Türkiye'nin yanı başında bunca önemli hadiseler cereyan ederken, Fransız parlamentosunda; ileride başımızı ağrıtabilecek sözde ermeni soykırımı ile ilgili kanun tasarısı görüşülürken, siyasi partilerimiz sade suya tirit tartışmalarla vakit öldürüyor... Hakikaten yazıktır. Ülke menfaatlerini korumak ve kollamakla yükümlü siyaset erbabı, günübirlik ucuz politikalar yerine, daha sorumlu ve basiretli bir tavır içinde olmalıdır. Bakınız Ermeni meselesinde, on yıllardır gösterilen gevşeklik ve tembellik yüzünden, gitgide büyüyen sıkıntılarla yüz yüze geliyoruz. Türkiye gerçekten bu durumları hak etmiyor. 1975 yılında, Ermeni komitacıları diplomatlarımızı katletmeye başladığında, devletin önemli makamlarında bulunanlar; işin ehemmiyetini tam olarak kavrayıp derhal karşı tedbirleri devreye sokabilselerdi, geçen otuz altı yılda çok şey hal yoluna girmiş olurdu... Ne yazık ki, incir çekirdeğini doldurmayan konularda çene yarıştırılırken, Ermeni diasporasının dünyayı etkileyen sistemli propagandalarına, hâlâ daha uluslararası arenada iz bırakacak etkili bir karşılık verilebilmiş değil. Bunun temel sebeplerinden biri de, enerjimizi ve vaktimizi gereksiz yerlerde harcamamızdır. Açıkçası, sayın Abdullah Gül'ün görev süresi ile ilgili tartışmaları, bu minvalde değerlendiriyorum! Bunu ısrarla polemik konusu yapmak, katiyen rasyonel bir davranış değil. Zira Cumhurbaşkanının görev süresi ile ilgili anayasal düzenleme, her yönü ile kesin bir normdur. (Bkz. Ay Md. 101'in eski ve yeni muhtevası.) Meclis kararı veya kanunla değiştirilebilecek bir hüküm de değildir... Dikkat edilirse, milletvekili seçimlerinin süresi kural olarak belirlendikten sonra, şartların belirmesi durumunda; değişiklik yapılması (öne alınması veya geri bırakılması) Meclisin inisiyatifine bırakılırken (Bkz. AY Md. 77, 78); Cumhurbaşkanının görev süresi için, böyle bir düzenleme söz konusu değildir. Yurt dışı görev ve hastalık durumunda geçici olarak, ölüm, çekilme veya başka bir sebeple (Görev süresinin dolması. İ.K.) makamın boşalması halinde, yenisi seçilinceye kadar; Meclis Başkanının vekalet edeceği düzenlenmiştir ama, görev süresinin uzatılıp kısaltılmasıyla ilgili bir hüküm kesinlikle yoktur. (Bkz. AY Md. 106) Şu sıralarda, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme hükmünü getiren son anayasa değişikliğine uyum kanunu çıkarılırken, yine görev süresi ile ilgili bir düzenleme yapılmayacaktır. Böyle bir ihtiyaç söz konusu da değildir. Yapılacak düzenleme, Cumhurbaşkanının halk tarafından nasıl bir prosedürle (aday olma veya gösterilme, seçim propagandası, süresi, seçim bütçesi vs.) seçileceğinin belirlenmesidir. Yani tamamen uygulamayla ilgili bir düzenleme olacaktır. Oysa muhalefet partileri, yapılacak bu yasal düzenlemeyi son derece yanlış biçimde yorumluyor. Şayet politik bir kasıt yoksa, son derece gülünç kaçacak yanlışlıklar yapılıyor demektir... Daha önce de yazdığımız üzere (14 Aralık Çarşamba), gayet vazıh bir meselede, yok yere siyaseti gerecek bir tutum ve davranış çok yanlıştır. Kimseye bir şey kazandırmaz!..