Son birkaç haftadır, “asgari ücretin” kaç lira olacağı veya olması gerektiği yoğun biçimde tartışılıyordu… Genellikle 23 bin ila 25 bin lira arası bir rakam tahmin ediliyordu. Fakat beklenen veya tahmin edilen olmadı. Önceki akşam nihayet miktar resmen ilan edildi. 2025 senesi için, en düşük ücret net olarak, 22 bin 104 lira oldu. Geride bırakmak üzere olduğumuz 2024 yılında, bu rakam malum olduğu üzere, 17 bin 2 lira olarak uygulandı. Geçen sene bu zamanlarda, yüzde 49’luk bir artışla tespit edilmişti.
Peki, bu miktar kimseyi, hadi daha esnek bir ifade kullanalım; herkesi/her kesimi memnun etmiş miydi? Mümkün mü? Adı üstünde, asgari yani en az, en düşük, en alt, minimum ücreti kim kabul etmek ister? Ve dahi kim beğenir? Nitekim bir yıl boyunca asgari ücret hep konuşuldu, dillerden düşmedi. Yine öyle olacak. Gelecek sene bu vakitlere kadar hiç şüpheniz olmasın, asgari ücret daima gündemde kalacak…
Merkez Bankası, 2024 yılı enflasyon tahminini, yüzde 38’den yüzde 44’e yükseltti. Buna göre bu seneki asgari ücret enflasyon rakamının altında kalacak gibi görünüyor…
Gelin görün ki, piyasadaki fiyatlar veyahut buna karşılık gelmesi ümit edilen, vatandaşın cebindeki meblağ, hiç de aynı durumu göstermiyor. Alt seviye gelir grubundaki vatandaşın feryadı, haklı olarak bu noktadan yükseliyor!
2025 yılı için, ağustos ayında Merkez Bankası, enflasyon oranını yüzde 14 olarak tahmin etmişti. Ancak daha sonra bu oran yüzde 21 olarak revize edildi. 2025 yılı asgari ücret rakamı, yüzde 30 artışla 22 bin 104 lira (Beş bin yüz iki lira ilave) olarak tespit edilirken, şu hususun dikkate alındığı anlaşılıyor. Enflasyon oranında muhtemel bir beş puanlık sapma ile (yüzde 26) ve refah payından da dört puanlık bir ekleme ile yüzde 30’luk artış miktarı kararlaştırılmış bulunuyor… Bu artış oranı, aynı zamanda hâlen yürütülmekte olan ekonomik istikrar programının sürdürülebilir kılınması bakımından da tutarlılık arz ediyor. Zira en önemli meselelerin başında, enflasyonla mücadele geliyor… Enflasyonla mücadele hedefinden saptıracak bir uygulamanın, her şeyi bir kere daha ters yüz edeceğini unutmamak lazım. O kadar ki, muhtemel asgari ücret rakamının belli olmasına kadar, kiralık ev ilanını kaldırıp şubat ayında tekrar ve herhâlde yüksek bir zam ilavesiyle tekrar asma yoluna gidenler az değil… 2024 yılı asgari ücret zammı, yüzde 49 gibi hatırı sayılır yüksek bir oranda idi. Ama ne yazık ki, bu zam vatandaşın cebine girmeden roket hızıyla yükselen etiketlerin kuyruğuna takıldı. O yüzden dengeleri koruyabilmek çok önemli...
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in son günlerde tekrarladığı (En az otuz bin lira) talebi, gerçekçi değil ve olamaz. Keza işçi kesiminin en büyük sendikal teşkilatı olan Türk-İş, işveren kesiminden rakam gelmeyince, kendisi bir rakam ortaya attı… Buna göre asgari ücret 29 bin 583 lira, yani 2024 yılı enflasyonu olarak yüzde 45’in karşılanması ve refah payı olarak da 20 puanın ilave edilmesi şeklinde bir teklif sundular. Elbette mevcut şartlarda bu oranın kabulü imkânsızdı. Sonuçta Türk-İş, asgari ücret komisyon toplantısına da katılmadı. Gerekçesi de ilk üç toplantıda rakamın belli olmaması… Tabiatıyla bu başka tartışmaları da beraberinde getirdi. Başkan Ergün Atalay, yaptığı açıklamada kendilerine yöneltilen eleştirilere karşılık verirken şunu dedi: “Üç toplantıda da önümüze rakam gelmedi. En başından beri asgari ücret insanca yaşamayı sağlayacak bir tutarda olmalı, pazarlık konusu yapılmamalı dedik…” Atalay, son otuz yılda asgari ücret müzakerelerinin nasıl seyrettiğini de özetledi. Buna göre son otuz yılda sadece altı kere oy birliği ile asgari ücret tespit edilmiş. 22 kere de TÜRK-İŞ toplantıya katılmayıp şerh koydurmuş. Bu sene de Çalışma Bakanlığına (Rakamdan haberimiz yok. Dolayısıyla katılmamızın da bir manası yok…) demiş. TÜRK-İŞ Başkanı bundan sonra da komisyon toplantılarına katılmayacaklarını ifade etti. Elbette bu bir kırgınlığın ifadesi, ancak beri tarafta ülkenin ekonomik ve sosyal durumunu da göz önünde bulundurmak zaruridir. Hem işveren hem de işçi kesiminin olabildiğince objektif bir tutum içinde olması memleket hayrınadır…
Evet, asgari ücret ne yazık ki, mevcut şartlarda; dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın geçimini, asgari seviyede de olsa karşılayacak bir noktada değil. Beri tarafta dar gelirliyi iyice cendereye sokan aşırı ve haksız fiyat artışlarının kontrolü ve önlenmesi en önemli konuların başında geliyor. Spekülatörlerle adamakıllı ve caydırıcı bir mücadele yurt sathında hayata geçirilmedikçe, asgari ücret rakamı ne olursa olsun şikâyetler ve memnuniyetsizlikler bitmeyecektir… Bakınız yıllardır bir hal kanunundan dem vuruluyor. Fakat ne hikmetse bugüne kadar bir türlü masaya yatırılıp sonuca ulaştırılamadı. Bu iklimde aracılar bütün fırsatları tepe tepe kullandı, kullanıyor. Tarlada üç-beş lira olan soğan-patates (En çok bunlar tüketildiği için örnek verildi…) marketlerde hatta pazarlarda, otuz beş-kırk liraya nasıl yükselebiliyor? Bu sorunun cevabı doğru dürüst verilmedikçe, daha açıkçası bu şekilde vatandaşın cebine tasallut eden haksız kazanç sahipleri esaslı şekilde hesaba çekilmedikçe, asgari ücret rakamı hep tartışılır kalacaktır!..
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...