Başbakan Erdoğan Irak'tan döner dönmez ayağının tozu ile Londra'nın yolunu tuttu. Erdoğan'dan bir gün önce, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Libya ile ilgili konuları görüşmek üzere toplanan ve kırka yakın ülke temsilcilerinin iştirak ettiği konferans için zaten Londra'da idi. Bağdat-Londra hattında diplomatik temaslar yoğun şekilde devam ederken, Orta Doğu'nun dört bir tarafında da maalesef kan, ateş ve huzursuzluk hüküm sürüyor. Başbakan Bağdat'tan sonra Necef ve Erbil'de gezisini sürdürürken, Saddam Hüseyin'in doğum yeri olan Tikrit'te İl Meclisi silahlı kişiler tarafından basıldı ve konsey üyeleri rehin alındı. Çıkan çatışmalarda eylemciler de dahil en az 45 kişi hayatını kaybetti. Yüze yakın yaralı var. Aynı şekilde Bağdat'ta Erdoğan'ın gezisini izleyen bazı Türk gazetecilerin de kaldığı otele bombalı saldırı düzenlendi. Bir kişi öldü, dört kişi yaralandı. Libya'da ise Sirte, Bin Cavad gibi şehir ve kasabalar aynı gün içinde birkaç defa el değiştiriyor... Hava gücü tamamen imha edilmiş olmasına rağmen, Kaddafi taraftarlarının karadaki saldırıları şiddetini kesmedi. Misrata şehrindeki kuşatmaları bir türlü kırılamadı. Hatta katliam tehlikesinden söz ediliyor!.. Suriye'de ise günlerdir devam eden gösteri ve çatışmalarda kaç kişinin öldüğü bilinmiyor. Aynı şekilde Bahreyn ve Yemen'de gerginlik ve karışıklıklar bütün şiddetiyle devam ediyor. Birleşmiş Milletler ve NATO, Libya'da Kaddafi'nin merkez figür olduğu kaosa bir çözüm bulmaya çalışırken, Küresel aktörler de bir taraftan kendi hesaplarına hamle üstüne hamle yapıyorlar. Esasen 26 Şubat'ta alınan 1970 sayılı ateşkes ve yaptırım kararındaki, Kaddafi'yi Uluslararası Ceza Mahkemesi önüne çıkarma hükmü, işleri ta başında içinden çıkılmaz hale getirdi. O kararla Kaddafi'ye kaçış yolu bırakılmadığından, berikinin direnmekten başka çaresi de kalmıyordu! Şimdi BMGK'nin bu kararı ortada dururken, Katar Başbakanı'nın Kaddafi'yi istifaya davet etmesi fazla anlamlı gelmiyor. Libya'ya müdahale kararı çerçevesinde, Türkiye'nin çok önemli görevler üstlendiği bir dönemde; Başbakan Erdoğan İngiliz mevkidaşı James Cameron ile hem iki ülke ilişkileri, hem de sıcak gündemle alakalı görüşmelerde bulunacak. Son yıllarda Türkiye -İngiltere ilişkilerinde, önemli ilerlemeler gözleniyor. Özellikle AB ile yürütülen müzakere sürecinde, Fransa ve Almanya ülkemize karşı son derece menfi tavırlar içerisinde iken, İngiltere tam aksine hayli olumlu bir yaklaşım sergiliyor. ABD'nin en önemli stratejik müttefiki olan İngiltere, uluslar arası konularda her zaman özel bir ağırlığa sahip ülke... Dolayısıyla Sayın Erdoğan'ın James Cameron ve Yardımcısı Nick Clegg ile AB üyelik süreci, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler; Kıbrıs ve G -20 konularında yapacağı görüşmeler büyük önem taşıyor. Erdoğan, siyasi konuların dışında ekonomik alanda da, önemli toplantı ve etkinliklere katılacak. Bu arada DEİK ve Türk -İngiliz İş Konseyi tarafından düzenlenen Türkiye ile Büyüme (Growing with Turkey" etkinliği kapsamında yapılacak "CEO FORUM" iştirakçilerini de kabul edecek. Başbakan ve beraberindeki heyet, İngiltere temaslarında, enerjiden turizme, bilişim sektöründen müteahhitlik hizmetlerine kadar pek çok ekonomik alanda işbirliği imkanlarını müzakere edecek. Bu konudaki notları ayrıca aktaracağız.