Anayasa meselesini mutlaka sıcak tutmak gerekiyor... Zira Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacı kaçınılmaz. 12 Haziranda sandığa atılan oyların yüzde doksan beşi, Meclis çatısı altında temsil ediliyor. Böyle elverişli siyasi tabloyu, ülkemiz bir daha kolayca yakalar mı, bilinmez. Şu halde bu fırsat asla heba edilmemeli. Bu sebeple kamuoyu, özellikle sivil toplum kuruluşları; medya, yeni anayasa yapma konusunda çok titiz bir izleme yapmalı. Rehavete kapılmamaları için, siyasi partilere aralıksız baskı uygulanmalı! Hatta bana kalırsa, Meclis'teki bütün partiler, anayasa için topluma taahhüt niteliğinde, kendilerini bağlayıcı bir deklarasyon yayınlamalı... Böylece yarın öbür gün, minderden kaçma veya ipe un serme yolu da, kapanmış olur. Bakınız, bu Meclis'in en önemli görevi; sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasayı hayata geçirmesidir. Bunun yolu da mutlaka ama mutlaka uzlaşmadan geçiyor... Bütün partilerin öncelikle uzlaşma noktasında, samimi bir niyet ve kararlılık ortaya koyması gerekiyor. Gerisi, işin teferruatı. Başbakan Erdoğan, balkon konuşmasında, anayasaya dair açık ve net bir mesaj verdi. Bunun için muhalefetle uzlaşma arayacağını beyan etti. Lakin iktidar partisi, sadece uzlaşma aramakla kalmamalı, bu konuda ısrarcı ve inatçı olmalı! Kemal Kılıçdaroğlu da, uzlaşma için kapılarının açık olduğunu bildirdi. Bu çok olumlu bir tavır. Ancak daha da güçlendirilmesi gerekir. CHP, ana muhalefet partisi olarak, yeni anayasa hususunda en az iktidar kadar, hevesli ve gayretli olmalı... Ufak tefek bahaneler, yöntem sorunları veya basit görüş ayrılıkları, uzlaşmaya mani teşkil etmemelidir. MHP'nin yeni anayasa konusunda fazla istekli olmadığı algısı var. Devlet Bahçeli'nin "Önce taslağı görelim..." sözlerinden, sanki bahane arama niyeti seziliyor! Eğer bu algı doğru ise, MHP cenahından pek bir katkı gelmeyecek demektir ki, bu son derece olumsuz ve düşündürücü bir durumdur. MHP, esasen çok kritik bir rol oynayabileceği anayasa meselesinde, topu taca atmamalı. Bu noktada hiçbir gerekçe, kaçış bahanesi olamaz. Çünkü ilk defa bir sivil anayasa yapılacak. O yüzden, MHP mutlaka sonuna kadar sürecin içinde olmalı ve tarihî rolünü oynamalıdır. BDP'ye de bu dönemde büyük sorumluluk düşüyor... Kürt meselesine köklü bir çözüm bulmanın yolu, yeni anayasadan geçiyor çünkü! Dolayısıyla BDP, bildik üslubunu terk etmeli, süreci tıkayıcı değil, kolaylaştırıcı olmalı. Gecikmiş Kürt milliyetçiliğini temel alan politikalarla bir yere varılamayacağını anlamalı ve ona göre yapıcı bir dil kurmalı. Ancak böylelikle terör, ülke gündeminden çıkar, gerçek bir toplumsal barış sağlanabilir. Fakat BDP eski yanlışlarını bırakmayıp, kimi dayatmalarda bulunmayı sürdürürse, kesinlikle hem kendi kaybeder hem bütün memleket kaybeder... Tek yol uzlaşma, uzlaşma, uzlaşma! Başka yolu yok!