Baykal'ın başka çaresi yoktu!..

A -
A +

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, beklenen istifasını dün verdi ve Ankara'da siyasi dengeler bir kere daha alt üst oldu... Doğrusu Sayın Baykal'ın önünde istifadan başka bir alternatif de yoktu! Baykal'ın dün istifasını açıklarken, yaptığı suçlamaları çeşitli açılardan okumak gerekir. Öncelikle bu suçlamaların siyasi öfke ve kişisel duygularla yüklü olduğunu unutmamak lazım. Bu arada "En çok üzülüyor görünenler, en fazla sevinenlerdir..." türünden suçlamalar, her yöne çekilebilecek cinsten. Bunun içine parti içi muhalefet ve CHP tabelası altındaki kişisel rekabetten tutun da, iktidar-muhalefet arasındaki mücadeleye kadar geniş bir anlam yüklenebilir. Ancak bu suçlama çerçevesinde, iktidar kanadından planlanmış bir komplonun varlığı, akla en son gelebilecek ihtimaldir. Yani böyle bir ihtimal, ihtimal dışı olacak kadar zayıftır! Zira her şeyden evvel, iktidar kanadının Baykal ve partisi ile mücadele etmek için böyle bir yönteme başvurmaya ihtiyacı yoktur. Yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında, AK Parti açık ara CHP'nin önünde çıkıyor. Gelecek seçimler için bakıldığında, bugünkü verilere göre iktidarın en kuvvetli adayı, hatta tek adayı AK Parti görünmektedir. Bu şartlar altında, son sekiz yıllık dönemi de dikkate alınırsa; Erdoğan için, Baykal hiç de zor bir rakip değildir. Tam tersine Erdoğan'ın zaman zaman, "Allah Baykal'ı başımızdan eksik etmesin..." şeklinde; espri yapmasına zemin hazırlayacak kadar, kolay rakiptir. Ancak beri tarafta CHP'nin üst ve alt katmanlarında, Baykal'dan umudunu kesmiş; iktidara gelebilmek veya ortak olabilmek için, devam eden arayışları göz önüne almak gerekiyor. Parti içi sert mücadelelerin zaman zaman kavga ve kopmaların yol açtığı kalıcı husumetleri iyi değerlendirmek gerekir. Parti tüzüğünün adeta dokunulmaz kıldığı lider ve çevresine karşı, yıllardır biriken öfkenin patlama noktasına geldiği de bir sır değildir. 2007 Temmuz'undaki seçim gecesinde, CHP Genel Merkezi'nde Önder Sav'ın şahsında (Zira bir tek o Parti binasında kalmıştı...) Yönetime karşı yükselen öfke dalgalarını hatırlayınız... Baykal'a kimin veya kimlerin komplo kurduğu konusunda, çok çeşitli iddia ve tezler ileri sürülebilir. Ancak Kurultaya iki hafta kala, böyle bir atraksiyonu gerçekleştirenlerin oldukça sıkı bir hesaplama yaptığı ortada. Mevcut statükoyu normal siyasi mücadele ile bozamayacaklarını anlayan birileri, hedefine ulaşmak için müttefikler de arayabilir pekâlâ... Bunun için, kimi yorumcuların dile getirdiği üzere, CHP üzerinden Türkiye'nin iç siyasi dengelerine müdahil olmak isteyen dış odaklar da olabilir pekâlâ! Lakin kale kapısını kimlerin açtığını iyi tespit etmek lazım... Deniz Baykal gibi çok tecrübeli ve birikimli bir siyasi figürün bu şekilde bertaraf edilmesi fazlasıyla trajik bir olaydır. Ancak unutmayalım, bu şekilde olmasa da CHP geleneğinde; geçmişte de çok önemli şahsiyetler saf dışı bırakılmıştır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.