ABD Suriye’de normalleşmeye karşı!..

Sesli Dinle
A -
A +

Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu, Brezilya dönüşü gazetecilerin sorularını cevaplandırırken; “ABD Suriye ile neden görüşüyorsunuz demedi, ancak normalleşmeye karşı olduğunu anlıyoruz” demişti.

 

 

 

Türkiye ile Suriye arasında, daha önceden başladığı bilinen, ancak 2022 yılı sonlarında beklenenin de üzerinde hızlanan görüşmeler; 28 Aralık’ta Moskova’da, Savunma Bakanlarının üçlü formatta bir araya gelmesiyle yeni bir safhaya ulaştı… Bu ayın ikinci yarısında, dışişleri bakanlarının görüşmesinin beklendiği, bizzat Mevlût Çavuşoğlu tarafından açıklandı. Bakan Çavuşoğlu, Brezilya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandırırken, üzerinde durulması gereken bir noktaya dikkat çekti. Dışişleri Bakanı, “ABD Suriye ile neden görüşüyorsunuz demedi, ancak normalleşmeye karşı olduğunu anlıyoruz” dedikten sonra, şunu da ilave etti: “ABD’nin bu görüşmeler için bir şey söylemesine gerek yok. Sadece altına imza attığı mutabakata uyması yeterli…” Evet, ABD’nin Suriye’de neyin peşinde olduğu, aslında çok çok önceden belli! “Büyük Orta Doğu Projesi” çerçevesinde, Bölge’nin tamamında 2000’li yılların başından beri giriştiği bütün eylemlerin değişmez bir maksadı var. İsrail’in güvenlik garantisi… İsrail’in etrafında onu tehdit edecek güç ve büyüklükte devlet bırakılmaması. Bunun için mesela, Irak’ın üçe bölünmesi. Keza Suriye’nin de üç veya dörde bölünmesi… Mısır için de, esasen benzer senaryo yazılmıştır. Kaldı ki, bunlar yeni söylenen ve yazılan şeyler de değil. Bölgeyi az çok takip edenler bu konuları gayet iyi bilir…

 

ABD Suriye’de normalleşmeyi neden istesin ki? Hâlihazırda terör örgütü PYD’nin omurgasını teşkil ettiği, sözde Suriye Devrimci Güçleri'ni (SDG) koltuğunun altına alarak; Suriye topraklarının yaklaşık üçte birini fiilen işgal etmiş ve oradaki tabii yer altı kaynaklarını bu örgüt eliyle işleterek, buradan çıkardığı petrolü üstelik Suriye rejimine satıyor!.. Bu trajikomik duruma, ABD’nin giydirdiği kılıf şudur: “Biz SDG ile ortaklaşa DEAŞ terör örgütüne karşı mücadele ediyoruz!” Bir terör örgütüyle mücadele için bir başka terör örgütüyle ortaklık ve iş birliği. Tam bir Hollywood filmi!.. Esad rejimi 2011’den beri, Suriye halkına karşı kimyasal silah kullanmak dâhil; her türlü zulüm ve vahşeti sergilerken, kılını kıpırdatmayan ABD, Rusya’nın bu ülkeye bir daha çıkmamak üzere girmesine de seyirci kaldıktan sonra, bula bula SDG terör örgütüyle iş birliği formülünü buldu!.. Fırat’ın doğusunda, önce “Özerk Bölge” diyerek, daha sonra da burada bir garnizon terör devletçiği kurarak; yukarıda bahsettiğimiz hedefler için, milyarlarca dolarlık lojistik ve askerî destekle zemin hazırlıyor. İşin özeti budur. Gerisi teferruat.

 

Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, basına yaptığı açıklamada, Türkiye, Rusya ve Suriye Savunma Bakanlarının Moskova’da yaptığı üçlü görüşmeyi, ülkelerin rejimle ilişkilerini düzeltmesini desteklemediklerini söyledi. Price şunları dile getirdi: “Söyleyebileceğim şey, politikamız değişmedi. Acımasız diktatör Beşar Esad’ı eski durumuna getirmek için, ilişkilerini iyileştiren veya destek veren ülkeleri desteklemiyoruz… Tüm müttefiklerimize ve ortaklarımıza Suriye ile ilişkileri normalleştirmenin zamanı olmadığını, ilişkileri ilerletmenin zamanı olmadığını ve ülkelerin Esad rejiminin neden olduğu korkunç insan hakları siciline dikkat etmesi gerektiğini açıkça belirttik…”

 

Her yerde olduğu üzere Suriye’de de, ABD’nin ikiyüzlü politikası paçalarından akıyor. Adı geçen sözcü, pişkin pişkin BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Aralık 2015 tarihli 2254 sayılı kararını desteklediklerini de belirtiyor ve şöyle diyor: “Kalıcı çözüm için BM ve diğer ortaklarla birlikte çalışmaya devam ediyoruz…” Bu sözler dünyanın aklıyla alay etmektir! Siyasi bir çözümü hedefleyen söz konusu karara göre, altı ay zarfında  güvenilir, kapsayıcı ve bir mezhebe dayanmayan bir hükûmet kurulacaktı. 18 ay içinde de, bağımsız ve adil seçimler BM’nin denetimi altında gerçekleştirilecekti… Aradan tam yedi sene geçti. Peki, nerede o hükûmet nerede adil ve bağımsız seçimler? İdlib’deki dört milyona yakın insanın yürek paralayıcı yaşantısı, ABD’nin (ve Rusya’nın) hiç umurunda mı? Varsa yoksa emperyalist politikaların sürdürülebilmesi. Bu yüzdendir ki, Beşar Esad ve şürekâsı ne kadar savaş suçu işlerse işlesin, zulüm ve katliama uğrayanlar Suriyeli oldukça; Washington veya Moskova’nın rahatsızlık duyması, insanlık dramına müdahale etmesi hususunda hiç acelesi yoktur.
Ned Price ve patronları, Esad’ın 12 yıllık korkunç insan hakları sicilinden dem vururken, sadece rol kesiyor. Lakin ABD’nin asıl niyet ve maksadını ortaya koyan davranış biçimi, teröristlerle kol kola poz veren generaller tarafından sergileniyor. Zira onlar sahada, ABD bayrağıyla terör örgütüne kalkan oluyor. İşin özü budur. Amerika’nın Suriye’de normalleşme veya barış istemediği kaskatı bir gerçektir. Sebebini yukarıda ifade ettik…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.