İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı Avi Mizrahi, haddini çok aşan küstahça bir laf etti... Mizrahi güya, Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta Şimon Perez'e; "Öldürmeye gelince siz iyi bilirsiniz..." şeklinde verdiği cevaba karşılık Türkiye'yi geçmişteki olaylarla itham etmeye kalkıştı. Hani yalan sözler ve saçma sapan davranışlar için, hep denilir ya; "Mızrak çuvala sığmıyor..." Gerçekten Mizrahi'nin, "Erdoğan aynaya baksın..." gibisinden yaptığı sivrilik, tam da bu türden. Gerçi Mizrahi'nin hak ettiği cevap, derhal Genelkurmay Başkanlığından verildi. Ardından Dışişleri Bakanlığı'nın verdiği nota da, muhataplarına durumun ciddiyetini anlatmış olmalı!.. Nitekim İsrail Ordusundan yapılan açıklamada, Mizrahi'nin sözlerinin kendi kişisel görüşleri olduğu ve hiçbir şekilde İsrail Ordusu ile ilgisi bulunmadığı belirtilmiştir. Diğer taraftan İsrail gazetelerinde, Mizrahi'nin yaptığının çok çirkin bir şey olduğu ve adı geçenin görevinin, asla İsrail politikalarını formüle etmek olmadığı ifade edilerek, bu gibi yanlış hareketlerin iki ülke arasındaki ilişkilere ne derece zarar verebileceği hatırlatıldı. Avi Mizrahi, Erdoğan'a cevap vermeye kalkışmadan evvel; kendi ırktaşı olan Profesör Avi Shlaim'in dediklerine baksa iyi ederdi. Belki kendisini ve ülkesini böyle zor duruma düşürmezdi... Peki niçin "İsrail haydut bir devlet oldu..." diyor, hem İsrail hem İngiliz vatandaşı olan Oxfordlu Avi Shlaim? Cevabını şöyle açıklıyor: "Ben uluslararası ilişkiler hocasıyım. Akademik dünyada 'haydut devlet' tanımı için üç değişken var. Uluslararası hukukun sürekli ihlali, kitle imha silahları sahipliği ve siyasî gayeler için sivillere terör uygulanması. Bu üç kriteri de İsrail yerine getiriyor..."(Zaman Gazetesi 7 Şubat 2009). Evet her şey gayet açık ve net değil mi? Değerli iş adamlarımızdan sayın Ender Arvas da gönderdiği yazıda, İsrail'in; seçim propagandası için, ordusu, tankı-topu ve uçağı olmayan Gazze halkına karşı; tank, top, uçak ve koca bir ordu ile saldırıp bin beş yüzden fazla insanı öldürmesinin soykırım olup olmadığını soruyor ve şu yorumu yapıyor: "Perez, Davos'ta Gazze saldırısına gerekçe gösterdiği Hamas'ın soba borusundan bozma roketlerinin, halkı öldürmediğini ama korkuttuğunu itiraf etmiştir. Bu roketler, İsraillileri korkutmuş olabilir. Ama elinde nükleer silah olan İsrail'in, Gazze'de silahsız ve sivil halka karşı kitle imha silahlarını; fosforlu bombaları, misket bombalarını kullanması bütün bölgeye dehşet saçmıştır... Vaktiyle Saddam'ın nükleer silah yaptığı hezeyanları uydurulurken, böyle bir Irak'ın ta İngiltere ve ABD için tehdit olduğu ve bunun için işgal edilmesi gerekçesi düşünülürse, bölge halkı olarak bizim İsrail'in elindeki atom silahı ve davranışlarından dehşet duymamamız saflık ya da akılsızlığımızın ispatı olmaz mı? İsrail'in dehşet verici bu son hareketi, bölgedeki devletlerin atom bombası edinme arzusunu arttırmaktadır... Zira bazılarında finans, bazılarında sanayi ve teknoloji var. Bunlar bir araya gelse, bölge atom bombası deposu haline gelebilir... Ne dehşet verici bir tablo! Acaba Perez bu tablo karşısında daha güvenli bir dünya hayal edebilir mi?"