Kimi ideolojilerin insanlığa yaptığı kötülüklerin, beraberinde getirdiği felaketlerin haddi hesabı yoktur... Hayatın gerçeklerinden kaçarak, hayallerle, masallarla, içi boş, anlamsız sloganlarla kitleleri belli istikametlere sevk etmek, onların enerjilerini, zamanlarını boşa harcamak... Hatta çoğu kere insanların can güvenliğini dahi tehlikeye atmak... Dün, dünyanın her yerinde 1 Mayıs kutlamaları vardı. Her yıl olduğu gibi, pek çok ülkede olaylar çıktı. Sayısını bilmiyoruz ama, birçok ülkede yüzlerce kişi yaralandı. Her sene ölenler de oluyor. Niçin? Kimine göre "Bahar bayramı", kimine göre "İşçi Bayramı", yahut bizim ülkemizde de resmileşen adıyla "Emek ve Dayanışma Günü"nü kutlamak için? Bu ne biçim kutlamadır ki, insanların sağlığını ve hayatını tehdit ediyor! TÜRK-İŞ Başkanı Mustafa Kumlu, Tekel İşçileri tarafından az daha linç ediliyormuş... İdeolojilerin beslendiği en büyük kaynaklardan biri de taassuptur. Hayatiyetini sürdürebilmek için, devamlı olarak insanların duygularını sömürür. Duyguları tahrik ederek akıl ve mantığın önüne geçirir... Acaba "1 Mayıs" kavramına bu kadar yükleme yapmak doğru mudur? Haberlere göre en renkli kutlamalar Küba'nın başkenti Havana'da yapılmış. Peki bu kutlamalar, zavallı Küba halkının acılarına azıcık da olsa derman oldu mu? Yarım asırdan beri, onların komünizm afyonu ile tütsülenen sefil hayatlarına müsbet bir katkısı oldu mu? Nerdeee? Acaba Taksim Meydanına bu kadar sembolik anlam yüklemek gerekli miydi? Dün saatlerce televizyon kanallarının muhabirleri Taksim'deki gelişmeleri aktarmak için gırtlaklarını patlatırcasına anons yaptılar. Doğrusu bazıları o kadar lüzumsuz ve itici idi ki, dinlemeye tahammülüm olmadı. Televizyonun düğmesine basıp kapattım! İnsanları boş işlerle uğraştırmak akıl kârı değil. Taksim'de kutlama yapmak, şayet 1977 yılında cereyan eden kanlı olaylarla ilgili ise, yapılması gereken o asıl şey, olayların arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkması için uğraşmaktır. Gerisi laf-u güzaftır... Kimse ne kendisini ne de bizi kandırmasın. Dün Taksim'e işçilerle birlikte, emek ve dayanışma konusuyla uzaktan yakından alakası olmayan tipler de geldi. Şimdi bunları tek tek saymaya da gerek yok. Zaten yerimiz yok! Taksim'de kutlama yapıldı diye asgari ücretlere zam gelmedi. İş ve işçi güvenliğinde iyileşme de olmadı. Dar gelirlinin cebine ilave birkaç kuruş da girmedi. Demem o ki, meseleleri lüzumundan fazla abartmamak lazım. Taksim meselesi yıllardır gereğinden fazla abartıldı. Önceki gün Engin Ardıç Sabah'taki köşesinde şunları yazıyordu: "...Taksim'de yapılacak olan gövde gösterisi, ne yazık ki gene bir 'kendini kandırma' eylemidir. Toplumda hiçbir ağırlığı, en ufak bir iktidar şansı olmayan ve hiçbir zaman olmamış arkadaşlar senede bir günlük de olsa, seslerini yükseltecekler, 'yaralarını kaşıyacaklar' o kadar..."