Son günlerde zuhur eden birçok olay, gerçekten akla ziyan işler türünden... Hani herkeste (istisnaları var elbet...) şöyle bir kanaat yerleşmiş ya; Amerika öylesine güçlü ve rekabet edilmez ve başa çıkılmaz bir noktada ki, bilgi kullanımı ve teknolojide yakaladığı seviye, akıllara durgunluk verecek ölçüde! Yani neredeyse insanların düşüncelerini dahi okuyacak kadar müthiş usuller geliştirmiş olup, uzaydan, yerin altından, denizlerin dibinden velhasıl her yerden her an yaptığı tarassutla, istediği ülkeyi ve insanları kontrol altında tutabiliyor. Dahası o kadar uzun vadeli ve ince planlar yapıp, çok sayıda alternatif görüş ve proje ile destekliyor ki, öngöremeyeceği bir mesele, bir politika, bir eylem mümkün değil gibi... Ancak öyle gelişmeler cereyan ediyor ki, bütün bunları bir anda yerle bir ediyor! Mesela, ABD'ye Irak'ı işgal ettiren kimmiş biliyor musunuz? İran!.. Evet, evet yanlış okumadınız; İran, Amerika'yı kandırıp Irak savaşına sokmuş. Müthiş değil mi? Peki ama nasıl olur bu, diyeceksiniz; Oluyor işte. Sabrınızı zorlamadan anlatalım nasıl olduğunu. Hani Amerika'nın yıllardan beri bir numaralı dostu ve Saddam Hüseyin'in de en azılı muhalifi ve can düşmanı olan Ahmet Çelebi var ya... İşte iddialara göre bu Ahmet Çelebi, aslında İran ajanıymış ama, sureti haktan görünüp Amerika Birleşik Devletlerini ne yapıp edip kandırmış ve bu süper gücü, Irak'a girip Saddam'ı devirmeye ikna etmiş. Böylece İran bir taşla iki kuş vurmuş; hem kendilerine sekiz yıl boyunca kan kusturan Saddam'dan kurtulmuşlar, hem de Irak'taki Şii çoğunluğun iktidar yolu açılmış! Kim istemez kendisi ile aynı dalga boyunda bir rejimin komşuda işbaşına gelmesini... Ve Amerika, uzun yıllardan beri kendi eliyle Irak Liderliğine hazırladığı, başkanlığını yürüttüğü Irak Milli Kongresi (INC)'ne tamı tamına 27 milyon dolar da para desteği verdiği Şii Ahmet Çelebi'nin birden bire İran ajanı çıkması gerçeği ile yüzyüze geliyor. Zira iddialara göre, Çelebi, Pentagondan edindiği çok hassas gizli bilgileri, INC'nin İstihbarat Şefi Kerim Habip vasıtasıyla İran'a sızdırmış. Aklınız fena karıştı değil mi? Dünya lideri ABD'yi, İran gibi bir üçüncü dünya devleti, Ahmet Çelebi vasıtasıyla burnundan yakalayıp Irak bataklığına sürükleyebiliyor!.. Mu acaba? The Guardian gazetesinin haberine göre, Amerikalılar şimdi harıl harıl bu konuyu araştırıyorlar. Araştırsınlar bakalım... Eğer doğru çıkarsa, Ne CIA, ne NSA, ne FBI, ne de ülkedeki 136 adet stratejik araştırma enstitüsü ve ne de diğer bütün gizli-açık mekanizmaların hali nice olur sizce?! ABD Dışişleri Bakanlığından anti terör uzmanı Larry Johnson demiş ki, "Hikaye tam ortaya çıktığında, İran'ın tarihteki en ustaca operasyonlarından birini yürütmüş olduğunu göreceğiz..." Haydi bakalım, kolay gelsin. Ahmet Çelebi'nin evi ile INC büroları basıldı, şahsın kafasına silah dayandı, evraklarına, bilgisayar kayıtlarına elkonuldu. Yani ilk hareket fena sayılmaz, Basra'yı harap edecek kadar gecikmiş de olsa... Bütün bunlara karşılık George Bush, işkence ve başarısızlıklar sebebiyle fena halde yıpranan Amerikan imajını düzeltmek için, Ebu Garip Cezaevini yıktırıp yerine modern bir hapishane inşa ettirmeyi planlıyor. Bush'a göre bu yeni hapishane, modern Irak'ın sembolü olacakmış! İşte mükemmel yönetim diye ben buna derim! Irak'a bu haliyle hapishaneden başka ne sembol olabilirdi ki!.. Bu anlatılanlara inanacak kadar saf olmayanlar, şimdi şu sorunun cevabını arıyor: Olup bitenler İran'a yönelik bir operasyonun mu, yoksa Pentagon ve CIA'ya dönük tasfiye hareketinin hazırlığı mı?