İlk turda bitseydi elbette yahşi olacaktı! Gelgelelim Anayasada, ikinci tur hükmü böyle durumlar için tesis edilmiş. Seçmen iradesinin kati şekilde tecelli etmesi için, yüzde elli oranının aşılması ilk turda mecburi kılınmış. Dünyanın birçok ülkesinde de bu böyle… 28 Mayıs günü seçmen eksik kalan kısmı tamamlayacak. Bu arada necip milletimiz pazar günü, bütün dünyaya bir kere daha ders verdi. Aylardan beri, ülkemiz aleyhine çirkin ve seviyesiz propaganda yapmaktan utanmayan Batı medyası ve onun kiralık kalemleri, acaba halkımızın ortaya koyduğu demokratik davranış karşısında, biraz olsun utanırlar mı? Elli sekiz milyon küsur oyla, yüzde 89 mertebesinde bir katılımın olduğu, asayiş durumuna halel getirecek en ufak bir vakanın cereyan etmediği, herkesin son derece olgunluk ve nezaket içinde vatandaşlık görevini ifa ettiği bir örnek seçim… Türkiye’yi siyasi yönetim yönünden antidemokratik ve otoriter diye yaftalamaya kalkışan, Sayın Cumhurbaşkanımıza, küstahça diktatörlük ithamında bulunan mahut çevrelerin, bize karşı bu aşağılık yaklaşımlarından vazgeçmelerini beklemiyoruz elbet. Lakin onların beklediği sonuçlara asla fırsat ve imkân vermemek adına, 14 Mayıs seçimleri çok mükemmel bir ders teşkil etmiş oldu.
Türkiye’nin büyümesi ve güçlenmesinden hoşlanmayan küresel güçler, içerideki vesayetçi kliklerle iş birliği ve dayanışma içinde; seçimler dâhil, her fırsatta aleyhimize tuzaklar kurmaya yelteniyor. Sosyal medyadaki troller üzerinden yürütülen, sanatçı kisvesiyle ortalıkta dolaşan uçuk-kaçık tiplerin de şöhretlerinden istifade ile devlet ve milletimize ayar vermeye çalışıyorlar. İşte bu sebeple, 14 Mayıs şamar olup onların çirkin suratlarına inmiştir… Bu şamar, Türkiye Yüzyılının önüne engel koymak isteyen herkese unutulmayacak ders niteliğindedir. Diğer taraftan, kiralık kalemlerin her durumda millî değer ve menfaatlerimize aykırı söylem ve eylemlerde boy göstermesini, halkımız kanıksamış olduğu için, bunların bir kıymetiharbiyesi yoktur. Öyle olduğu içindir ki, nice zamandır yapılan her türlü tezvirata rağmen, 14 Mayıs seçimlerini rayından çıkaramadılar, milletimizin fikrini çelmeye muvaffak olamadılar. Küresel güçlerin haricen fonladığı medya dünyasındaki “aparatlar” ile yukarıda işaret ettiğimiz sözde sanatçı tipler, karın ağrısı çekmeye devam etsin. Türkiye yoluna devam edecektir.
Anketçilerin şişirme tahminlerine aldanan Millet İttifakı, aldığı sonuçla bir kere daha hayal kırıklığına uğradı. 21 senelik iktidar yıpranması ve yorgunluğuna rağmen, Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti, son yarışı da açık ara önde götürdü. Meclis çoğunluğunun Cumhur İttifakı’nda olması, istikrar ve güçlü iktidar hesabına, büyük avantaj. 28 Mayıs’ta Erdoğan’ın, sahip olduğu bu avantajların da katkısıyla, yüksek bir oy oranıyla yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin önünde engel yoktur. Zira 14 Mayıs günü Erdoğan’a oy vermiş seçmenin, 28 Mayıs’ta tutum değiştirmesi için bir sebep yoktur. Ama Millet İttifakı’nın adayı olan Kılıçdaroğlu için durum böyle değil. Millet İttifakı’nın bileşenleri birinci turda hayal ettikleri sonucu yakalayamamanın sıkıntılarını, bundan sonra daha çok çekecektir. CHP, İyi Parti ve diğerlerinde şimdiden rahatsızlıklar başlamıştır. On dört gün sonra sandıktan çıkacak sonuçlarla birlikte, Türkiye siyaseti 2002 yılında olduğu gibi âdeta resetlenecektir…
Hatırlanacağı üzere, AK Parti’nin ilk defa iktidar olduğu 2002’de, partileri baraj altında kalan birçok siyasi isim denklem dışı kalmıştı. Yine öyle olacaktır. Bu bakımdan Kemal Kılıçdaroğlu için alan ve zaman süratle daralmakta. Aynı durum Meral Akşener, Temel Karamollaoğlu ve Ahmet Davutoğlu için de söz konusu. Anlayacağınız AK Parti 21 sene sonra, bir kere daha siyaseti radikal biçimde şekillendirecek. Bu arada daha önce hazırlığı yapılan ve uygulamaya koyulmamış olan, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminde, gerekli revizyonun yapılması önem arz etmektedir. Türkiye yüzyılı için harekete geçerken, her adımda engel ve açmazlarla karşı karşıya gelmemek için, sistemin ideal biçimde tanzim edilmesi gerekmektedir. 28 Mayıs’ta yapılacak ikinci tur seçimlerde ortaya çıkacak sonuçlar, sonraki döneme dair köklü değişiklik ve reformlar için yardımcı olacaktır.
Türkiye’ye karşı giriştikleri propagandaları ters tepen harici odaklar, ister istemez bir muhasebe yapmak durumunda kalacaktır. Nitekim 14 Mayıs seçimleri öncesinde her türlü tezviratı yapan odaklar, sandıkta ortaya çıkan netice karşısında geri vites yapmak mecburiyetinde kaldılar. Sayın Erdoğan’ın şahsına karşı kullandıkları dili değiştirme ihtiyacı hissettiler. Bu da onlara esaslı bir ders oldu… Evet, ADAM YİNE KAZANDI!..