Bazı kafaların değişmesi zor!..

A -
A +

Eğer bir olay hakkında göz ardı edilemeyecek; reddedilemeyecek ve inkâr edilemeyecek kadar açık, kesin bilgi ve belgeler varsa; buna rağmen birileri ısrarla ve inatla meseleyi başka taraflara çekmeye gayret ediyorsa, orada ya cehalet ve hamakat, yahut kasıt veyahut da taassup ve saplantı söz konusudur!.. Başka türlü izah mümkün değildir. Günlerden beri Danıştay'a yapılan kanlı saldırı ile ilgili olarak, en "gabi" insanı bile yerinden zıplatacak bilgiler ortaya dökülüyor. Son olarak dün, Emniyet Genel Müdürü, basına şu açıklamayı yaptı: "Danıştay'a yönelik saldırıda örgütsel bir oluşum var, mensupları yakalanmıştır..." Yakalanan sanıkların kimlik bilgileri, karıştıkları olaylar, bağlantılı oldukları oluşumlar; saldırının mahiyeti hakkında yeterince fikir verirken, bazı kalemşorlar hâlâ daha ilk gündeki peşin yargılarını sürdürüyorlar. Bunlardan bazılarının hedefinde sadece hükümet var! Tezviratla, çarpıtmalarla, saptırmalarla hükümeti yıpratma çabasındalar. Gün ışığına çıkarılan tuhaf örgütler, karanlık ve derin oluşumların onlar için bir anlam ifade etmiyor... Medya etiği filan hak getire! Kendi gazetesinde, saldırı olayı hakkında önemli bilgiler, hem de manşetten yayınlandığı halde; yazar-yönetmen arkadaş hâlâ daha bunun, (türbanı yasaklayan laik mahkeme üyesinin fanatik dinci tarafından öldürüldüğü biçiminde) dünyaya yansıdığından bahsediyor! Peki hadiseyi kim böyle yansıttı? Bu vatandaş kendi gazetesini de mi okumuyor?! Aslında şaşılacak bir şey yok. Mesele kafa yapısı ile ilgili. Yani bazı kafaların değişmesi mümkün değil. Böyle kafalarla bir yere varmak da mümkün değil... Bu kafalar, nasıl ki 28 Şubat sürecinde "andıç" olayının üzerine balıklama atladılarsa; bugün de aynı istikamette, ama andıç olgusunun değişik bir versiyonu ile karşımızdalar! Suçsuz insanları töhmet altına sokan, onların can ve mal emniyetini bertaraf eden andıç olayının utancı; hâlâ daha bazılarının üzerine yapışmış duruyor. Bazıları yarım ağız pişmanlık ve özürlerle işin içinden sıyrılmaya çalıştı. Bir kısmı ise, bu kadarını bile yapamayacak derecede medeni cesaretten yoksun... Ama diğer taraftan aslanlar gibi hayalet taşlamaya devam ediyorlar. Bunlar hayalet taşlayacaklarına, yahut öküz altında buzağı arayacaklarına; saldırının bütün yönleri ile aydınlatılması için gayret gösterseler ülke için daha iyi olmaz mı? Ama nedense bunu yapmak işlerine gelmiyor!.. Kim bilir belki karanlık olaylar aydınlatılıp tezgâhlar bozulursa; bunların da menfaat devşirmek için hareket sahası kalmaz. Evet... Bazı kafalar kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden farklı değerlere inanan insanları, peşinen mahkum etmek istiyor. Onları hep baskı altında ve kenarda tutmak istiyor. Çünkü merkezde kendileri yer alıyor. Kenardan gelenler ile paylaşmak istemiyorlar... Bunlar pek çok vatandaşlık hakkını, sadece kendilerine mahsus kabul ediyorlar. Mesela onlara göre; bu ülkede cumhurbaşkanlığına aday olmak için, yalnızca Anayasa'da belirtilen şartlar yetmez... Onun içindir ki, bu şartları taşıyan ve vatandaşlık haklarını kullanmak isteyen insanları, bir biçimde köşeye sıkıştırmaya yelteniyorlar. Eğer karşı taraf kabul etmeye yanaşmazsa, işte o zaman da ortalığı toz dumana boğuyorlar. Bunu yapmak için hukuk dışı, gayri meşru yollara başvurmaktan da çekinmiyorlar. Her türlü gerginliği pişirip sahneye koymakta da üstlerine yok! Yani son derece pişkinler ve yetişkinler... Şimdi bazıları çıkmış diyor ki: "Bu gerginliği gidermek hükümetin görevidir." Peki ne yapılsın istiyorlar? Diyorlar ki: Tayyip Erdoğan, şimdiden cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını açıklasın! Peki demokrasilerde insanları böyle peşin feragatlere zorlamak var mıdır? Yok ama olsun, burası Türkiye!.. Erdoğan, cumhurbaşkanlığına aday olacağına veya aday olmak istediğine dair, herhangi bir beyanda bulunmadığı halde; niyet okuyucular böyle bir ihtimale karşı erkenden harekete geçtiler. Demokrasinin ve hukuk devletinin prensiplerini, ahlak kurallarını alenen çiğniyorlar. Ne yapmak istediklerini de açık açık söylüyorlar. Ama utanmadan dönüp hükümeti gerginlik çıkarmakla suçluyorlar! Bunlar herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorlar? Cevabı belli olan soruyu bir kere daha soralım: Bu kafa ile bir yere varılır mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.