AB cenahından bazı önemli komiserler de , Türkiye açısından bir yavaşlamanın yaşandığını ve aksamaların baş gösterdiğini ifade ediyorlar. Nitekim halen Türkiye'de bulunan AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olly Rehn, bu mealde açıklamalarda bulundu. Müzakere süreci ile ilgili teknik çalışmalarda tempo düşmesi yaşansa dahi; iktidarın AB ile bütünleşme konusunda siyasi bir tereddüt ve duraklama içine girdiğine dair bir kanaate varmak gerçekçi değildir. Doğrudur, bazı AB üyesi ülkelerin Türkiye'ye karşı takındıkları anlamsız tavırlar; keza AB mekanizmalarından çıkan ve hiç de iyi niyetli ve dürüst görünmeyen, çifte standartlı raporlar vb. etkenler, hükümeti siyaseten muhalefet çevrelerine karşı sıkıntıya sokmaktadır. Ancak bu durum "devlet politikası" haline gelen AB ile bütünleşme hedefinden hemen sapma göstermek gibi bir sonuca götürmez elbette. Kaldı ki, mevcut hükümet, bugüne kadar AB ile uyum sağlama çerçevesinde en geniş ve en sür'atli reformlara imza atmış bir kadrodur. Esasen AB yoluna tıkaç olan veya olmaya çalışan diğer iç ve dış dinamiklere bakmak lazım... AB 'yi hâlâ daha çeşitli yönlerden bir "Sevr Planı" olarak değerlendiren kesimler var. Sayısı az da olsa bunlar, çığırtkanlıkla epeyce gürültü koparabilmektedir. Diğer taraftan, AB müktesebatının yerleşmesiyle birlikte; ülke içindeki geleneksel konum ve etkinliklerini yitirme endişesi taşıyanlar da; üyelik konusuna hayli mesafeli duruyor. AB'yi bir Hıristiyan kulübü olarak görenler ve diğer bazı sebeplerle Türkiye'yi dışarıda tutmak isteyen harici muhalifler de; olur olmaz şeyleri dayatmaya çalışarak, işi şirazesinden çıkarmaya çalışıyor! Daha önce müzakere sürecinde; başka ülkeler için koşulmayan şartlar, üstelik Avrupa Birliği'nin kendi normlarına ve etik değerlerine aykırı biçimde Türkiye'nin önüne konulmak isteniyor!.. Şüphesiz bu yaklaşımlar kabul edilebilir bir şey değil. Türkiye bütün bunları geri çevirecek ve bu gibi oyunlar eninde sonunda açılacaktır. Ancak son günlerde; tam da müzakere sürecinin yıl dönümünde; ülke içinde hükümeti sıkıştırmaya yönelik manevralar, doğrudan ve dolaylı olarak AB sürecine zarar veriyor. Yerleşmiş demokrasilerde, silahlı kuvvetlerin devlet içindeki yeri ve fonksiyonu nettir ve üzerinde herhangi bir tartışma yoktur... Buna karşılık her seferinde, Türkiye'ye özgü şartlar ve TSK'nın müstesna durumu gibi gerekçelerle, demokrasilerin esas göstergesi olan, sivil otoriteye zaaf getirecek söylem ve eylemlerin, Avrupa Birliği'nde kabul görmesi mümkün değildir. AB'nin olmazsa olmazı, insan hakları, demokrasi ve özgürlüklerdir. Bu kriterlerle ilgili aykırı tutum ve davranışları göz önünde tutmak gerekiyor. Evrensel değer ve kavramları, bilinen ve herkesçe kabul gören mahiyetlerinden uzaklaştırarak yerelleştirmeye çalışmak geçerli bir metot değildir. Artık her yönü ile küreselleşmiş bir dünyada; ne tabularla, ne dogmalarla, ne yerellik sınırlarını aşamayacak yaklaşımlarla ve ne de modası çoktan geçmiş pozitivist anlayışlarla devam etmek mümkün değildir. Türkiye'nin olumlu yönde değişim geçirmesine kesinlikle ivme kazandırmış olan AB yolu, tıkanmamalıdır. Tıkanmasına müsaade edilmemelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.