CHP genel başkan yardımcısı Prof. Süheyl Batum, anlaşılan siyasete alışıncaya kadar daha pek çok çam devirecek gibi... Sayın Batum, bugüne kadar bir akademisyen hukukçu olarak televizyonlarda fazlaca arz-ı endam ediyordu ve zaman zaman sivri üslubu ile dikkat çekiyordu. Ancak o vakitler, sadece kendisi adına ve sosyal bilimlerin esnek zemininde rahatça at koşturuyordu. Fakat artık şartlar değişti. Batum, Ana Muhalefet Partisinin genel başkan yardımcısı sıfatıyla konuşurken, her cümlesine; her kelimesine daha çok dikkat etmek zorundadır. Çünkü kurumsal bağlayıcılığı vardır. Yani tabir yerinde ise, siyasi bir bedeli vardır. Süheyl Batum, daha önce de parti yetkili kurullarında tartışılmayan bir konuda (Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın Meclise sokulması...) açıklama yapınca, partisinde sıkıntı yaşandı. Kılıçdaroğlu, "Böyle bir şey yok..." deyince, bu defa Batum; "Benim kişisel temennim idi..." diyerek durumu kurtarmaya çalıştı. Bu yüzden de "lideri gibi çark ediyor" diye istihza konusu oldu. Batum'un Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında sarf ettiği sözler ise, açıkçası skandal niteliğindedir. Ordudan beklediği davranış biçimini göremeyince, onu "içi oyulmuş kof bir yapı" veya "kâğıttan kaplan" gibi, tezyif ve tahkir edici biçimde nitelemek, öncelikle bir Türk vatandaşı için çok sakil bir yaklaşımdır. İşin siyaset ve demokrasi boyutuna gelince, durum daha da vahimdir. Bu sözler artık geride kaldığını (veya kalması gerektiğini) düşündüğümüz, o klasik CHP zihniyetinin, yani CHP+Ordu=İktidar düşüncesinin bire bir yansımasıdır. Demokrasi dışı unsurları devreye sokarak ülke yönetimine hakim olma fikri, bugüne kadar çok zarar verdi. Anlaşılan anayasa hukukçusu Batum ve onun gibi düşünenler hâlâ yeterince ders almamış!.. TSK'dan gelen haklı ve çok yerinde tepki üzerine, Süheyl Batum tornistan ederek durumu kurtarmaya çalışsa da, mızrak çuvala sığmıyor. Çünkü Zonguldak'ta yaptığı konuşmada söylediği sözler, topyekûn orduyu hedef alıyor. Batum'un, Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt'ı kastettim diye tevil etmeye çalışması, doğrusu komik kaçıyor... Hele hele işin içine Bekir Bozdağ'ı, Bülent Arınç'ı ve yargılanmakta olan bir teğmenin davasını karıştırması, hepten tuhaf kaçıyor. Batum'un yanlışlığını kabul edip, doğru dürüst biçimde TSK'dan özür dilemesi gerekir. CHP'de genel olarak bir üslup sıkıntısı mevcut... Muharrem İnce'nin, Hurşit Güneş'in, Süheyl Batum'un, Gürsel Tekin'in ve diğerlerinin konuşmalarından sonra meydana gelen reaksiyonlar, Partideki uyumsuzluğu net bir şekilde açığa vuruyor. CHP'deki acemilik, dağınıklık ve liderin vaziyete yeterince hakim olamayışı, bu türden yalpalamaların bir süre daha devam edeceğini gösteriyor. Nitekim eski CHP'li Tarhan Erdem, Kılıçdaroğlu'nun partiyi yönetemediğini söylüyor. CHP'de lider ve üst düzey yönetim çok hızlı ve sürpriz biçimde değişince, başta Kılıçdaroğlu olmak üzere Parti tavanı pek hazırlıksız yakalandı. Lider ve ekibi bir an evvel, "DEĞİŞEN CHP" adına yeni fikirler ortaya koymaya ve seçimler konusunda iddialı görünmeye çalışırken, böyle yol kazaları yaşanıyor. Şüphesiz heyecan iyi bir şeydir. Ama ülke yönetimine talip olmak da ayrıca çok ciddi bir konudur. Bu işte fazla heyecan ve acemilik tehlikelidir. İnsanın başına ummadık şeyler gelebilir. CHP Yöneticileri, şayet her söylediklerini tavzih veya tekzip etmek zorunda kalmak istemiyorlarsa, daha dikkatli ve özenli konuşmalıdır. Son söz: Genelkurmay'ın açıklamasına tamamen katılıyorum!