Bu ülkede oldum olası, askeri cenahtan yapılan açıklamalarda hep ciddi problemler yaşandı... Anlatım bozukluğu, mantık hataları, yanlış ve eksik bilgi vs. bir yana dursun; bahse konu açıklamalar özü itibariyle, anayasa ve kanunlara aykırı olması, demokratik rejime müdahale niteliğini taşıması; dolayısıyla ülkeyi siyasal krizlere, istikrarsızlıklara, derin ekonomik buhranlara sürüklemesi açısından daima büyük sıkıntılara yol açtı!.. Bizde kimi askerler muvazzaflığında konuşur. Kimisi görev süresince susar ve tam emekli olmak üzere iken, yahut emeklilik töreninde konuşur. Kimileri de emekli olduktan sonra konuşmaya başlar. Hangi evrede olursa olsun fark etmiyor, hemen hepsinin konuşmasında gerçekçilik ve inandırıcılık problemi var... Acaba neden? Sebep eğitim meselesi mi, zihniyet meselesi mi, yoksa bilmediğimiz daha başka faktörler mi söz konusu? Yeri gelmişken şunu da belirtelim, nedense askerler hep belli medya organlarına konuşmayı tercih ederler. Bunu değişik açılardan değerlendirmek mümkün. Öncelikle bir özgüven meselesi karşımıza çıkıyor. Yani askerler herkese görüşlerini açıklayacak medeni cesarete sahip görünmüyor. Ancak kendilerince "güvenilir" sayılan, sadakatleri test edilmiş(!), açıkçası "apoletli" diye de meşhur olan medya leşkerleri ile görüş paylaşmayı seçiyorlar... Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ, emekliliğine kısa bir müddet kala, Star Televizyonuna büyük tartışmalara yol açan bir açıklama yaptı. Sayın Başbuğ'un neredeyse her cümlesi eleştiriye davetiye çıkarıyor. Zaten medya organlarında da bunun yansımaları açıkça görülüyor. Özetle, ölü ve yaralı militan sayısını toplayıp "...26 Yılda beş defa terör örgütünü bitirdik...." şeklinde yaptığı çıkarımdan tutun da, faili meçhul cinayetlerden yargılanan ve hakkında birkaç defa müebbet hapis cezası istenen albayı savunmasına; TSK hakkında yapılan kimi eleştirileri vatan hainliği ile nitelendirmesine kadar, konuşması baştan aşağı, hukuken ve mantıken problemli! Başbuğ'un bu konuşması, daha önce Bandırma'da bütün kuvvet komutanlarını yanına alıp yaptığı konuşma, keza Ankara'da yine bütün komutan ve karargah subayları ile birlikte basın toplantısı düzenleyip; boş law silahını elinde göstererek, "Bakınız, bu borudur..." diye iddialara cevap vermeye çalışmasında olduğu gibi, esasen matuf olduğu maksadı izah etmekte yetersiz kalmakta. Oysa Genelkurmay Başkanlarının konuşmaları hem maddi hem manevi yönden daha dikkatli hazırlanması ve elbette daima hukuk zemininde icra edilmesi gerekir. Bu açıdan asker konuşmaları, Türkiye'nin en önemli meselelerinden biridir ve mutlaka hal yoluna konulmalıdır. Diğer taraftan şu sıralarda, bir muvazzaf amirale ait olduğu iddia edilen bir ses kaydı ortalıkta dolaşıyor... Bu kayıtta Türk milletinin örf, adet ve inanç değerlerine büyük saygısızlık ve hakaret var. Şayet iddia edildiği üzere, bu ses kaydı o amirale ait ise, TSK açısından işin vahameti ortadadır. Elbette bireylerin suç ve kabahati bütün olarak Orduya mal edilemez. Ama Ordu da içindeki çürükleri ayıklamadıkça, daha fazla yıpranmaktan kurtulamaz! Dost acı söyler...