Baykal'ın çağrısı ne anlama geliyor?

A -
A +

"Gel vatandaş gel, kim olursan ol gel, diyoruz. İster sağcı ol, ister muhafazakâr, ister liberal... Gün Atatürk Türkiye'sine sahip çıkma günüdür..." Bu çağrıyı yapan Deniz Baykal; sözlerini şöyle tamamlıyor: "Çanakkale'de ve Sakarya'da olduğu gibi sandıkta da Türkiye'yi kurtaracağız..." Sayın Baykal'ın bu beyanında baştan aşağı tuhaflıklar ve yanlışlıklar var!.. İsterseniz sondan başlayalım; Seçim sandığındaki mücadeleyi (Aslında buna yarış demek daha doğru olur.) Çanakkale ve Sakarya'daki mücadeleye benzetmek ne kadar mantıklı? Daha doğrusu böyle bir mantık olur mu? Çanakkale'de ve Sakarya'da Türkiye kimlerden kurtarıldı? Şimdi kimlerden kurtarılmak isteniyor?! Bu kurtarma nasıl olacak? Çanakkale'de ve Sakarya'da parti mücadelesi mi vardı? O zaman CHP mi vardı?.. Bu tür can sıkıcı soruları çoğaltmak zor değil. Sayın Baykal gibi tecrübeli politikacıların söyledikleri sözlerin ayağının ne kadar yere bastığını hesaplamaları lazım. Aksi halde ya komik duruma düşerler, yahut da inandırıcılığını kaybederler. Laf olsun torba dolsun cinsinden, bazılarının kulağına hoş gelecek diye, önü arkası hesaplanmadan her şey söylenirse; hem de bunu iddialı bir siyasi lider ifade edecek olursa, orada ciddiyet problemi yaşanır... Canım bu bir teşbihtir. Teşbihte hata olmaz... deyip geçilemez. Politik liderler, sadece hamaset değil; siyaset sosyolojisini de göz önünde bulundurmak zorundadır. Kaldı ki, Sayın Baykal siyaset bilimi hocasıdır! Nasıl bir taraftan iktidar partisi mensuplarının söylediği her söz didik didik edilip, olmayan anlam ve sonuçlara çekiliyorsa; burada da en azından yapılan açıklamanın nasıl bir mahiyet arz ettiği irdelenmelidir. Yani seçim sandığındaki yarışı, Birinci Dünya Savaşına veya Milli Mücadele'ye benzeten bu mantık ve bu bakış açısı ta baştan sakattır. "Gün, Atatürk Türkiye'sine sahip çıkma günüdür..." türünden, âdeta bir seferberlik çağrısının yapılması; her şeyden önce Atatürk'ün mirasına sahip çıkma iddiasındaki kişiler tarafından doğru değerlendirilmelidir. "Gel vatandaş!" diye çağırdığınız seçmen, iktidar partisine veya başka bir partiye oy verince, Atatürk Türkiye'si bir tarafa mı gidiyor?! Bunlar inandırıcılıktan uzak, hatta komik şeyler!.. Diğer taraftan; hem "CHP sol ve sosyal demokrat bir partidir..." diyeceksiniz, hem de "Gel vatandaş gel; ne olursan ol gel. İster sağcı ol, ister muhafazakâr, ister liberal..." gibi âdeta halk pazarında satış yapan çığırtkanlar gibi şirinlik yapacaksınız. Bunun da ciddiyetle bağdaşır tarafı yoktur! Onun için de, böyle bir davete kimse icabet etmez. Bir sağcı veya muhafazakâr, hangi şartlar altında solcu bir partiye oy verir? CHP yelpazeyi genişletmek istiyorsa; evvela parti programını, sağcı muhafazakâr veya liberallere de hitap edecek tarzda, değiştirip geliştirmesi lazımdır. Peki CHP bunu yaptı mı? Onu bir yana bırakın, böyle bir çağrıdan Parti Meclisi'nin bile haberinin olup olmadığı belli değil!.. Baykal ve ekibinin bu söylemin devamını nasıl getireceği belli değil. Ama bu haliyle günübirlik bir açıklamadan öteye gitmiyor. CHP lideri 2002 seçimlerinden önce de, "Anadolu solu" gibi bir kavram ortaya atmıştı. O dönemde de yine Mevlana'dan, Hacı Bektaş-ı Veli'den ve Yunus Emre'den mülhem birtakım söylemler geliştirmeye çalışmıştı. Ama hepsi lafta veya kağıt üstünde kaldı o söylemlerin. Çünkü CHP, Baykal'ın o vakitler seslendirdiği gibi kucaklayıcı bir halk partisi değil; devletçi reflekslerle tavır koyan ve bazı kesimleri görüş ve inançlarından ötürü dışlayan bir seçkinci (eklektik) parti görüntüsünden kurtulamadı... Şimdi yine aynı şey mi olacak diye; insanlar ister istemez tereddüt edecektir. Kaldı ki, CHP'nin "sol parti" olma durumu çok tartışmalıdır. CHP, İnönü devrinde "Ortanın Solu"na geçerken de; Ecevit'in İskandinav Sosyalizmi'ne özenmesinden ötürü, sosyal demokrasiyi bile yeterli görmeyip; "Demokratik sol" diyerek partiyi biraz daha sola kaydırma çabaları sürerken de, hep devletçi parti hüviyetini sıkı sıkıya muhafaza etti... Şimdilerde sosyal devlet politikasına paralel iktidar icraatını da; mesela sosyal güvenlik reformunu, mesela ilk ve orta öğretimdeki öğrencilere kitap yardımını vs. en fazla eleştiren ve engellemeye çalışan parti, yine Baykal'ın "sosyal demokrat ve sol parti" dediği CHP'dir. CHP'nin gerçek anlamda halka açılması ve "devlet partisi" hüviyetinden kurtulması, o kadar kolay değildir. Hele böyle dönemsel ve geçici çağrılarla hiç mümkün değildir. CHP Yönetimi'nin bu konuyu çok daha ciddi, samimi ve kapsamlı biçimde ele alması gerekir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.