Yaşanan felaketin büyüklüğünü anlatmaya kelimeler yetmiyor! Görüntüler dehşet verici. Uzmanlar şiddetini 600 atom bombası olarak ifade ediyor. Ama fitne fesat baykuşlarının derdi bu değil!..
Enkaz altından bir can daha çıkarmak için 140 bin küsur insan canla başla çalışıyor… Ve bunun neticesini de alıyorlar. Depremin üzerinden beş tam gün geçmesine rağmen, sıkıştıkları yerden canlı olarak çıkarılan her bir kişi, gönüllerimize ferahlık veriyor. Depremin 102. saatinde dört çocuğu ile birlikte kurtarılan ana ve babanın sevinç ve mutluluğunu, kelimelere sığdırmak mümkün mü? Enkaz altında 90 küsur saat dayanan ve hayata bağlı kalan 10 günlük ve 20 günlük bebekler. Yüzlerce böyle örnek var… Türk milleti yekvücut şekilde, bu felaketin yaralarını en kısa zamanda sarmak için çırpınıyor. Gerçekten bütün dünyaya emsal teşkil edecek bir fedakârlık tablosu sergileniyor. En acil konu, hâlâ enkaz altında sağ kalma ihtimali bulunan canları kurtarmak… İkincisi de yaralı olarak çıkarılan insanların hızla tedavi edilip, sağlıklarına kavuşturulması. Üçüncüsü de deprem felaketine maruz kalmış bütün insanlarımızın bu çetin kış şartlarında barındırılması, sağlıklarının muhafazası. Bunun için de, deprem bölgesinde baş gösterebilecek salgın hastalıklara ve ortam dolayısıyla yaşanması muhtemel sağlık problemlerine karşı gerekli hijyen şartlarının temin edilmesi… İçme sularının temizliğinden tutunuz da umumi tuvalet ve diğer sosyal donatı alanlarının hijyenik şartlarına kadar, zararlı hayvanların üremesine karşı alınacak tedbirler bu cümleden...
Hâsılı AFAD yönetiminin görevleri çok çeşitli ve zor… Enkaz sahasındaki paslı çivilerden yaralanma yoluyla tetanos olma veya aşısı yapılmamış sokak köpeklerinden bulaşabilecek kuduz vakaları, büyük tehlikelere yol açabilir. Bütün bunlara karşı tedbir gerekiyor. Çadır ve konteyner kentlerde yaşayan insanlara verilecek gıdaların sağlıklı olup olmadığının ciddi kontrolünden, psikolojik desteğe muhtaç felaketzedelerin teskin ve tedavisine kadar, onlarca başlık altında yönetilecek hayati konular var… Hâlihazırda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle, belki de dünyadaki en büyük arama ve kurtarma çalışmaları sürerken, bir de bundan sonraki safhalarda karşılaşılacak zorlukların aşılması ve insanlarımızın mağdur olmasının önüne geçilmesi en önemli meseledir. Hükûmet ve AFAD Yönetimi ve ilgili diğer bütün kurum ve kuruluşlar, bu kadar büyük çapta bir hadise ile uğraşırken, şer güçler de boş durmuyor!.. Bunların asıl derdi yaşanan felaket ve insanların çektiği acılar değil. Bunlar düpedüz felaketten fitne devşirme peşindeler. Bu büyüklükteki bir felaketle mücadelede, devlet ne kadar güçlü olursa olsun; yöneticiler ne kadar tecrübeli ve dirayetli olursa olsun, her şeyin baştan sona saat gibi tıkır tıkır işlemesi beklenebilir mi? Böyle bir şey mümkün olabilir mi? Bazı hususların aksadığı başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, yetkililerce de ifade edilmiyor mu? Aksaklık ve eksikliklerin giderilmesi için yapılan iyi niyetli ikazlara kim ne diyebilir ki? Yanlışlara dikkat çekmek vatandaşlık görevidir. Ama "felaket baykuşları"nın uğursuz ötüşleri bundan çok farklı ve o derece de ihanet yüklü!..
“Enkazdan evvela AK Partililer çıkarılıyor…” fitnesini pompalayan ajan provokatörlere ne demeli acaba? Hele hele bu ajan provokatörlerin dış mihraklarla irtibatı ayan beyan ortada iken… Üstelik bu tiplerin bazısı da parti genel başkanı sıfatını taşırken… Felaket zeminine fitne tohumları ekmek isteyen etki ajanlarının sinsi faaliyetlerine çok dikkat etmek şart. Zira durumun vahameti ortada. Fitne kazanını depremden çıkan enerji ile kaynatmak isteyen habis ruhlu yaratıklara Allahü teâlâ fırsat vermesin! Adıyaman’da, AK Parti Milletvekili Yakup Taş, aile efradı ile birlikte enkazda can verdi. Hatay’da, AK Partili vekil Hüseyin Yayman’ın ablası ve abisi dâhil on bir yakını hayatını kaybetti. Yüreği yaralı Sayın Yayman, bu acıların ancak kardeşlik dayanışmasıyla atlatılabileceğini söylüyor… Lakin ihanet şebekelerinin hizmetindeki satılmışlar, yüz binlerce insanımızın acısını alçakça istismar ediyor. Velakin bu alçaklar şunu bilsinler ki, Türk milleti her şart altında birlik ve kardeşlik bağlarını daha güçlendirerek muhafaza edecektir. "Baykuşlar" istediği kadar ötsün, Necip milletimiz bu felaketin yaralarını da çabuk saracaktır inşallah…