CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, sanki bütün stratejisini gerginlik ve tehdit üzerine kurmuş... Öteden beri, gerginliği körükleyen üslubu biliniyor Sayın Baykal'ın. Ancak bunu yeterli görmemiş olacak ki, son dönemlerde işi tehdit boyutuna vardırdı! Yalnız, bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor: Baykal kendince çok ustalıklı bir dil kullanıyor. Hem sureti haktan görünüyor, hem de kendi stratejisine hizmet edecek her yola başvuruyor. CHP Lideri sadece sonuç almaya kilitlendiği için; halkın bu politik yönteme nasıl baktığına pek fazla aldırmıyor. Çünkü ona göre, en azından belli bir dönem için başarılı görünmek önemli. Sonrasına ise vakit var!.. Bu dürtü ile, kısa vadede başarı gibi görünen atraksiyonları, aralıksız devam ettiriyor. Bu atraksiyonların, olabildiğince iktidar kanadını kışkırtıcı mahiyette olmasına, bilhassa dikkat ettiği anlaşılıyor. Böylece Tayip Erdoğan ve ekibini sinirlendirerek yanlış yaptırmak gibi bir hesabın yapıldığını görmemek imkansız. Baykal, yeni Cumhurbaşkanının seçilememiş olmasını, fena halde ajite ediyor. Erdoğan'ı hedef alarak sürekli tekrarladığı şey şu; AK Parti, elindeki Meclis çoğunluğuna rağmen Cumhurbaşkanı seçimini başaramamıştır... Deniz Bey bunu, adeta futbol müsabakaları sonrasında rakip tarafı çileden çıkarmak için sloganlar atan amigolar misali, tahrik edici laflarla yapıyor. Erdoğan'ın "Bir yenilmişlik ve intikam alma duygusuyla hareket ettiğini" iddia eden Ana Muhalefet Lideri; "Bu iş bitmiş bir iş. Sen Cumhurbaşkanını seçemedin. Cumhurbaşkanını seçme modelini değiştirme işini de yapamadın, yapamazsın, yapamayacaksın." Şu üsluba bakar mısınız?! Tehditle bir yere varılamaz... Anayasa Mahkemesi'nin 367 meselesi hakkında kararı beklenirken; Baykal çok tehditkar ifadelerde bulunarak şöyle demişti: "Eğer Anayasa Mahkemesinde, Meclisin toplanması için 367 oyun gerekli olduğu yönünde karar alınmazsa, büyük çatışma çıkar..." Nitekim bunun üzerine bazı hukukçular, CHP Lideri hakkında suç duyurusunda bulundu. Medyadaki haberlere göre de bu konuda inceleme başlatıldı. Şimdilerde Deniz Baykal bir başka tehdit savuruyor. Diyor ki; "AKP'yi aynı şekilde önümüzdeki dönemde de etkili kılacak olursak vay Türkiye'nin haline..." Böylelikle, herhalde halkın sandık başında vereceği tarihi kararı etkileyebileceğini zannediyor! Onun bu yaklaşımına medyadaki bazı kalemler de katılıyor. Onlara göre AK Parti'nin seçimlerde yüksek oy alması büyük tehlike... İşte burada Deniz Baykal ve onun gibi düşünen yazarlar büyük bir yanılgı içerisinde. Anayasa Mahkemesinin bazı üyeleri Baykal'ın söylediği laflardan etkilenmiş midir, etkilenmemiş midir; orası ayrı bir tartışma konusu. Ama Türk halkını korkutacak, ürkütecek ve kararından vazgeçirecek bir güç yoktur ve olamaz. Geçmişte zaman zaman bu yolda yapılan teşebbüslerin hepsi, sahipleri hesabına hüsranla bitmiştir. Bunu unutmamak lazımdır. Geçen hafta TGRT Haber'e konuk ettiğimiz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat şöyle demişti: "Halk geçmişte bunların ağababalarını da alaşağı etmişti. Hiç kimse kendisini tek başına bu memleketin sahibi, yahut rejimin bekçisi gibi görmeye kalkışmasın... Yarın seçim sandığı ortaya konulduğunda, herkesin saçı kesilip önüne dökülür. Kimin saçı kara, kimin ki ak belli olur!.." Gerçekten de öyle. Çok yakında siyaseti yeniden şekillendirmek üzere, kararını verecek olan büyük hakem, yani Türk Milleti; partilere de, liderlere de, her kademedeki siyasetçilere de notunu verecektir. Sayın Baykal, bir taraftan askeri cenahtan gelen gece yarısı bildirisi ve esasen Anayasa Mahkemesi'nden çıkan tartışmalı kararın desteğiyle; Cumhurbaşkanlığı seçimini çıkmaza sokmuş olmanın başarısını(!) şişine şişine kutluyor. Ama bu sanal zafer havası çok uzun sürmeyecek. CHP Genel Başkanı ve ekibi, önce meydanlarda, daha sonra da sandıkta; demokratik rejimi tıkayan atraksiyonlar hakkında halka hesap vermek zorunda kalacaktır. Bu hesabın faturası çok ağır olabilir ve onlar hesabına siyasi geleceği, çok ama çok derinden etkileyebilir... İşte o zaman gelecek pişmanlık artık fayda vermez. Kaideler ve kurallar rejimi olan demokrasiyi, dürüst biçimde işletmek yerine; hukuk ve kural dışı yollara sapmanın ve antidemokratik metotlardan yararlanmaya kalkışmanın, nasıl bumerang gibi sahibine geri döndüğü, bir kere daha görülecektir. Onun için Sayın Baykal ve arkadaşlarına tavsiyemiz; gerilim ve tehdit üzerine kurulu siyaset yapma tarzını, bir an evvel terk etmelerinde büyük faydaları olacağıdır. Bunun için vakit geçmiş değildir. Zararın neresinden dönülse kardır!..