Asıl maksat nedir?

A -
A +

Meclis'teki muhalefet partilerinin Maliye Bakanı'nın villalarını veya Başbakanın mal varlığını bahane ederek hükümete yüklenmesini doğru okumak gerekiyor... Asıl maksat bir erken seçim atmosferi meydana getirme çabasıdır. Yani villalar da, mal varlığı da işin bahanesidir. Muhalefet şimdiye kadar denediği diğer konulardan beklediği sonucu alamamıştı. Bundan alabilir mi, bilemiyoruz. Ancak belli ki, bu konu kaşınmaya devam edilecek. Şayet Başbakan önceki gün mal varlığını açıklasaydı tartışma biter miydi? Kesinlikle hayır. Aynı minval üzere spekülasyonlar sürecekti. Erdoğan mal varlığı ile ilgili ne söylerse, mutlaka birileri bir kulp takmaya çalışacaktır. Geçmişte benim kasam kardeşimdir diye mal beyanında bulunan bir başbakanı anlayışla(!) karşılayan bir kısım medyanın, aynı toleransı Erdoğan'a da göstermesi beklenmiyor tabii... Nitekim dünkü gazetelerde pek çok köşe yazarının döktürdüğü yazılar bunun göstergesidir. Bu arada ilgili ilgisiz başka kişilerin mal varlığını açıklama şovları da devam edecektir. Elbette AK Parti içinde "muhalif" diye tanımlanan bazı milletvekillerinin bu yöndeki eylemleri daha dikkat çekici olacaktır!.. Diğer taraftan siyasi üslup da rahatsız edici bir hal almaya başladı. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu bir taraftan mal varlığını açıklarken, bir yandan da hükümeti ve Başbakanı hedef alarak "kıvırtmayın..." gibi argo ifadeler kullanıyor. Oysa haberlere göre Erdoğan, kendisi için benzer ifadeler kullanan CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç'u; "edep-adap dışı" sözlerle saldırıda bulunduğu için mahkemeye veriyor. Anlaşılan o ki, Erdoğan'ın avukatları biraz fazla mesai yapacak galiba! Şüphesiz bu tarz bir siyasi üslubu Türk halkının tasvip etmesi mümkün değildir. Ana muhalefet lideri Baykal, dün partisinin grup konuşmasında çok keyifli bir görüntü sergiledi. Başbakan'ın CHP'nin mal varlığı ve kendisinin Kıbrıs konusundaki beyanları ile ilgili söylediklerini, bol esprilerle birlikte kendi açısından yorumladı. Doğrusu, bilinen hitabet gücü ile, kendisini dinleyen partilileri hayli memnun da etti... Ancak Baykal'ın parti grubundaki konuşması, ülke siyasetine hangi oranda etki eder? Mesela bugün-yarın Maliye Bakanı hakkında vereceklerini söylediği gensorudan bir sonuç almaları mümkün mü? Bu gensoru hükümetin politikalarını etkiler mi? Tabii ki, hayır. Nitekim en fazla polemik konusu olan Galataport ihalesi ile ilgili olarak, Erdoğan hükümetin kararlılığını açıkladı. "İhaleyi YPK değil, ben onaylarım" dedi. Belki bazıları Başbakanın bu ifadesini 14. Lui'nin "Devlet Benim" sözüne benzetecektir! Ancak, ihale ile ilgili hükümet kararının değişmeyeceği anlaşılmıştır. İktidarın muktedir olması da, kararlı olmasıdır zaten. Bu arada Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener'in Galataport ihalesini imzalamaması da çok değişik yönlere çekilmek istenecektir. Hükümet içinde "derin görüş ayrılığı olduğu..." yolunda birtakım yorumlar da yapılabilir. Bütün bunlar, yukarıda belirttiğimiz esas maksada matuf olacaktır. Esas maksat bir erken seçimi zorlamaktır, daha doğrusu 2007 yılkındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini bu Meclis'e yaptırmamaktır. AK Parti iktidarı bu hususu dikkatten kaçırırsa, yanlışa düşebilir ve muhalefete de kozlar verebilir!.. Herhalde AK Parti kurmayları, son günlerdeki tartışmaları bu açıdan değerlendirme gereği duyacaklardır. Senenin başında, dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur: İyi bir trendde giden ekonomiyi tedirgin edecek veya ürkütecek bir atmosferin oluşmasına meydan vermemek... Seçim istemediğini çok açık biçimde ve sık sık açıklayan iş âleminin gösterdiği hassasiyeti, politikacılar da duymalıdır. Türkiye kriz ortamından uzaklaşmışken ve yabancı sermaye istenen şekilde Türkiye'ye ilgi duyarken; bu olumlu tabloyu bozacak lüzumsuz maceralara ne iltifat edilmelidir, ne de böyle bir şeye fırsat tanımalıdır!.. Hali hazırda telaş edilecek bir durum yoktur. Ama her zaman dikkatli olmakta fayda vardır. Çünkü geçmişte bazı iktidarlar, yapmamaları gereken hatalara bazı dikkatsizlikler sonucu düşüverdiler. Sonuç hem kendileri hem de ülke için iyi olmadı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.