Anarşist milletvekili!..

A -
A +

Başlıktaki 'anarşist' ifadesinin, aynı adlı felsefi akımdaki kavramsal anlamı dışında, günlük dilde ve klasik kullanımı çerçevesinde olduğunu öncelikle belirtelim... Sebahat Tuncel, "terör örgütüne üyelik" suçlamasıyla tutuklu bulunduğu cezaevinden, 2007 seçimlerinde milletvekili seçilerek çıktı. Milletvekili seçilmek ve bu sayede cezaevinden çıkmak bilindiği üzere, o suçtan ve suçlanmadan beraat etmek anlamına gelmiyor. Sadece yargılanma veya infaz sürecinin dönem sonuna kadar ertelenmesini sağlıyor. Yani Tuncel, önümüzdeki seçimlerde tekrar seçilme başarısını gösteremezse, yargılaması kaldığı yerden devam edecektir. Bu hususu tabii seyrine bırakıp, Tuncel'in milletvekili sıfatıyla son Nevruz etkinlikleri dolayısıyla yaptıklarına bakalım: Her şeyden evvel, "milletvekili dokunulmazlığı" denilen statü, kamu düzenini bozmaya dönük eylemlere katılmak veya devlet görevlilerine fiili saldırıda bulunmak için kullanılacak bir zırh değildir. Keza milletvekilliği de kuralınca siyaset yapmaktır. Ülkenin ve halkın meselelerini bilinçli, seviyeli ve sağduyulu bir biçimde gündeme taşımak, ilgili platformlarda bunu usulü ve adabı içinde anlatmak ve savunmaktır. Yani siyaset yapmak demek, katiyen anarşiye; teröre, bozgunculuğa ve bölücülüğe alet ve destek olmak demek değildir. Ne yazık ki, Sebahat Tuncel ve Bengi Yıldız gibiler için bu böyle değil... Birisi eline taş alıp devletin kamu düzenini korumakla görevli güçlerine karşı taarruza geçiyor. Diğeri de hem milletvekili hem de bayan olması hasebiyle, kendisine düğmelerini ilikleyerek yaklaşan devletin güvenlik görevlisine (başkomiserine) herkesin önünde tokat atıyor. Her ikisinin sergilediği hal ve tavırlar gerçekten utanç verici! Bu saçma sapan davranışları için hangi sebep ve gerekçeleri öne sürmeye çalışırlarsa çalışsınlar, sonuç değişmez. Başbakan Erdoğan'ın da söylediği gibi, bu hareketler akıl; mantık ve iz'andan yoksun birer densizliktir! BDP'li Milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Bengi Yıldız yaklaşan seçimler öncesinde dikkat çekmek, seçmenlerine selam çakmak ve yeni dönem için de böylece seçim bonosu elde etmek isteyebilirler. Ama hemen belirtelim ki, bu tür bir yaklaşım seviyeli politika değildir. Tuncel ve Yıldız şayet hakikaten Kürt halkının meselelerinin çözümü için çaba gösteriyorsa (Ki, anayasa gereği sadece Kürtlerin değil, Türklerin de vekilidirler...) pek çok Kürt aydının yaptığı gibi, fikri ve siyasi arenada ve medeni ölçüler içinde, bu mücadelelerini yürütebilirler. Bu bağlamda elbette yasal gösterilere de katılabilirler, göstericilere moral yönden destek de verebilirler. Buna kimsenin diyeceği bir şey olmaz. Lakin anarşist yaklaşım ve davranışları kimse hoş göremez. Tekrar edelim, devletin görevlilerine taş veya tokat atmak; yahut bölücü terör örgütünün sloganlarını haykırmak, meşru siyaset biçimi değildir ve olamaz. Aynı şekilde siyasi geleceğini terör örgütünün varlığında ve terörist eylemlerin devam etmesinde görmek de, kabul edilecek bir yöntem değildir. BDP Genel Başkanı Demirtaş'ın bu noktada ileri sürdüğü gerekçeler, Yıldız ve Tuncel'in yaptığı kanunsuzluklar için kılıf olamaz. Sebahat Tuncel kendisini savunmak için, "Silopi Emniyetinin Kürt halkına karşı yaptıkları..." diye konuşurken, sanki bir başka devletin emniyet güçlerinden bahsediyor! Ama hayır, tahrikler tutmayacaktır. Bütün kışkırtmalara rağmen, Nevruz gösterileri yurt genelinde sakin geçmiştir. Bu iyiye işarettir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.