AK Parti Kongresi ve demokratik açılım

A -
A +

"Demokratik açılım"ın "Başı-sonu olan bir paket değil, devam eden bir süreç olduğu", AK Parti'nin 3. Olağan Kongresi vesilesiyle bir kere daha açıklanmış oldu... Başbakan Erdoğan, daha önce ifade ettiği, 'süreci hazmettire hazmettire ilerlemek' şeklinde özetlenebilecek stratejiyi, açış konuşmasında biraz daha detaylandırdı. Öncelikle "demokratik açılım" meselesinin Millet Meclisinde, milletin vekilleriyle müzakere edilmesi, daha sonra da buradan çıkacak sonuçlarla birlikte, ülkeyi karış karış gezip bu defa milletin kendisine ve tek tek vatandaşlara anlatma yoluna gideceklerini açıkladı. Bu hareket tarzının bahse konu sürecin tabiatına uygun olduğunu belirtmeliyiz. Zira Sayın Erdoğan ve diğer yetkililer tarafından sık sık belirtildiği üzere, "Demokratik açılım"a konu olan meseleler, öyle kısa zamanda ve yalnızca Ankara'daki mahfillerde konuşulup karara bağlanacak türden değildir. Her bir sorunun geçmişinde on yılların birikimi var. Yani çözüm o kadar kolay ve çabuk şekilde mümkün değil. Ancak çözüme dönük bu sürecin başlamış olması ve ne pahasına olursa olsun devam etmesi için bir iradenin ortaya konmuş olması önemlidir. Sürecin istenen hedefe doğru ilerlemesi, ancak belli şartların olgunlaşmasıyla mümkündür. Bu arada çözümüne çalışılan sorunların toplum ve bireyler tarafından da tam ve doğru biçimde kavranması gerekiyor. Dünkü kongreye hakim olan atmosfer, sürecin bu yönde sağlıklı ilerlediğini gösteriyordu... Elbette kongre salonunun içini ve etrafını dolduran ve Türkiye'nin 81 vilayetinden gelen insanlar, belli bir siyasi görüşün mensubu ve taraftarı olarak, paralel eğilim gösteriyordu. Ancak farklı etnik kökenlere sahip ve farklı hayat tarzı ve standartları olan bu insanların, tek tek vatandaşlar olarak; başta terör olmak üzere, önemli meselelerin daha fazla gecikmeden köklü çözüme kavuşturulması noktasındaki beklenti ve talepleri, ülkenin genel havasını yansıtan bir tablo idi. Zira ülkedeki seçmenlerin yarısına yakınının oylarını almayı başarmış bir partinin taban kitlesi, ülke bütünündeki tandansı doğru biçimde ortaya koyacak bir çoğunluktur. Kongre merkezindeki topluluk, bu çoğunluğun özetidir. Yani birkaç yüz kişilik deneklerle yapılan kamuoyu araştırmalarından daha sağlıklıdır!.. İnsanlarımız memlekette birlik ve kardeşlik istiyor. Kavga değil, barış istiyor. Terörle mücadeleye harcanan paraların artık vatandaşın refahı için sarf edilmesini istiyor. Bunun için de terörün ve teröre kaynaklık eden sorunların bitmesi gerekiyor... Başbakan Erdoğan'ın açılım süreci ile ilgili daha detaylı konuşması bekleniyordu. Bu olmadı. Beşir Atalay, Bekir Bozdağ ve Ömer Çelik'ten oluşan komisyonun kaleme aldığı ve kongre delegelerinin onayına sunulan "demokratik açılım raporu" da beklenenden daha kısa oldu. Öyle anlaşılıyor ki, ekim ayı ortalarında bu mesele TBMM'de görüşüldükten sonra, sürecin yol haritası olarak nitelenebilecek önemli adımlar atılacak. Bu arada Erdoğan, CHP'den kendisine yazılı davet geldiği takdirde buna icabet edip Deniz Baykal ile görüşmeye gideceğini tekrarladı. Geçmişte yapılan hataların bir tarafa bırakılıp, bütünleşmiş; kaynaşmış bir Türkiye için hep beraber çalışalım çağrısında bulundu. Ve çözüm için kendi görüşlerini dayatmak gibi bir niyetlerinin olmadığını söyledi. Bu noktada muhalefete yaptığı çağrı daha fazla haklılık kazanıyor. AK Parti Kongresi, bir liderlik mücadelesi ve merkez yönetime muhalif bir hareket olmadığı halde, son derece dinamik ve heyecanlı bir kitlenin ilgisine mazhar oldu. Burada parti yönetiminin iyi organizasyon yapmış olması önemlidir ama, tabanın heyecanını ayakta tutabilmek sadece organizasyonla mümkün değil. Geleceğe yönelik heyecan ve hedeflerin olması gerekir. Demek oluyor ki, AK Parti teşkilatında bu olgu var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.