Bayramı ve dini anlamak...

A -
A +

Ramazan Bayramı münasebetiyle, toplumda belli bir yere gelmiş ünlü isimlerin çocukluk hatıralarından bahsetmesine bir kere daha şahit olduk... İnsanlarımızın bayramları genellikle; "Eski bayramlar" veya "Çocukluğumuzun Bayramları" formatına taşıyarak anlatmalarını kanıksamış bulunuyoruz. Eskiye duyulan özlem, hatıraların canlanması, artık neredeyse tamamı geçmişte kalan güzellikler vs... Bunların anlatılması hoş, güzel de; bugünün bayramlarının niçin eskiden olduğu gibi yeterince coşkuyla, sevgiyle ve ortak sevinçle kutlanamadığını da irdelemek gerekir değil mi? Bayram mefhumu, sadece çocukların kendilerine alınan bayramlıklarla sevinip coşmaları ile mi açıklanır? İslam Dinine ve onun içinde yer alan kavramlara; öğrenme ve uygulama açısından uzaklaşıldıkça; dolayısıyla bu meselelere yabancılaşma arttıkça, "BAYRAM" gibi çok ulvi mefhumların da içi boşalır, daralır ve sonuçta sadece çocukluk çağlarındaki birkaç tatlı hatıraya indirgenir... Günümüzde hatırı sayılır ve ünlü pek çok zevatın, kendisine bayramlarla ilgili olarak sorulan sorulara yalnızca çocukluk döneminden hatırladığı bir iki hatıra ile cevap vermesi bundandır. Bayram'ın dini, ictimai, harsi; kısaca maddi ve manevi bütün yönlerini bizlere anlatabilecek simaların sayısı günden güne azalıyor. Bu görevi yerine getirmesi beklenen kişiler olarak sadece din görevlilerinin işaret edildiği bir devir yaşıyoruz. Halbuki bayram, sadece din adamlarınca anlatılması ve öğretilmesi ile sınırlı bir konu değildir. Bayramın cemiyet tarafından topyekun yaşanabilmesi için, fertten cemaate, cemaatten cemiyete bütün kesimlerin bu meseleyi özümsemiş olması gerekir. Aksi halde, şimdilerde anlatıldığı gibi; kimi sadece çocuklara bayramlık alınması, kimi büyüklerin elinin öpülmesi, kimi de mezarlıklarda şeker dağıtılması filan zannedilir! Bayramın ne demek olduğunu, yeterince kavrayamadığımızı ortaya koyan göstergelerin başında; günümüzde ne yazık ki medyanın haber ve yorumları geliyor. Eğer bir toplumun okur-yazar kesimi, bayramı böylesine yüzeysel, eksik ve çoğu kere de yanlış algılıyorsa varın gerisini hesap edin!.. Bazı yayın organları, güya bayram münasebetiyle ele aldıkları bir takım sosyal meseleleri İslam Dini ile irtibatlandırarak, kendilerince izah etmeye çalıştılar. Ancak konuyu ele alan kalem sahipleri, dini konularda gerekli ve yeterli bilgiden yoksun oldukları için; hemen her adımda baltayı taşa vurdular. Bunlar hem kavramları yanlış ve eksik olarak yansıttılar, hem de günümüzde yapılan bazı yalnışları eleştirmeye çalışırken; başka yanlışlara imza attılar. Kişilerin veya grupları yaptığı hata ve yanlışları istisnasız bütün Müslümanlara yüklemeye kalkıştılar. İnançta ve amelde; neyin gerçek Müslümanlık olduğunu bilmedikleri için; hep elmalarla armutları karıştırıyorlar. Bunların bir kısmının da aklı irtica ile bozulduğu için; dönüp dolaşıp işi oraya getiriyorlar. Bu şekilde garip bir çelişkiye düşmekten kurtulamıyorlar... Bir taraftan irtica salvoları, diğer taraftan sureti haktan görünme çabaları. Son derece tiraji komik bir durum devam ediyor. Bazı kalemler, bayram boyunca da irtica haberleri furyasına hiç ara vermedi!.. Bir kısım medyanın iki yüzlülüğü bayram günlerinde o kadar sırıttı ki, sormayın... Ama gene de bunlara fazla kafayı takmamak gerekir. Bayram o kadar büyük, o kadar ulvi bir hadise ki, kimse onu gölgeleyemez. Bazıları din deyince kırmızı görmüş boğa gibi çıldırsa da; din duygusu kadar bu cemiyeti birlik ve beraberlik içinde tutacak başka bir bağ yoktur... Nice Bayramlara!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.