Bazı ezberler gerçekten bozulmalı!..

A -
A +

Ülkemizde artık kanıksanmış olan toplumsal bir hastalığın etkileri, sağlıklı düşünme ve tartışma kabiliyetimizi iyice köreltiyor... Olur olmaz söylentilere, gerçekmiş gibi inanmak, doğruluğu hakkında herhangi bir araştırma yapma zahmetine katlanmamak; daha da kötüsü, aslı astarı olmayan bu rivayetleri gerçek bir veri gibi kabul ederek, üzerine birtakım değer yargıları inşa etmeye kalkışmak... Bu sakil yaklaşım, ülkemizde iflah olmaz bir sorumsuzluk ve kolaycılık halini almış bulunuyor! "70 sente muhtaç olma" hikayesi, bu türden bir yanlışlığın, yıllarca ülkemizde siyasetçilerin konuşmalarında, aydınların yazılarında ve hatta bilim insanlarının "bilimsel" çalışmalarında sürdürülen başyapıtı idi... Son günlerde, Japonya ile yapılacak küçük miktardaki bir kredi veya hibe anlaşmasında; rüşvet alınmaması garantisinin sözleşmeye bağlanmak istenmesi konusunda bazı tartışmalar yaşandı. Her ne kadar Japon Büyükelçisi böyle bir hükmün genel olarak her ülke ile yapılan anlaşmalarda uygulandığını söylese de, tartışmalar bitmedi. Önceki gün Maliye Bakanı hakkında verilen gensoru Meclis'te görüşülürken, CHP Grubu adına konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, bu olayı AK Parti'ye monte etmeye kalkıştı. Siyasi polemik ölçüleri içinde, CHP'li milletvekilinin söyledikleri belki bir yere oturtulabilir. Ancak aynı gün, rüşvet konusunda haber programı yapan bir televizyon kanalında, sunucunun Türkiye'deki rüşvet olgusunu, merhum Turgut Özal'a atfedilen "BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR..." sözü üzerine oturtmaya kalkınca, doğrusu halkı bilgilendirme adına kafasının karıştırmasından dolayı büyük üzüntü duydum. Zira, yıllardan beri birçok Özal muhalifi siyasetçi ve yazarlarca, tamamen yanlış ve alakasız bir yorumla, merhum Turgut Özal'ın güya rüşvete kapı aralayan bir yaklaşımı şeklinde sunulan sözün, ters çevrilerek, bu kadar asıl mana ve maksadından uzaklaştırılması kamuoyunu aydınlatma adına bir facia idi!.. Neyse ki, güzel bir tesadüf, bu vahim yanlışlıkla ilgili gerçek durumu, bir kere daha gün yüzüne çıkarıyor. "SİVRİ KAYALAR ÜZERİNDE ÇIPLAK AYAKLA DOLAŞMAK" Kıdemli meslektaşlarımızın geçmişte şahit oldukları önemli olayları, hatıralarını kitaplaştırmaları, yakın tarihimizle ilgili pek çok gerçeğin ortaya çıkmasını da temin ediyor... Son zamanlarda bu kervana katılanlardan biri de Ekrem Ergin Karaismailoğlu oldu. Karaismailoğlu, yukarıdaki başlıkla çıkardığı kitabında, (Ümit Yayıncılık-Ankara) geride bıraktığımız son çeyrek yüzyıldaki birçok olayın gerçek fotoğrafını sunuyor. Bu çerçevede epeyce de ezber bozuyor. Bilhassa merhum Turgut Özal hakkında, onun hatırasına büyük haksızlık ve saygısızlık teşkil edecek şekilde ısrarla sürdürülen yanlış ezberleri, Sayın Karaismailoğlu, çarpıcı şekilde bozuyor! Bu çerçevede, rahmetli Özal'ın Abant'taki bir seminerde kendisine memur maaşı ile ilgili olarak sorulan bir soruyu; "Benim memurum işini bilir" şeklinde cevaplandırmasını, rüşvet almaya teşvik olarak değerlendirenlerin ne yaptığını şöyle değerlendiriyor: "Özal'ın bir sözünü farklı bir anlam yükleyerek slogan haline getirenler, sadece vicdanı ile cüzdanı arasında değil, 'çağın insanoğluna dayattığı ihtiyaçları karşılamaktan uzak bir mevzuat' ile 'çirkin politikacının sultası' arasında da sıkışmış vaziyette üç otuz para karşılığında, namusuyla, onuruyla görev yapan yüz binlerce memuru töhmet altında bıraktıklarını, en azından rencide ettiklerini bile düşünemediler..." (Shf. 79 vd.) Merhum Özal da, hakkında yazılan yanlış şeyler karşısında çaresiz şöyle diyecekti: "...İnsanın hakkında doğru olmayan şeyler yazılması, hele bunun da manasız birtakım tenkitler haline sokulması insanı kızdırmaz desem, yalan söylemiş olurum. Kızmamak mümkün değil. Ama kızmanın bir faydası olmadığını da öğrendim. Kızmakla bir yere varamıyorsunuz..." (Shf. 81) Karaismailoğlu, hâlâ daha Turgut Özal'ı eleştirmek için kullanılan "Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz" ve Körfez Savaşı sırasında sarfettiği iddia edilen; "Bir koyup üç alacağız..." sözlerinin de gerçekten söylenip söylenmediğini detaylı şekilde anlatıyor. En iyisi bütün bunları kitabından okumanız. Toplum olarak, doğru ile yanlışı ayırt etme hassasiyetini yeniden kazanmamız kaçınılmaz bir ihtiyaç!.. Bunun için de birtakım ezberlerin bozulması gerekiyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.