Baykal ve "Askeri jargon"...

A -
A +

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal son günlerde darbe ve muhtıra edebiyatına merak sardı!.. Şemdinli olayları ile ilgili olarak düzenlenen iddianame için; Sayın Baykal "Bu Silahlı Kuvvetler'e karşı bir darbe girişimidir..." nitelemesinde bulunmuştu. Ana muhalefet liderinin bu tarz yaklaşımı, her kesimde çok tuhaf karşılanmıştı. Ama anlaşılan Baykal gelen tepkileri ya dikkate almıyor, yahut da doğru algılamıyor... Çünkü aynı Baykal, bu defa Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan günü Meclis Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmayı; "Laikliğe muhtıra verildi..." şeklinde değerlendirdi! Hayda!.. Gelin de işin içinden çıkın bakalım. Bugüne kadar, ülkede gerçekleşen darbe ve muhtıralar; nereden kaynaklandı? Yani bu darbeleri, ihtilalleri kim veya kimler yaptı? Muhtıraları kimler verdi? Yaşı yetmişe dayanan tecrübeli politikacı Sayın Deniz Baykal bunları bilmeyecek durumda mıdır?!. Peki Baykal bile bile yukarıda örneklerini verdiğimiz askeri jargonu niçin kullanmayı tercih ediyor? Acaba sivil politika ve muhalefet üretemediklerinden midir? Doğrusunu isterseniz CHP'nin politika üretmede tıkandığını, Grup Başkanvekili Haluk Koç'un dünkü açıklamalarından da net olarak çıkarmak mümkün... Çünkü Haluk Koç, hâlâ daha Gülbeddin Hikmetyar'la olan fotoğrafı, Ana uçağının kullanımı ve ramazan ayındaki iftar sofralarını işleyerek, iktidara karşı muhalefet yaptıklarını sanıyor! Biz yine Baykal'ın tutumuna dönelim isterseniz: Aynı zamanda Siyaset Bilimi Hocası olan, otuz küsur yıllık politikacı Baykal'a, demokrasinin ve sivil siyasetin önemini anlatacak değiliz herhalde!.. Ama bazı durumları hatırlatmak gerekiyor galiba. Çünkü hafıza-i beşer nisyan ile maluldür... Bugüne kadar darbe ve muhtıralardan en fazla sivil siyaset ve siyasetçiler zarar gördü. Bunların bir kısmını Sayın Baykal bizzat yaşadı. 12 Mart Muhtırası verildiği zaman CHP Genel Sekreteri olan Baykal'ın selefi Bülent Ecevit; (Kendisine acil şifalar diliyorum) buna tepki olarak istifa etmişti. 12 Eylül İhtilali olduğu zaman da Sayın Ecevit, CHP Genel Başkanlığından istifa etmişti. Ancak sıkıyönetim makamları, gazetelerin bu istifa haberini dahi yayınlamasına yasak getirmişti... Sonrası malum! Bütün siyasi partilerin kapatılması ve Zincirbozan maceraları... Baykal da Zincirbozan'a gönderilmişti. Bu hatırlatmayı niçin yapıyoruz peki? Geçen perşembe günü, Kocatepe Camii avlusunda, siyasetçilere gösterilen çirkin tepkiler, bakanları dahi tartaklamaya cür'et edecek kadar kendini kaybetmiş fanatikler... Yani "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları" olan siyasi partilere ve liderlerine karşı ölçüsüz ve seviyesiz, saldırganca tepkiler... Bir kısmı CHP'nin parti arabaları ile taşınan kalabalıktan, Baykal'a da tepki gösterenler oldu. Baykal da bu tepkiden epeyce şaşkınlık duydu... gerçekten tuhaf değil mi? Ama, görülüyor ki, iş çığırından çıkınca; tepkinin kime veya kimlere yöneleceği belli olmuyor. Sayın Baykal o tabloyu bir kere daha gözünün önünden geçirmelidir. Parti liderlerinin yuhalandığı, bakanların fiili saldırıya maruz kaldığı; buna karşılık askerlerin alkışlandığı manzara ne anlama geliyor? İnsanî bir görev için cenaze merasimine gelen bakanlara gösterilen tepkiyi tuhaf bir tebessümle izleyen bazı üniformalı ve sivil zevat; acaba bu tablonun toplumsal barışa, ülke istikrarına ve demokrasi ve hukuk devletine ne kadar uygun olduğunu düşünüyorlar? Bir ülkenin idaresi organize protestolarla ve sokak hareketleriyle ne kadar dizayn edilebilir? Bütün bunları, ana muhalefet lideri olarak Sayın Baykal da, en az iktidar partisi lideri kadar düşünmek ve değerlendirmek zorundadır. İktidara bu şekilde yöneltilen (Tepkilerin haklı veya haksız olma durumunu değerlendirmek ayrı bir yazı konusudur) tepkilerin kendilerine bir kazanç getireceğini düşünüyorsa, Sayın Baykal ve arkadaşları fena halde yanılıyor!.. Unutulmamalıdır ki, sivil siyasetin aşağılandığı; muhalifler de dahil parti liderlerinin yuhalandığı, iktidar mensuplarının hakarete uğradığı yerde, ana muhalefete de bir pay düşer!.. Neticede er veya geç, seçim sandığı halkın önüne konulacaktır. Herhalde ve mutlaka halkımız, sivil siyasete inananlarla, darbe ve muhtıralardan medet umanlar arasında bir ayrım yapacaktır. Geçmişte birçok kere yaptığı gibi...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.