Batı dünyası soykırıma seyirci!..

A -
A +

Gazze ablukası hiç şüphesiz insanlık tarihinin bir kırılma noktasıdır… İki milyonu aşkın insanı toptan imha etmek gibi bir soykırım tehdit ve tehlikesi Gazzelilerin başı üzerinde sallanıyor. Ve dünya bu vahşet karşısında dilsiz şeytan gibi! Tabii sadece Gazze’de değil, bütün Filistin topraklarında vahşet on yıllardır devam ediyor. Dün cuma namazı sırasında, sadece Kudüs’te; Mescid-i Aksa ve çevresinde yaşananlar bile, İsrail zulmünün ne kadar katmerleştiğini yeterince anlatıyordu… Müslümanlar, en mukaddes üçüncü cami olan Mescid-i Aksa’ya yine sokulmadı. Sokaklarda namaz kılan Filistinlilerin üzerine polis atlarının sürülmesi, plastik mermi ve gaz bombaları ve mahiyeti bilinmeyen pis kokulu kimyasal madde atılmak suretiyle, insanların nefes dahi alamayacak hâle gelmesi, on yıllardır yaşanan vahşetin sıradan bir tekrarı idi. Bunları zaten yıllardır her gün televizyon ekranlarından seyrediyorsunuz. Fakat bu defa başta Gazze olmak üzere, İsrail; Filistin halkının tamamen ortadan kaldırılması gibi korkunç bir soykırıma hazırlık yapıyor.

 

Sekiz günden beri Gazze’ye binlerce ton bomba yağdıran İsrail, tamamen kuşatma altına aldığı bölgenin kuzeyinde bulunan bir milyon yüz bin kişiyi sürgün ederek, orayı tamamen boşaltmak istiyor. Bunun için Gazzeli sivillerin evlerini terk etmesini istiyor. Bir taraftan katliam diğer taraftan sürgün… Etnik temizlik ve soykırımın başka tarifi var mı? İşte bütün bu insanlık suçlarına rağmen, Batı dünyası hâlâ kayıtsız şartsız İsrail’in arkasında olduğunu tekrarlıyor. Bütün Filistinlileri Hamas teşkilatı içine sokup kin kusuyor. Batı vicdanının hangi sermaye ile satın alındığını ayrıca belirtmeye gerek var mı?

 

İsrail Sağlık Bakanı, yaralı Filistinlileri asla tedavi etmeyeceğiz diyor, diyebiliyor. Hani nerede insanlık, nerede savaş hukuku, nerede sivillerin can güvenliği, nerede Cenevre Anlaşması? Falan filan!.. İşin içinde İsrail olunca, hukuk mukuk diye bir şey kalmıyor. İnsani değerler zaten hiçbir şey ifade etmiyor. İnsanların su ve gıdadan mahrum bırakılması hangi dinde geçerli? Ama İsrail bunu rahatlıkla yapabiliyor. Kara propaganda ile Filistinliler şeytanlaştırılıp, akabinde her türlü melanet işlenebiliyor. Bakınız İsrail askerî makamları yalanladığı hâlde, ABD Başkanı Joe Biden, hiç utanmadan bebeklerin kafasının kesildiği yalanını tekrarlıyor. Böylece kara propagandaya kılıf bulunuyor… Ne diyor Biden? “Hamas aynen DEAŞ gibi…” Yani kafa kesiyor. DEAŞ’ın en büyük özelliği neydi? Çok teknik çekilmiş ve montajlanmış videolarla dehşet salmak. Kafaların kesilip kesilmemesi ikinci planda. Önemli olan görüntülerdi değil mi? Peki, DEAŞ’ı kim kurdu, besledi, büyüttü? DEAŞ üzerinden, kim Irak ve Suriye’de kirli işler devşirdi? Cevabını çok açık ve net biçimde eski ABD Başkanı Trump veriyor. Ne diyor peki? “DEAŞ’ı Obama ve Hillary Clinton kurdurdu…” Evet, aynen böyle diyor. Kirli tezgâhlar hep böyle kuruluyor! İsrail Başbakanı sadece üç hafta önce, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Filistin’in içinde yer almadığı bir harita gösterdi ve Yeni Orta Doğu'nun nasıl şekillendirileceğini kendince anlattı. Hatırlayınız… Şimdi de o haritanın yeniden çizilmesi için gerekli altyapı tamamlanıyor? ABD uçak gemisiyle birlikte koca bir filoyu niçin gönderdi o bölgeye? Biden ve Netanyahu ağız birliği içinde, Hamas aynen DEAŞ gibi bitirilecek diyorlar.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ısrarla soruyor: Amerika uçak gemisini niye gönderiyor? O cenahtan yarım ağızla izahlar yapılıyor. İran vs. Ama bu konularla biraz ilgilenenler nelerin pişirildiğini gayet net görebiliyor… Her neyse… Amerika Kore savaşına girerken de, Vietnam’da savaşırken de uçak gemilerine sahipti. 500 bin asker ve tam 7 bin uçak ve helikopter kullandığı Vietnam’da sonuç ne oldu? Irak işgalinin neticesi ne oldu? ABD’nin stratejik filo ile verdiği mesajlar ilgili çevreler tarafından not ediliyor elbet. Keza İngiliz Kraliyet Donanmasının bölgede boy göstermesini de; Birinci ve İkinci Körfez Savaşlarında olduğu gibi, İngiltere, Amerikan askerî gücü üzerinden büyük menfaat devşiriyor. Ama şunu bir kere daha hatırlatalım. Evdeki hesap her zaman çarşıya uymayabilir! Amerika ve beraberindeki NATO gücü, yirmi yıl savaştıktan sonra; Afganistan’da, piyade tüfeğiyle savaşan Taliban karşısında amiyane tabiriyle ‘madara’ olup, utanç verici şekilde geri çekildi. Filistinlilerin de tankı topu yok. Sapan taşı ve en büyük silah olarak, sınırlı sayıda piyade tüfeğiyle savaşıyorlar. İsrail’in elindeki devasa cephanelik yetmiyormuş gibi, ABD 1973’te olduğu gibi, hava köprüsü kurarak İsrail’e gelişmiş mühimmat takviyesi yapıyor. Ve İsrail bir kısmı yasak olan bu silahlarla Gazze’yi yakıp yıkıyor. Gazze daha önce en az yirmi kere olduğu gibi, alev alev yanıyor. Fakat ne yazık ki bu defa çok daha korkunç biçimde yanıyor. Kim bilir, belki de Filistin Devleti Gazze’nin küllerinden doğar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.