Bu Meclis'in yeni anayasayı yapmaması için, hiçbir sebep mevcut değil, hiçbir gerekçe de geçerli olmayacak. Bundan böyle artık telaffuz edilmemesi gereken, 'Kurucu Meclis' veya 'Danışma Meclisi' gibi itirazlar, azınlıktaki bazı anayasa hukukçularının fazlasıyla ayrıntı niteliğindeki teorik laflarından ibarettir. Böyle önemsiz tartışmalarla, asla vakit kaybedilmemelidir. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün; "Anayasa çalışmalarında üslup ve usul hatalarından kaçınılması..." yolundaki ikazları, kesinlikle dikkate alınmalı ve bu türden hatalarla süreç baltalanmamalıdır. Milletimiz bu Meclis'ten mutlaka yeni bir anayasa yapmasını bekliyor. Nokta! Bu konuda herhangi bir mazereti de kabul etmeyecektir. İktidar ve muhalefet partileri, bu hususu katiyen göz ardı etmemeli. Gel gelelim CHP ve MHP'nin Grup Başkanvekillerinin söylemleri, insanı kuşkuya sevk ediyor... Başbakan Erdoğan'ın, 'Yeni anayasa 2012'nin ikinci yarısına kadar hazırlanabilir...' yollu açıklamasını; CHP'li Akif Hamzaçebi hemen, "Bunların uzlaşmaya niyetleri yok..." diye yorumlayıveriyor. Doğrusu bu yorum beni hayli endişelendirdi. Zira böyle bir yaklaşım, öküzün altında buzağı arama anlamına gelir!.. Hamzaçebi'nin üslubu, Ana Muhalefet Partisi'nin anayasa çalışmalarından kaçmak için sudan bahaneler aradığı intibaını veriyor. Umarım yanılıyorumdur. Ne CHP, ne MHP ve ne de BDP; yeni anayasa konusunda değişik hesaplara girmemeli, küçük ayak oyunlarına iltifat etmemelidir. Böyle tavırlar hiçbirine hiçbir şekilde puan kazandırmaz. Bunu peşin peşin hatırlatalım. Zira Türk demokrasisi, sivil anayasa imtihanında başarısız olursa, bunun faturası sadece iktidara kesilmeyecektir... Ona göre herkes hesabını iyi yapsın. Doksan yıl sonra gelen büyük fırsatı değerlendiremezsek, hakikaten bu ülkeye çok yazık olur. O yüzden, AYAK OYUNLARINA HAYIR diyoruz! KÜRESEL VİZYON VE AKSİYON... Türkiye, 'küresel aktör' olma iddiasına uygun biçimde, dış politikadaki hamlelerini sürdürüyor. Başbakan Erdoğan, iki haftadan az bir zaman içinde Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünü, Kuzey Amerika'yı, Balkanları dolaştı. Ayağının tozu ile bu defa Afrika'nın en güneyine uzanıyor. Sizler bu satırları okurken, biz Sayın Başbakanla birlikte, 'Kara Kıta'nın en uç noktasındaki önemli merkezde, diplomatik temas trafiğini izlemeye çalışıyor olacağız. Erdoğan'ın buralardan vereceği mesajları ve Güney Afrika ile ilgili diğer notları, sonraki yazılarda sizlere ulaştırmaya çalışacağız. Yaklaşık elli milyon nüfusu (yüzde 79.5'i siyahi, yüzde 9'u beyaz, yüzde 9'u melez ve yüzde 2.6'sı Asyalı...), kişi başına 10 bin küsur dolarlık milli geliri, tam on bir tane resmî dili ve üç tane başkenti ile (Pretoria Yürütme, Cape Town Yasama ve Bloemfontein Yargı) ile Afrika'nın en güçlü devletlerinden biri olan ve dünya siyaset dengelerinde önemli rol oynayan Güney Afrika Cumhuriyeti ile ilişkilerimizin gelişmesi, küresel ölçekteki etkinliğimiz açısından şüphesiz önem arz ediyor...