Arafat sonrası Filistin...

A -
A +

Yaklaşık bir haftadır, Filistin Lideri Yassir Arafat'ın sağlık durumu tartışılıyor. Arafat'ın sağlığı ile ilgili spekülasyonlar çok farklı ve kafa karıştırıcı. Bazı İsrail yöneticileri onun ölümünü birkaç gün önce ilan ettiler. Hatta ABD Başkanı Bush, bu açıklamalara dayanarak, "Ruhu şad olsun!.." temennisini dile getirdi. Yine İsraillilerin şampanya patlatarak Arafat'ın ölümünü kutlaması (!) görüntüleri de aynı ülkenin televizyonlarından yayınlandı... Ama şu saate kadar Arafat'ın öldüğüne dair kesin ve resmi bir açıklama yok. Hatta bu satırlar yazılırken, gelen haberler şayet doğru ise, tam tersine Arafat komadan çıkmış ve doktorlarla tekrar iletişim kurmuş. Arafat her yönü ile pek çok tartışmalara konu olan bir lider. İsmi, evliliği, serveti, statüsü ve şimdi de sağlığı ve mezarı tartışılıyor. Türkiye'de Yaser (veya Yasser) olarak ismi yazılıp telaffuz edilen Yassir Arafat'ın asıl ismi, Abdurrahman Abdurrauf Arafat el-Kudva el-Huseyni'dir. Kudüs eski müftüsü Emin El-Huseyni ile akrabadır. Araplar arasında yaygın olarak kullanılan (Ebu Ammar) lakabı pek fazla bilinmiyor. Arafat, ileri yaşında evlendiği ve halen kendisinden ayrı olarak Paris'te yaşayan Hıristiyan asılllı eşi Süha ile ilgili olarak da çok tenkit edildi. Aynı şekilde serveti hakkında pek çok ithama maruz kaldı. Ama bütün bunların ötesinde esas tartışma konusu olan şey Arafat'ın siyasi kimliği ve statüsüdür. Aslen Gazzeli olan, ama 1929 yılında Mısır'da doğan Yassir Arafat, Kahire'de inşaat mühendisliği eğitimi alırken, 1953 yılında Süveyş Kanalındaki İngiliz Birliklerine saldırı düzenleyen öğrencilere katıldı. O dönemde Filistin Öğrenci Federasyonu Başkanlığını da yapan Arafat, aynı yıllarda Mısır'daki İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) Teşkilatı ile de münasebet kurmuştur. Ancak 1957'de Mısır hükümetinin bu teşkilatı yasaklaması ile birlikte, Arafat da Mısır'dan Kuveyt'e kaçarak orada inşaat müteahhitliği yapmış ve bu dönemde El Fetih teşkilatını kurma çalışmalarına başlamıştır. El-Fetih, "Filistin'in Kurtuluşu İçin Hareket" demek olan (Hareketu-Tahrir-il Fılıstîn)'in baş harflerinin tersten sıralanmasıyla bulunmuş bir isimdir. Filistin mültecilerinin 1964 yılında, Doğu Kudüs'te yaptıkları kongrede kurulan Filistin Kurtuluş Teşkilatı (FKT), "Munazzamatu-ut Tahrir-il Fılıstîn"; 1967 savaşından sonra, başkan Ahmet Şukeyri'nin istifasıyla birlikte tamamen El Fetih'in hakimiyetine girmişti... Filistin Kurtuluş Teşkilatı'nın sürgündeki hükümeti rolünü oynayan Filistin Milli Konseyi 1969 yılında Kahire'de bir toplantı yaparak 11 üyeli yeni bir Yürütme Komitesi seçti. Bu Yürütme Komitesi'nin başına da Yassir Arafat, nam-ı diğer Ebu Ammar getirildi. O günden sonra Arafat ismi uluslararası arenada giderek tanınmaya başlandı... Filistin Milli Konseyi, 1988 yılında Cezayir'de yaptığı toplantıda, Bağımsız Filistin Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Devlet Başkanlığına da Arafat getirilmişti. Halen bu devletin, Türkiye dahil birçok ülkede büyükelçi seviyesinde temsilcisi bulunuyor. Ancak ne yazık ki, Filistin Devleti ancak kağıt üstünde mevcut. Filistin Özerk Yönetimi'nin devletleşme çabaları, 2001'den sonra İsrail tarafından topyekun bir imhaya maruz kaldı. İsrail, seksen civarındaki BM kararına rağmen, tam bir devlet terörü ile Filistin topraklarında dehşet estiriyor. İki yıldan beri Ramallah'taki karargahında izole edilmiş olan ve kimine göre Filistin Devlet Başkanı (President), kimine göre Filistin Özerk Yönetiminin Başkanı (Chairman) olan Arafat, halen Paris'teki bir askerî hastahanede ölümle pençeleşirken, Filistin halkı da tam bir perişanlık ve dağınıklık içinde. Arafat'ın ise nereye defnedileceği bile belli değil!.. Filistin topraklarının geleceği de sayısız meçhullerin gölgesi altında, halihazırda dünyanın tepkisizliği karşısında ABD'nin kayıtsız şartsız desteğini arkasına almış olan İsrail'in insafına terkedilmiş durumda... Bakalım Filistin halkı ve onu temsil eden gruplar gerçekten bir araya gelip, toprakları üzerinde egemen bir devlet kurabilecek mi? Ve bakalım diğer Arap ülkeleri, bugün içinde bulundukları gafletten uyanıp soydaşlarının imdadına bir şekilde koşacak mı? İsrail'in bu yönde en fazla çekindiği ülke olan Irak şimdilerde Amerikan işgalinde. Suriye ise benzer bir tehditle yüz yüze!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.