Ortaya dökülen bunca silah-mühimmat, bilgi-belge, fotoğraf-görüntü vs. delillere rağmen, hâlâ daha Ergenekon soruşturmasını küçümseyen, hafife alan, saptırmak, mümkünse engellemek, hiç olmazsa yavaşlatmak isteyenlerin artık bir hususu anlamaları gerekiyor: Beyler!.. Beyhude uğraşmayın bu süreci durduramazsınız. Bu kadar ciddi bir meseleyi laubali dille ele alanlara da şunu hatırlatmak faydalı olur: Çok ama çok komik oluyorsunuz... Biliyorum Ergenekon mevzusu artık yormaya başladı ama, bir gerçeği kabul etmek durumundayız. Başbakan Erdoğan'ın da işaret ettiği üzere daha işin başındayız. Sabırlı ve soğukkanlı olmak durumundayız. Ankara'nın neredeyse her yerinden cephanelik fışkırıyor... Birileri hemen bu silahlarla ilgili yönlendirme faaliyetlerine girdi bile! Ama o kadar kolay değil. Ezbere konuşanların her dediğine, eskisi gibi inanmaya hazır kimse yok. Bu silahların Özel Harp Dairesine ait olduğunu ihsas etmeye çalışanlar, bir şeyi unutuyor: Bu silahların yerleri, miktarları ve bunlara ait her türlü kayıt kuyudatın yine ilgili birimlerde mevcut olduğu, yani devletin silahlı kuvvetlerinin envanterinde mevcudiyetinin tescilli olduğu... Yani devlete ait olan silahlar, herhangi bir devlet memurunun veya emekli bir kişinin evinin bahçesine veya tarlasına gömülerek muhafaza edilmez. Nitekim, Genelkurmay Başkanlığı, kendisine ait evlerde orduya ait silah ve mühimmatın ele geçirildiği Yarbay Mustafa Dönmez hakkında, Askerî Ceza Kanununun 131. maddesi gereğince (silahlı kuvvetlere ait mühimmatı çalmak, zimmetine geçirmek, saklamak veya rehin vermek...) askerî mahkeme tarafından tutuklandığını ve konu ile ilgili soruşturmanın devam ettiğini açıkladı. Buna rağmen, hâlâ daha bazı medya organlarında konu ile ilgili kafa karıştırıcı yayınlar yapılıyor. Diğer taraftan bilinen tezvirat da devam ediyor. Davanın siyasi olduğu filan... Şimdiye kadar kendilerini dokunulmaz görenlere dokunulmuş olması, pek çok kişinin uykularını kaçırdı. Nasıl olsa bize bir şey olmaz deyip, illegal örgütlenme ve faaliyetlere yelken açanların yakasına kanun yapışınca, kimyaları bozuluverdi. Bu telaş ondan. Bir de şurası var: Ortaya dökülen belgelerin hepsi henüz kamuoyunun bilgisine açılmış değil. Günün birinde bu bilgiler bütünüyle deşifre edilirse, işte o zaman bugün kendileri için; "Böyle saygıdeğer adamların çetelerle ne işi var!.." türünden yapılan güzellemelerin ne kadar boş ve palavra olduğunu herkes anlayacak. İtalya örneğini unutmayalım... İki başbakan, 11 bakan, 38 parlamenter, 30 general, ünlü gazeteciler, yayın yönetmenleri, 19 yargıç, 58 profesör... liste uzayıp gidiyor!..