Açık ve gizli vaatler…

Sesli Dinle
A -
A +
Vekil listelerinden yükselen homurtular artık kulislerden iyice duyuluyor… Herkesin gönlünde yatan bir aslan var. Listeye girmek çok önemli. Ama seçilebilecek yerden girebilmek şüphesiz daha önemli…
 
Ortalama her bir vekillik için yarım düzineden fazla müracaat olduğunda ne yapabilirsiniz? Parti yönetimlerinin en fazla zorlandığı nokta da burası zaten. Milliyetçi Hareket Partisi, diğerlerine nazaran bu hususta sıkıntı çekmediği için, aday listelerini iki gün önceden Yüksek Seçim Kuruluna teslim etti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldızın ifade ettiği; “MHP’nin kurumsal kimliği her türlü matematik formülün üzerindedir…” cümlesi, devlet-millet hassasiyetini yansıtmakta ve bu noktada MHP’nin nevi şahsına münhasır konumunu hatırlatmakta. MHP Yönetiminin elini güçlendiren özellik de budur.  Ama diğer partilerde işlerin bu kadar rahat olmadığını biliyoruz. Bu arada Millet İttifakı cenahında, kritik dengelerin korunması ve ortakların asgari ölçekte razı edilebilmesi hiç kolay görünmüyor. “Hata yapılmazsa, bu durumda altmışa kırk kazanırız…” diye seçim tahmininde bulunan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, bir taraftan da ittifak listesinin oluşumunda ortaya çıkacak dengelerin analizini yapıyor.
 
"Meclis'e bu şekilde gidilirse üçüncü damar sıkıntısı çekilecek. Bakıldığında Meclis'e, Millet İttifakı'nın 300 vekilinin büyük çoğunluğu, sol-seküler kanatta, ikinci büyük çoğunluğu milliyetçi kanatta, daha az bir temsil de muhafazakâr kanatta olursa dengesizliktir…"
 
Anketlerde bugüne kadar bir türlü bekledikleri ölçüde (Yüzde 1’lerin üstüne çıkamadılar) boy gösteremeyen DP, SP, DEVA ve GP’nin, bu yüzden CHP ile pazarlıkta eli zayıf kalıyor. O sebeple de seslendirilen 20 milletvekili gibi talepler karşılık bulmadı. Netice olarak, CHP’nin belirleyeceği daha düşük sayılara razı olmak durumunda kalacaklar. Kendi ismi ve logosuyla seçimlere katılacak olan İyi Parti ise, son zamanlardaki oy kayması (Daha ziyade Muharrem İnce’nin Memleket Partisine) dolayısıyla sıkıntı yaşıyor. HDP’ye en başında tavır koymuş olmasına rağmen, hâlihazırda bu konuda etkisiz kalması, ciddi bir sıkıntı olarak önünde duruyor…
 
Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sonuna kadar itiraz eden Meral Hanım’ın, Masadan kalkması da elde edilmek istenen sonucu getirmedi. Gelinen noktada, çok daha başka problemlerle yüz yüze gelmesi söz konusu. HDP’li Sırrı Sakık, Kılıçdaroğlu’na seslenerek, kapalı kapılar ardında verilen sözlerin kamuoyuna ilan edilmesi çağrısında bulundu.
 
Abdullah Öcalan’a özgürlük verilmesinden başladı. “Yüz yıllık cumhuriyeti değiştireceğiz” diye bitirdi. Bay Kemal’in kapalı kapılar ardında verdiği sözler yalnız kendisini bağlamıyor. Onu destekleyen Millet İttifakı'nı da bağlıyor.
 
“Bay Kemal sözünden dönmeyecek…” seçim sloganı, afişlerde mi kalacak yoksa daha ileriye gitme şans var mı? Bay Kemal’in açıktan verdiği sözlerde her şey yerine oturmuyor. Mesela depremzedeler için inşa edilecek yüz binlerce konutu bedava vereceğiz diyor. Kendi ifadesiyle;
 
“Bütün vatandaşlarıma sözüm sözdür. Herkesin anahtarını teslim edeceğiz. Beş kuruş almayacağız” diyor. Bu nasıl hesap? Kemal Bey ‘eski hesap uzmanı’ olduğunu sık sık hatırlatıyor fakat bu türden hesapların ayağı da hiç yere basmıyor!
 
Mesela İyi Partinin Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz, böyle bir şeyin mümkün olmadığını söylüyor. Bu yükün çok büyük olduğunu ve uzun vadeli dış finansman temin edilerek çözüm bulunabileceğini belirtiyor. Anlayacağınız Bay Kemal, öncelikle kendi ortağını ikna etmek zorunda. Öbür türlü bedavaya yüz binlerce konutu vermek, avcı kulübünde anlatılan hikâyelere benziyor. Kılıçdaroğlu sık sık (üç yüz milyar dolar) para getireceğini iddia ediyor. Hem de “Temiz para” diye ilavede bulunuyor. Sonra bu “temiz para” sözüne açıklık getirmeye çalışıyor. “Uyuşturucu parası değil” diye ilavede bulunuyor. İster istemez o avcı hikâyesini hatırlıyor insan…
 
Toplamda altı yüz elli bini bulacak TOKİ deprem konutlarını, beş kuruş almadan vatandaşa vermek…
 
Böyle bir şeye hangi devletin gücü yeter?
 
Ama Kılıçdaroğlu bunu döne döne vadediyor. Kendi ekibi acaba bu konuda bir ikazda bulunmuyor mu? Dışarıdan üç yüz milyar dolar getirme teşebbüsünü, bir müddet evvel çıktığı dış gezilerde yaptığı temaslardaki gibi hayata geçirmeye çalışacaksa, afetzedelerin vay hâline!.. Politikacıların en fazla başvurduğu şey vaatte bulunmak. Ama bugüne kadar vaatlerinin altında kalan o kadar çok siyasetçi gördük ki…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.