Ankara-Kahire şimdi daha yakın...

A -
A +

> Kahire Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Mısır ziyareti hem siyasî, hem de ticari yönden oldukça yoğun geçiyor. Gül, dün Türk Şehitliğini ziyaret ettikten sonra; Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile başkanlık sarayında, resmi bir görüşme yaptı. İki cumhurbaşkanı daha sonra ortak basın toplantısı düzenledi. Her ikisi de, Türk-Mısır münasebetlerinin olumlu seyrinden bahsetti. Bu arada ikili ilişkilerin yanı sıra, bölge meselelerini ele aldıklarını ve Irak, Filistin-İsrail meselesi ve Lübnan'daki iç siyasi buhranı da her yönüyle görüştüklerini belirttiler. Orta Doğu'nun bu sırada ve alabildiğine gerilimli konularında, Türkiye ile Mısır'ın yaklaşımı birbirine paralel. Hüsnü Mübarek'in ifadesiyle "aralarında herhangi bir görüş farkı yok..." Oysa bilindiği gibi, 1990'lı yıllara kadar, Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkiler hayli mesafeli idi. Bunda; tarihten gelen sebeplerin yanında, hem Bölge Şartları, hem de dünyadaki genel siyasi dengelerin de etkisi vardı. Yaklaşık üç yüz yıl Osmanlı idaresinde kaldıktan sonra; önce Fransa'nın, daha sonra da İngilizlerin boyunduruğu altına giren Mısır'ın tarihimizdeki yeri, siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal açılardan çok önemlidir. Mısır bağımsızlığına kavuştuktan sonra da, küresel aktörlerin etkin tasallutundan kurtulamadı. 1952 yılında, Cemal Abdunnasır tarafından krallık rejimi devrildikten sonra, Arap Milliyetçiliğine dayalı bir sosyalist idare kuruldu. Bütün etkileriyle dünya siyasetini yönlendiren soğuk savaş döneminde Mısır, Bağlantısızlar Bloku içinde yer aldı. Türkiye Necip ve Nasır ihtilâlinin gerçekleştiği 1952 yılında NATO'ya girmişti... Mısır sosyalist rejiminin de yardımı ile Sovyetler Birliğine daha yakınlık hissediyordu. Türkiye 1947 Monroe Doktrini ile Amerika'nın "müttefiki" olmuştu. Mısır'ın genel olarak Arap Dünyası liderliğine oynaması ve Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak gittikçe büyüyen Türk-Arap kopmasının ağırlaştırdığı ilişkiler, 1970'li yıllardan itibaren, özellikle Enver Sedat'ın 73 Ramazan Savaşı'ndan sonra bir günde 17 bin Sovyet Danışmanını ülkeden kovmasından sonra, yeni bir döneme girdi. 1990'lara kadar, inişli-çıkışlı bir seyir izleyen Türk-Mısır ilişkileri, 1990'lı yıllarda 9. Cumhurbaşkanı Demirel'in Hüsnü Mübarek'le birlikte geliştirdiği istişare mekanizması çerçevesinde; her yıl, bir taraftan karşılıklı ziyaret yapılarak iki ülkeyi ilgilendiren konular ve bölge meseleleri düzenli olarak görüşülmeye başlandı. Necdet Sezer döneminde yavaşlayan bu mekanizma, şimdi Abdullah Gül ile birlikte yeniden ve kararlı bir biçimde canlandırılıyor. Sezer'in Kahire'ye yaptığı ziyaret sırasında imzalanan Türk-Mısır serbest ticaret anlaşması, 1 Mart 2007 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunuyor. Bu anlaşmanın her iki ülkeye büyük avantajlar sağlayacağı açık... Halihazırda tekstil ve otomotiv başta olmak üzere, Mısır'da yatırım yapan pek çok firma var. Abdullah Gül'ün heyetinde Mısır'a gelen firma sayısı ise tam 169 adet. Bu firmaların yanında MÜSİAD, İTO, TÜSİAD, TÜGİAD ve TİM başta olmak üzere iş dünyasından 11 tane de kurumsal katılım vardı Mısır heyetine... Cumhurbaşkanı Gül, dün Hüsnü Mübarek ile olan görüşmesinden sonra, Mısır Başbakanı ve Dışişleri Bakanını ayrı ayrı, kabul edip bir süre görüştü. Gül ayrıca Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile Mısır Halk Meclisi Başkanı Sururî'yi ziyaret etti. Bütün gün süren siyasi temasların ardından Gül akşamleyin de Türk-Mısır İş Forumunun kapanış konuşmasını yaptı. İş Forumuna Mısır tarafından çok büyük katılım ve talep oldu. Cumhurbaşkanı Gül'ün ifadesine göre 1500'ün üzerinde firma, iş forumuna katılmak için talepte bulunmuş...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.