Türk medyasında, her önemli meseleyi mecrasından saptırmak için tetikçilik yapmayı, bir misyon olarak üstlenenler var... Bunun yanında bir de, her şeye "başkaları"nın penceresinden bakma yüzeyselliği ile hastalık derecesindeki laubalilik eklenince; rahatlıkla işler şirazesinden çıkıveriyor! İran Cumhurbaşkanının ülkemize yaptığı ziyareti, elin oğlu kırk ayrı perspektiften ele alırken; biz tuttuk İstanbul trafiğine perçinleyiverdik. Sanki bu trafik her gün tıkanmıyor. Sanki daha önce gelmiş olan yabancı devlet adamları için benzer uygulama yapılmamış. Ve sanki dünyanın bütün diğer ülkelerinde benzer uygulamalar yokmuş gibi... Oysa Türkiye ve Rusya ile birlikte, Orta Doğu'nun en önemli üç ülkesinden biri olan ve giderek etkinliğini artıran bir "bölgesel güç" olan İran'ın; bizimle hem ikili ilişkilerde, hem de bölgesel meselelerde izleyeceği politikaların daha ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekmez mi? Ancak öyle olmuyor maalesef... Birileri "Neocon"ların borazanlığını üstlenerek, gri propaganda ile asıl fotoğrafı gözlerden kaçırmaya çalıştı. Bu arada cami içerisinde, üstelik cuma namazı esnasında; slogan atılmayacağını bilmeyecek kadar cami adabından habersiz bazı saflar, (malum unsurların tuzağına düşerek) tekbir getirmekle veya ABD-İsrail aleyhine bağırmakla, bir iş yaptığını zannetti!.. Açıkçası, malum odakların istediği oldu. Zira medyanın özel gayreti ile kamuoyunun kafası karıştı. Yalan-yanlış haberler ve çarpık yorumlar sebebiyle, ziyaretin gerçekte ne ifade ettiği anlaşılamadı. Oysa, dünya dengelerinin yeniden kurulduğu, Orta Doğu ve Kafkaslarda bu büyük değişimle ilgili olarak; sıcak çatışmaların da devam ettiği bir sırada, gerçekleşen ziyaret hakikaten önemli idi. Türkiye elbette dış politikasını, sadece Washington'un telkinlerine göre şekillendirmez. Ve elbette bunu sadece AB hedefine göre de belirlemez... Çünkü Türkiye bu bölgede, başka hiçbir ülkenin sahip olmadığı jeopolitik ve stratejik özelliklere sahiptir. Türkiye hem bir Avrupa hem Asya ülkesidir. Türkiye bir yakındoğu ülkesidir. Ama aynı zamanda Orta Doğu ülkesidir. Türkiye bir Orta Asya ülkesidir, ama aynı zamanda Kafkasya ülkesidir. Türkiye bir Balkan ülkesidir. Türkiye bir Akdeniz ülkesidir, ama aynı zamanda bir Karadeniz ülkesidir... Yani Türkiye Osmanlı İmparatorluğu'nun devamı ve onun üç kıtadaki (Asya-Avrupa ve Afrika) tarihî, kültürel, siyasî ve askerî mirasçısıdır. Dolayısıyla dış politikadaki vizyonu da buna uygun biçimde geniş olmak durumundadır. Ama bunu anlamamakta ısrar eden çok!..