Ariel Şaron...

A -
A +

İsrail Başbakanı Ariel Şaron, birkaç günden beri ölümle pençeleşiyor. Beyin kanamasını durdurmak için peş peşe ameliyatlar yapan doktorları, Şaron'un hastaneden sağ olarak çıkma ihtimalinin çok zayıf olduğunu belirtiyorlar... 78 yaşında olmasına rağmen, politikada son derece hırslı görünen Şaron; çok radikal adımlar attığı bir sırada, aniden büyük sağlık problemleri ile karşılaştı. 2001 yılında liderliğine geldiği Likud Partisi'nin üst kademeleri ile politik yönden ters düşen Şaron, buradan ayrılarak Kadima (İleri) ismini verdiği yeni bir parti kurdu. Bu partinin organlarını tamamlamaya çalışan ve önümüzdeki mart ayı sonunda yapılacak seçimlerde tekrar başbakan olmayı planlayan Arile Şaron, şimdi kısmi felç vaziyette, Hadessah Hastanesinde yoğun tedavi altında bulunuyor!.. Şaron'un hayatı henüz sona ermedi ama, siyasi ömrü artık kesin olarak bitmiş bulunuyor. Şimdi merak edilen konu şu: Şaron'dan sonra İsrail'de ve tabii Orta Doğu'da nasıl bir siyasi gelişme olacak? Ariel Şaron, halen Şimon Perez ile birlikte, İsrail'in eski kuşak politikacılarının en tartışmalı isimlerinden biridir. Bu kuşağa mensup İsrail politikacılarının hemen tamamı, İsrail devletinin kuruluşu öncesindeki dönemde; bağımsız devlet için kurulan, Irgun, Haganah, Stern, Palmakh gibi isimlerle anılan siyonist terör teşkilatlarından yetişmedir... Eski Başbakanlardan Menahem Begin ve Yitzhak Şamir bu terör teşkilatlarının en meşhur isimlerindendir. İngiliz Manda Yönetimi'ne karşı mücadele ettikleri yıllarda, kellelerine ödül bile konmuştu... Şamir daha sonraları İsrail Dışişleri Bakanı (Bilahare başbakan olarak da görev yaptı) olduğunda, bazı yazarlar "Sayın Terörist!.." diye esprili yazılar kaleme almıştı. İşte Ariel Şaron da bu kuşağın en flaş isimlerinden biri. 1942 yılında, daha 14 yaşında iken bu teşkilatlara katılmış. İnternet sitelerindeki bazı yazılarda (İsrail Ordusuna katıldı deniliyor), oysa o yıllarda İsrail diye bir devlet henüz kurulmuş değildir! Ariel Şaron'un siyasi uygulamaları gibi, askerlik hayatı da çok tartışmalıdır. Mesela ilk toplu sivil öldürme eylemine komutanlık yaptığı tarih 1953 yılıdır. 60 kişilik bir Arap köyüne yapılan baskında; Şaron hepsinin öldürülmesini emreder! Ve öyle de yapılır... Bildiğini okuyan, dik başlı kişiliği sebebiyle İsrail Ordusu içinde de Şaron hep aykırı bir kişilik oluşturmuştur. Bu yüzden 1971 yılında, Genelkurmay Başkanı Haim Bar Lev'in emekli olmasından sonra; kendisinin bu göreve getirilmesini beklemiş ama, bu beklentisi gerçekleşmemiştir. Onun yerine David Elazar göreve getirilmiş, Şaron da 1972'de istifa ederek emekliye ayrılmıştır. 1973 yılındaki Yom Kipur savaşında tekrar göreve çağrılmış ve Sina Cephesinde Tank Tümeni Komutanlığına atanmış, ancak savaşın ateşkesle sona ermesinden sonra tekrar ordudan ayrılarak siyasete girmiştir. 1975-77 yıllarında Başbakan Şamir'in güvenlik danışmanlığını yapan Şaron, 1982'de Savunma Bakanlığına getirilmiştir. Siyasi hayatındaki en büyük skandal da bu dönemde patlamıştır. 1983'te Lübnan'da, 600'den fazla Filistinli mültecinin öldürüldüğü Sabra ve Şatila kampları katliamlarını yönlendirmiştir. Dünyadan yükselen büyük tepkiler sonucunda, İsrail'i küçük düşürdüğü gerekçesi ile Savunma Bakanlığından alınmıştır. Ancak bu olayla birlikte "Kasap" lakabı takılan Şaron, siyasi hayatına başka görevlerde devam etmiştir. 1990'lı yıllarda, İskan Bakanı olduğu dönemde; işgal altındaki Filistin topraklarında Yahudi yerleşim birimleri kurdurarak barış sürecini dinamitleyen bir adım daha atmıştır... "Kasap", "Buldozer", "Kabadayı" gibi birçok lakabı bulunan Şaron, 1999'da Netanyahu'nun yaşadığı seçim hezimetinden sonra muhafazakar Likud Partsi'nin liderliğine seçilmiştir. Partinin başına gelir gelmez kendisine has kışkırtıcı politikaları sergilemeye başlamıştır!.. Dönemin Başbakanı Ehud Barak'ın yürütmeye çalıştığı barış görüşmelerini temelinden dinamitleyecek bir provokasyonla, bu süreci bertaraf etmiştir. Şaron'un iki binden fazla polis ve asker korumasında Mescid-i Aksa'ya girme tahriki ile, Filistin'de ikinci intifada başlamış ve her iki taraftan yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir. Ancak Şaron da sertlik politikaları ile ünlenmiş olan seleflerinden İzak Rabin gibi, sonunda Filistinlilerle barış yapmak için köklü tavır değişikliğine gitmek zorunda kalmıştır. Rabin, barış için attığı radikal adımlar neticesinde; sertlik yanlılarının hedefi olmuş ve fanatik bir Yahudi tarafından vurularak öldürülmüştü. 1967 senesinden beri işgal altında tutulan Gazze'den çekilmek gibi çok önemli bir kararı veren ve gerçekleştiren Şaron'un önce kalp krizi, daha sonra da beyin kanaması geçirerek saf dışı kalması acaba, tabii bir seyrin sonucu mudur? Bir süre sonra bu konuda iddialar ileri sürülürse kimse şaşırmasın!.. Şaron dönemi de artık geride kaldı. Peki İsrail-Filistin meselesi ne olacak? Büyük belirsizlikler var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.